5- Acı ve Göz yaşı

275 52 88
                                    

Uyarı: Bu bölümün başımdan itibaren başlayan kan ve işkence var. Rahatsız olacaksanız direk bölümün sonlarına geçebilirsiniz.

🧜🏼‍♂️

"Pekala, önce nerenden başlamamı istersin?"

Kaptan geldiği andan itibaren yaklaşık 10 dakika boyunca duvara yaslanmış, deniz erkeğini gözlerinden ışın çıkarmışçasına incelemişti. O gözlerde ölüm vardı, çok net hissettiriyordu. Amaç çok belliydi.

Fiziksel olduğu kadar, psikolojik de işkence yapmak.

Seonghwa korkudan titrerken kaptanın gözlerine bile bakamıyordu. Kaptanın gözleri vücudunun her yerini detaylıca inceledikten sonra kendini hiç güvende hissetmiyordu.  Üstelik incelemesini bitirdikten sonraki sözleri onu olduğundan daha fazla korkutuyordu.

Cevap vermedi kaptana. Konuşmayacaktı. Sesini çıkarmayacaktı. İşkencelere boyun eğmeyecekti. Sonuçta bundan daha kötülerine katlanmıştı değil mi?

Kaptan kendisine cevap gelmemesine şaşırmış gibi durmuyordu. Yine de bir adım yaklaşıp varlığının yarattığı tehdidi biraz daha yaydı. Seonghwa kaçmaya çalıştığına şimdiden pişman olmuştu ve henüz fiziksel şiddete uğramış da sayılmazdı.

"Bu kadar korkaksan neden kaçmaya çalıştın güzelim?"

Sessizlik...

"Ben de öyle düşünmüştüm."

Kaptan eliyle belinin arkasına uzanıp zarif taşlarla çevrelenmiş bir hançer çıkardı. Ne kadar keskin olduğu metrelerce uzaktan bile yeterince belliydi. Seonghwa yutkundu.

"Güzel derini sıcak bir kırmızıyla kaplayacağım için son derece üzgünüm." Hançeri elinde bir tur çevirdi ve konuşmasına devam etti. "Ancak bu acımamı sağlamayacak."

Zaten yeterince küçük odada iyice deniz adamına yaklaştı kaptan. Oda karanlıktı ancak ikisinin de gözü karanlığa alışmıştı ve olan her şeyi net bir şekilde görebileceklerdi.

"Öncelikle ses tellerinden mi başlasam? Böylece Yeosang'ın sen şarkı söyleyeme diye büyü yapmaya devam etmesine gerek kalmaz."

Seonghwa üzerinde hissettiği baskıdan dolayı kendisine büyü yapıldığını biliyordu ancak ne gibi bir büyü olduğunu anlayamamıştı hiç. Sesini neden kullanamadığını da böylece anlamış oldu. Aklına bile gelmemişti şarkı söylemek. Çoğunlukla korkudan olsa da tehlikede hissetmediği anlarda bile şarkı söyleyememişti.

Deniz insanlarının şarkıları genelde duygularıyla bağlantılıydı. Seslerini yoğun bir duygu yaşarken kullanamazlardı, sakinliğe ihtiyaçları vardı. Sesleri stabil ve anlaşılır olmalıydı. Bunlardan hiçbirine bu gemiye alındığından beri sahip olmamıştı zaten.

Ses tellerinden vazgeçmek istemiyordu. Konuşmayı severdi, yanında arkadaşları varken oldukça konuşkan olduğu yaşadığı yerdeki herkes tarafından bilinirdi. Gerçi normal şartlarda kim ses tellerinden vazgeçmek isterdi ki?

Kaptan hançeri boynunda hafifçe gezdirdi. Keskinliğinden dolayı hafif bir çizikle birlikte birkaç damla kan aktı ancak derin değildi. Henüz ses telleri zarar görmemişti. Fakat bu canını acıtmıyor demek değildi.

"Ya da belki o güzel suratından başlamalıyım."

Hançer bu sefer yanağından dudağına doğru düz bir çizgide kaydı. Yine çok derin olmayan bir yara bıraktı. Az miktarda kan yaradan yavaşça süzülürken Seonghwa dişlerini sıkıyordu. Gözleri dolmuştu bile ama kendini sıktı. Asla ağlamayacaktı. Bu gemide tek bir damla bile göz yaşı dökmeye değmezdi. Değerli göz yaşlarını gemiden kurtulduktan sonrasına sakladı.

horizon : seongjoongWaar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu