2- Gemideki Cadı

312 53 67
                                    

İtalik yazılan yerler merfolk yani deniz insanlarının konuştuğu dilde.


🧜🏼‍♂️

Gözlerini odadaki birden fazla insanın çıkardığı ayak sesleriyle araladı. Huzurlu bir uyku sayılmazdı. Hatta diken üstünde olduğundan tam uyuyabilmiş bile sayılmazdı ancak yine de tüm kuruluğuna rağmen daha enerjikti.

Önünde ona bakan 3 çift göz vardı. İçlerinden hiçbirini görmemişti. Gerçi gördüğü tek suratın Yunho'nunki olduğu göz önüne alındığında pembe saçlı bunu pek umursamadı. Yine de Yunho'nun ona zarar vermeye çalışmaması diğerlerinin bunu denemeyeceği anlamına gelmiyordu. Uyurken az da olsa yayıldığı köşeye iyice sindi.

"Merhaba."

İçlerinde sarı ve arkası uzun saçlara sahip yakışıklı çocuk Seonghwa'nın anadilini konuştuğunda pembe saçlı az da olsa kendini güvende hissetti. Kendi halkından biri ona zarar vermezdi, değil mi? Sirenler yapmıştı bunu daha önce gerçi ama umut hiçbir zaman Seonghwa'nın yakasını bırakmamıştı. Ancak bu çocukta farklı bir şeyler vardı.

"Merhaba."

Neredeyse mırıldanarak konuştuğunda önündeki üçlü gülümsedi. Ortada duran beyaz saçlı adam Seonghwa'nın boyuna gelene kadar eğildiğinde yüzündeki garip gülümseme Seonghwa'nın kanını dondurdu. Şüphesiz, bu kişi kaptandı. Aynı aurayı yayıyorlardı.

"Merhaba Seonghwa. Ben Horizon'un kaptanı Kim Hongjoong. Tanıştığımıza eminim çok sevinmişsindir." Seonghwa dizlerini iyice kendine çekti. Bu adamda onu rahatsız eden çok fazla şey vardı. "Sevimlisin. Herneyse. Seni bir süreliğine misafir edeceğiz. Yarın çok özlediğin suya geri girebileceksin ama uzaklaşmanı veya kaçmaya çalışmanı tavsiye etmem, zira güçlü bir cadıya sahibiz ve en ufak kaçma girişiminde canını yakmaktan çekinmeyecek."

Pembe saçlı yutkundu. Suya gireceğini öğrendiğinde az da olsa kaçabileceğine dair umutları oluşmuştu ancak kaptan hepsini anında yok etmeyi başarmıştı. Hem o cadı mı demişti? Bulundukları yüzyılda herhangi bir cadı soyu kaldığını bilmiyordu. Eski cadılar da deniz insanlarıyla çok iyi anlaşıyor sayılmazlardı. Kara büyüden güç alan cadılar daha önce birçok kez Seonghwa'nın türünü lanetlemişti. Seonghwa da bu lanetlenmiş soylardan birinden geliyordu.

Tüyleri diken dikendi. Bahsi edilen cadı kaptanın iki yanında duranlardan biriydi. İkisi de oldukça soğuk ve güçlü görünse de Seonghwa hangisinin cadı olduğunu rahatlıkla anladı.

Kaptanım sağ tarafında duran ve az önce deniz insanlarının anadilini konuşan kişi cadıydı. Uzun incelemeler sonucunda kaptanın solunda duran kişinin asıl deniz erkeği olduğuna karar verdi. Boynuna sarılmış ince ipek fular solungaçlarını oldukça iyi gizlese de Seonghwa her zaman kendi türünü tanırdı.

İyi de bir deniz erkeğinin bu kadar korkunç bir korsan gemisinde ne işi vardı ki?

Gerçi, sorması hata. Bir cadının da olduğu korsan gemisinden her şeyi beklerdi.

Usulca başını salladı pembe saçlı. Şu anda kaptana kafa tutabilecek konumda değildi. Olabildiğince az acı çekip olabildiğince çok enerjisini saklamalıydı. Kuruluğu ona çok yardımcı olmasa da en azından suyun içine girecek kadar enerjisini toplasa gerisinin kolay olabileceğini düşünüyordu.

Ancak detayları düşünmeye başlayınca plan su gibi buharlaşıyordu. Mürettebatta kendi türünden biri daha vardı. Kendisi gibi okyanusun derinliklerinden gelen, güçlü bir kuyruğa sahip olduğu kalın uyluklarından bile belli olan deniz erkeği.

horizon : seongjoongWhere stories live. Discover now