~4~

161 18 1
                                    

Jeongin önünde duran patikaya bakarken oldukça gerilmişti. Hava kararınca bile korkutucu olan patika, gece yarısından sonra terk edilmiş mezarlığa girmekten farksız hissettiriyordu. Jeongin telefonunu çıkarıp ışığını açtığında kendini motive etmeye çalıştı.

"Sakin ol Jeong, bu senin şansın. Şimdi gitmezsen bir daha ne zaman gideceksin?"

Derin bir nefes alıp patikaya adımını attığı anda telefonun ışığı sönmüştü.

"Şaka mı bu?"

Şarjı dolu olmasına rağmen telefon aniden kapandığında Jeongin sabır çekip telefonu cebine attı. Zifiri karanlığa gözlerinin alışmasını beklerken birden ortaya çıkan ışığa baktı. Yolun kenarındaki ateş böceği ortamı hafifçe aydınlatırken bir sürü ateş böceği daha belirdi. Sanki ona yol göstermek istercesine patikanın diğer ucuna kadar uzanıyorlardı.

Jeongin ateş böceklerinin gösterdiği yolu takip ederek nereye gideceğini az çok tahmin ediliyordu, bu yüzden hiç beklemeden ilerlemeye başladı. Tahmin ettiği gibi göle vardığında sabahki görüntüsünden ayrı, daha güzel bir manzarası vardı. Ateş böcekleri etrafta uçuşuyor, kurbağalar nilüfer yaprağının üzerinde uyuyor ve çiçekler hafif rüzgarla beraber sallanıyorlardı.

Gölün içine kadar uzanan iskeleye yavaş adımlarla ilerledi. Bağdaş kurarak bir süre oturdu ve sadece göle baktı. Pozisyon değiştirip dizleri üzerine yerleştiğinde evden çıkmadan yanına aldığı dört yapraklı yoncayı suyun üzerine uzattı. Bir süre öylece beklemesine rağmen bir hareketlenme olamamıştı.

Elini geri çekmek için hareketlendiği sırada suyun içinden oldukça beyaz tenli, parmakları gümüş yüzüklerle kaplı ve oldukça ince bir el nazikçe kavramıştı yoncayı. Ardından elini suyun içine geri çekti. Jeongin oturduğu yerde beklerken suyun yüzeyinde beliren karaltıyla kalbi hızla atmaya başladı.

Gördüğü sarı saçlarla nefesini tuttu. Yavaşça yüzeye çıkan bedeni hayranlıkla incelerken Hyunjin gülümsedi. Jeongin hayranı olduğu gülümsemeye takılı kaldı bu kez.

"Merhaba Bayım!"

Elini sudan çıkarıp yüzüne karşı salladığında Jeongin de güzelce gülümsedi.

"Merhaba Bay Hwang!"

Hyunjin iskeleye doğru yüzdü ve Jeongin'in yanına oturdu. Kendisine hayranlıkla bakan gence karşı yanakları kızarmaya başladı.

"Bu kadar güzel bakmayın lütfen, çekiniyorum..."

"Çok üzgünüm dikkat etmeye çalışacağım."

Hyunjin endişeli tepkisine karşı kahkaha attı.

"Sonunda karşılaşabildik."

"Ah... Evet, yakından daha güzelmişsiniz."

"İltifatlarınız için çok teşekkür ederim."

Genç peri ayaklarını suda sallandırmaya başladığında Jeongin gülümseyip önüne gelen saçlarını parmaklarıyla gözlerinin önünden çekip geriye attı. Hyunjin kafasını Jeongin'e çevirdi ve bir süre yüzünü inceledi.

"Adınızı öğrenebilir miyim?"

"Jeongin, Yang Jeongin."

"Memnun oldum Bay Yang, ben de Hwang Hyunjin."

"Biliyorum."

"Biliyor musun?"

"Seni birazcık fazla merak edip arkadaşlarına sormuş olabilirim."

Hyunjin kıkırdayıp dağılan saçlarını yeniden toplamak için tokasını çıkardı. Omzuna gelen sarı saçlarını dağıttı. Saçlarını avucuna doldurup tokayı dolayarak at kuyruğu yaptı ve önündeki saçlarından parmaklarını geçirerek gözleri önüne tutam ayırdı.

"Yine aynı şekilde bakıyorsunuz Bay Yang."

"Oh, fark etmedim... Bu arada isterseniz saygı ekleri olmadan arkadaşmış gibi konuşabiliriz."

"Kabul, böyle konuşmak zor bir şeymiş zaten."

Jeongin elini ensesine attıp kıkırdadığında Hyunjin içinden ona güvenebileceğini söyledi kendisine.

"Buraya neden geldin? Kimse buraya gelmeye cesaret edemez normalde."

"Yönettiğim şirkette boğulduğumu hissettim ve tatil yapmak istedim. Rastgele buraya girmiştim ve oldukça hoşuma gitti açıkçası. Sizin burada yaşadığınızdan haberim yoktu. Sonra tesadüfen seninle karşılaştım işte."

"Cidden bir şirketin mi var?"

Hyunjin şaşkınlıkla sorduğunda Jeongin başını salladı.

"Evet, istersen bir gün götürebilirim seni."

"Çok güzel olurdu ama ben yürümeyi bilmiyorum."

"Ne?"

"İnsanların taşıdığı bu özelliği ben taşımıyorum. Hayatım suyun içinde geçtiği için hiç su dışına çıkma gereğinde bulunmadım."

"Anladım, bu garip ama eşsiz bir özellik."

"Öyle mi?"

"Evet, kesinlikle. Eğer bir gün istersen sana yürümen konusunda yardım edebilirim."

"Bunu cidden yapar mısın?"

Hyunjin heyecanla gözlerinin içine bakarken Jeongin gamzelerini gösterecek şekilde gülümseyip onu onayladı.

"Tabii ki, hepsi senin için."

~~~

-momo

four-leaf clover - Hyunin✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin