Yükleniyor... %45

568 43 14
                                    

Yalancı: lğtfen beni artık itmryi kes

Sana yaklaşmaya öalıştıkça
beni kendinden uxaklaştırma!

Ruhsuz: Sen iyi misin?

Sarhoş sarhoş yazma.

Rahatsız etme beni.

Yalancı: sarhoş değilim

Ruhsuz: Atma Ziya.

Yalancı: safece ekranı görümiyorum,

Ruhsuz: Kör oldun değil mi?

Sonunda senden kurtuluyorum.

Yalancı: taehyunun kim olduğjnu biliyorum

Ve neler olduğunu da

Ruhsuz: Siktir git.

Yalancı: ama bunlar benim
suçum değilki nedenbana böyle davranıyrosun??

(✔✔)

Yalancı: Min Iseul.

Senden nefret ediyorum.

Ruhsuz: Kusura bakma
ayyaş sapık.

Bir arkadaşım ağlıyor.
Ona bakmam lazım.


Yeonjun telefondan kafasını kaldırdığında kendine doğru gelen bedeni gördü ve ekranı kapatarak boştaki eliyle yanaklarındaki ıslaklığı sildi.

Iseul tam önünde dikiliyordu.

"İyi misin?" diye sordu. Yüzünde garip bir ifade vardı.

"Ee... İyi. Evet. İyiyim yani."

Bankın diğer tarafını işaret etti. "Oturabilir miyim?"

Yeonjun, yeterince yer olmasına rağmen bankta biraz daha kenara kayarak ona yer açtı. Ama Iseul onca yere rağmen Yeonjun'dan fazla uzağa oturmamıştı.

Bu yakınlık onu geriyor, avuç içlerini terletiyordu. Az önce ağladığını çoktan unutmuş gibiydi.

"Neden ağlıyorsun?" Kaykayını kucağına, kollarını da kaykayın üzerine koydu.

Yeonjun'un dikkati her zamankinden farklı olan kaykaydaydı.

"Ağlamıyorum."

"O zaman, ağlıyordun?" Kız, Yeonjun'a döndü. Kısa bir süre bakıştıktan sonra ikisi de sesli bir şekilde güldü.

Bu sebepsiz gülüşten sonra vermesi gereken bir cevap olduğunu bildiğinden dolayı biraz daha gülmek istedi Yeon.

"Benden kaçamazsın, şirinlik yapmaya çalışma."

Elmacık kemiğine gelen saçları, yanaklarındaki kızarıklığı saklamıyordu.

Ne demişti o öyle? "Şirin" mi?

"Şirin mi?" diye sesli düşündü tekrar.

"Evet. Şirin durdun bir an." İşaret parmağıyla erkeğin burnunun ucuna dokundu.

Yeon kafasını geri çekerek olanlara anlam vermeye çalıştı bir süre.

"Rüyada falan mıyım?"

Kendini inandırmak için çaktırmadan elini koluna götürdü ve iki parmağıyla derisini sıktı.

"Yok, değilim."

Kalbi yeniden ağzında atıyordu şimdi.

Yeon kendi içinden düşünürken oluşan garip sessizlik sonrası Iseul tekrar konuştu.

"Ee? Söylemeyecek misin?"

Eli saçlarına gitti. İyi bir yalan uydurması gerekiyordu.

"Köpeğim. Bu sabah ölü buldum."

Kız önce kaşlarını çattı. Köpeği olduğunu bilmiyordu. Gerçi, nereden bilecekti ki?

Onunla daha önce hiç doğru düzgün konuşmadığını fark etti. Oysa her sabah onun yaptığı içeceği içiyor, ona günaydın diyor, onu görüyordu. Ama bu durum dikkatini ilk defa çekti.

"Üzgünüm."

"Üzülme! Neden üzgünsün?"

Daha çok kaşları çatıldı. "Köpeğin için üzüldüm." Yeon'un tavurları tuhaftı. Ama hayatının her anında tuhaf insanlar olduğu için bu durumu yadırgamadı.

"Adı neydi?"

"Byeok." Üst üste Iseul'e yalan söylediği için lanet etti.

"Eminim çok güzel bir köpektir. Fotoğrafı var mı?"

"Ee..." Boynunda oluşan ıslaklık hissedilir dereceye gelmişti. Telefonu açtı ve Iseul bakmazken uygulamadan çıkarak galeriye girdi. Geçen sene profil fotoğrafı yapmak için indirdiği bir köpek fotoğrafını buldu. Ve gösterdi.

Bu yanlış hamlenin onu ele vereceğini bilse "hepsini sildim" tarzında başka bir yalan söyler ve olayı biraz dramatize ederek geçiştirebilirdi.

Ama kız çoktan gördü. "Vay be, bu fotoğraftan ne çok insanda var böyle. Köpeğin ünlü olmalı!"

Yeon yakalanmanın verdiği utançla kafasını önüne eğdi ama Iseul yine tamamen beklenmeyen bir davranışta bulundu.

Yeon'un koluna yumruğuyla dokunarak gülümsedi. "Yeon-ah, birbirimizi pek tanıdığımız söylenemez. Ama bazen tanımadığın insanlara derdini anlatmak daha kolaydır. İstediğin zaman konuşabiliriz, böyle ağlama. Ya da anlat, birlikte ağlayalım."

Erkek kafasını kaldırdı. Kızla yeniden bakıştılar. Ama bu sefer kimse gülmedi.

Yeon, onun ve dediklerinin gerçekliğini sorgularken; Iseul, kendinden geçmiş gibi görünen Yeon'dan bir cevap beklemiyordu zaten.

"Sanırım," saatine baktı, "Dersim başlamak üzere."

"Bu akşam kafeye gelecek misin?"

Kaykayın üzerindeki yerini çoktan alan kıza bakarken güneş, gözünü delercesine parlıyordu.

"Tabii ki!"

"Görüşürüz."

"Görüşürüz Yeonjun-ah." İnsanların arasına karışıp gözden kayboldu, arkasında bıraktığı beden tarafından izlediğini bilmeden.

"Sanırım daha sık ağlamalıyım." Bir süre düşündü. Sonra farkında olmadan gülümsemeye başladı.

Telefonu açtı ve bugün için son kez yazdı.

Yalancı: Seni seviyorum.




~

Slide | Choi YeonjunWhere stories live. Discover now