9.BÖLÜM🏹

2.4K 174 13
                                    

Kalbin zehri 🏹

.

"Bu hainliği yapmaya kim cüret edebilir söyleyin bana !"

Yakut Hatun, oba halkını ve tüm aş işiyle uğraşan hatunları toplamıştı. Alçinin ve Gevher Hatunun başına gelenlerin hesabını sormak için tek tek dizmişti hepsini önüne. Obadan giriş çıkışları ise yasaklamıştı.

Yakut Hatunun ne kadar yumuşak huylu oluşu bilinse de öfkesi ateş topu gibi her yeri yakan cinstendi. Üstelik Sungur beyden sonra şimdi de kızının hayatı tehlikedeydi. Sabrının son demlerinde bir kez daha bağırmak için açtı ağzını ancak o söze başlamadan arkasından bir başka ses daha duyuldu.

"Kimse o, başı gövdesinden ayrılmadan yerimde durmayacağım bu biline ! "

Çağatay beyin tok sesi herkesin endişe ile birbirine bakmasına sebep oldu. Oba halkı Alçini ve Gevher Hatunu zehirleyenlerin kim olabileceğini düşünürken aynı zamanda da içlerinde böyle bir hainin olması hasebiyle büyük bir öfke duyuyorlardı. Nasıl olurda farkedemezlerdi, bu hain nasıl olurda girmişti obaya ?

Aksungurlar halkı bu düşünceler içerisinde gözlerini Atamanoğullarından gelenlere çevirdiler. Böyle bi işi onların içinden biri yapmış olabilirdi. Üstelik Çağatay beyin ağabeyi ile olan düşmanlığı biliniyordu. Erkut beyi düşününce bunu onun yapmış olabileceği geliyordu akıllara.

Çağatay bey, çevrilen bakışları farketmesiyle ilk önce aş yapan hatunların oraya gitti ve her birinin gözüne öldürücü bakışlar atarak önlerinde yürüdü yavaşça.

"Siz söyleyin hatunlar, aşları yapanlar sizsiniz ! İçinizdeki haini bulmadan durmayacağım bunu bilirsiniz. "

Çağatay beyin tehditi hatunları yerinde titretirken başlarını yerden kaldırmadan öylece durmaktan başka bir şey yapamadılar. Aralarından bir kaçı söz söyleyebildi sadece.

"Beyim biz nasıl yaparız böyle bir şeyi ? Biri obamızın beyinin kızı diğeri bey hatunu Gevher Hatun. Canımızdan öte sever sayarız ikisinide."

Çağatay bey, sözleri söyleyen Hatuna baksa da içindeki hiddeti sönmeden devam etti sözlerine.

"Beyiniz hasta iken şimdi kızı da yatakta canı için savaşır !"

Çağatay bey, en sonunda Yakut Hatuna döndü ve o da oba halkı gibi içinde kıvranıp duran hakikati öğrenmek için yola koyulmaya karar verdi.

"Yakut Hatun, Altuncan ananın istediği otlar vardı biz onları toplamak için yola koyulalım. Obadan başka hiç bir kimse çıkmasın hatta kuş dahi uçmasın."

Yakut Hatun, Çağatay beyin ot toplamaya gitme isteğini garip karşılasada beyin bir bildiği olduğunu düşünüp üzerinde durmadı ve başını olumlu şekilde salladı.

"Atları hazırlayasın Gökay Alp!"

...

Dışarısı bahar iken içeriye yağan kar insanı üşütürdü. En çokta sevdikleri onu terk ettiğinde buz gibi olurdu insanın yüreği. Oradaki ince kesik öyle bir sızlardı ki insan nasıl kapatacağını bilemezdi. Nasıl yeniden ısınır bilemezdi. Morarmaya yüz tutmuş parmak uçları ile sarmalardı kendini. Yüzünü güneşe dönmek ister ama bir türlü gölgeden çıkamazdı.

Şimdi soluk benzi ile yatakta babasının yanında uzanmaktaydı Alçin. Kirpikleri yüzüne gölge düşürmüş yüzü bembeyazdı. Onun orman yeşil gözlerine hasret bir avuç insan vardı ardında. O gözlere çok kısa tanık olmuş ancak aklından silememiş bir kişi daha vardı ki o şuanda atını süratle sürüyor gözlerinin önündeki yüzü ezber ederek yol alıyordu. Solmasını istemediği bir çiçeği suya kavuşturmak için koşar gibiydi at üstünde. Alçinin attığı ok yolunda yoldaş oluyordu.

Alçin | Rüzgarı Kendine Yoldaş Eden KızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin