"Bade başım çok ağrıyor ben biraz uyusam balım olur mu?"

"Tamam kuzucum konuşuruz yine seviyorum seni."

"Я тоже тебя люблю."
(Bende seni seviyorum)

"сумасшедшая женщина."
(Çılgın kadın.)

Telefonu kapattıktan sonra yatağımda rahat bir pozisyon alarak gözlerimi kapattım.
Keşke kitap karakterleri gerçek olsaydı.
Talha bey ve Azra hanım rica etsem bana bir uğrar mısınız?

Ben karakterleri düşünürken odamın kapısının tıklatılmasıyla oturur konuma geldim.

"Gel."

Dedemin içeri girmesiyle içimi küçük bir huzur kaplamıştı ve gözle görülür bir şekilde rahatlamıştım bir an için Atlas geldi sanarak gerilmiştim ama onda da o yürek yoktu zaten.

"Girebilir miyim küçük hanım?"

"Tabi ki dedem gel buyur."

Dedem yanıma gelerek yatağın kenarına oturdu ve cebinden küçük bir çikolata çıkararak bana uzattı.

"Bazı kuşlar canının sıkkın olduğunu söyledi neyin var bakalım."

Küçük ve zora ki bir tebessümle çikolatayı alarak sessiz kalmayı seçtim.

"Baban mı aradı? Yoksa seni üzecek bir şey mi yaptı?"

Hızla kafamı iki yana sallarken dediklerini red ettim.

"Yok dedecim inan alakası bile yok sadece migrenim biraz atak yaptı. Mardin havası çarptı malum Ankara da hâlâ kış buraya da yaz gelmiş desek yeri var, ondan oldu."

Dedem dediklerime inanmayan bir bakışla bana bakarken tesbihi ile burnuma vurarak sesli bir nefes verdi.

"Bazen bana çok kızarlar kızlarını çok şımartıyorsun çok el üstünde tutuyorsun diye hatta annen ve teyzenleri okul için il dışına gönderdiğim dönemde bundan Ağa olmaz demişlerdi çok kavgalar ettim ama hiç bir zaman evlatlarımdan vazgeçemedim vazgeçemem de. Bazı babalar çocuklarına sevgilerini gösteremezler çünkü onlar da görmemiştir bazıları da göremedikleri sevgiyi göstermek istercesine severler senin baban da babasında ne görüyorsa onu uyguluyor güzel kızım aslında seni seviyor her baba kızını sever. Sana soğuk olsa da içten içe senin için endişe ediyor emin ol."

Dedem sözlerinde her ne kadar haklı olsa da babam da o haklılık payını yok edecek kadar sevgisiz bir karakterdi. Annem sırf bir cana kıymak istemediği için ve bunca zamanın hatırına babamı dedemlere söylemese de onlar bir şekilde anlıyorlardı. Gerçi babamın anneme karşı bir sevgisizligi yoktu hatta aşkla bakardı ancak ona aşkla baktığı kadar bana da kindar bakıyordu bu durum her ne kadar canımı yaksa da alışmıştım.

"Biliyorum dedecim sen endişelenme lütfen."

"Peki nedir benim güzel kızımın migrenini atak yaptıran."

"Güzellik başa bela dede görüyorsun işte nazara geldim."

Dedem göbeğini tutarak gülerken bende onunla birlikte gülmeye başladım.

"Sefa Ağan'ın torunusun sen tabi ki güzel olacaksın genler sağlam."

Dedemin sözleri ile daha da gülerken Atlasa dair olan her şey uçup gitmişti.

"Gül tabi sen hep gül ama soylediklerim yalan sanmayasın ha, her doğru acı olmaz."

"Haklısın dedem."

Dedem hastanenin psikoloji bölümünde çalışsa yeminle ülke kalkınır.

Dedeme sarılırken saçıma koyduğu öpücükle özlediğim şefkat dolu kucaklığa iyice sokuldum.

"Sen küçüksün böyle yeni yürümeyi çözdün ama bir çenen var bir çenen var anlatamam neyse sokakta çocuklardan ibne kelimesini öğrenmişsin. Akşam yemeğinde da Cabbar amcanlar var ve tabi ki torunu Cabbar da neyse böyle oturduk tam yemek yiyoruz küçük Cabbar sana yaklaştı öpmeye çalışıyor sen döndün ve o küçücük boyunla öğretmiş gibi çocuğun ağzına vurarak 'aaa ibne çocuk' demiştin işte o zaman dedim bu kız fena bir şey olucak ama şu gerçeği de söylemem gerek ilk defa bir torunumla bu kadar gurur duymuştum."

Dedemin anlattıklarıyla küçüklüğüme inerken aslında her ne kadar küçükken beni sıksa da Cabbar ile hatırladığım şeylerin sonucu hep komikti.

"Sen kendini korumasını bilen bir kadın oldun Ömür ve ne olursa olsun kendini ezdirmeyen ayağa kalkan güçlü bir yapıya sahipsin. Babanın sevgisinden mahrum  kalsan da ki bence baban da babasından böyle görmüş sevgisizliğini ne bizlere ne de çevrene belli etmedin gülümsemeye devam ettin, daha iki yaşında kendini korumaya aldın ve korudun da 18 yaşında kendi imkanlarınla kendi istediğin bölüm için çalıştın ve kazandın. Yani demem o ki sana bu kadar şeyi anlatmamın sebebi sen ki her daim ayağa kalkan bir kadınsın bir baş ağrısı(!) mı seni bu delikte tutacak. Git bir elini yüzünü yıka bir Bozkurt olarak yanımızda yerini al."

Dedem şuan bana hayatımın en iyi motivesini vermişti ve alttan alttan verdiği mesajları da çok güzel anlamıştım. Beni üzen her kimse ben yıllarca babamla savaşmıştım o kimdi ki?
Atlas'ı şurada ne kadardır tanıyordum ki en fazla bir aydır ve hayatıma bir ayda girmiş biri için mi kendimi yıpratacaktım. Dedeme doğru dönerek yanaklarına öpücük kondurdum.

"Haklısın dedem onlar kim ki hem ben Sefa Ağan'ın torunuyum kim başımı ağrıtabilir ki?"

"Aynen öyle hadi şimdi git elini yüzünü yıka hazırlan ve aşağı yemeğe gel sensiz boğazcığımdan geçemez."

Gülerek dedeme bir kere daha sarıldım ve ayağa kalktım.

"Ya kıyamam ben dedeme hemen hazırlanıp gelirim."

"E hayde o zaman ben gideyim sende hazırlan."

Dedemi kafamla onaylarken o da odamdan çıkmıştı. Doping adam yaa.

...

Helllööö
Nasılsınız yavrumlar 
  Ne var ne yok

Hayat Ağacı | Yarı Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin