zwei

677 86 18
                                    

"Özür dilerim.."

"Geçmiyor ki Hyunjin, gidip özür dilesen alabilecek miyiz Minwoo'yu?"

Hyunjin dudağının içini ısırırken kafasını iki yana salladı yavaşça. Şu an sadece Minwoo'yu ortalarına alıp Felix'le beraber uyumak istiyordu. Ve o gecede zaman dursun istiyordu.

"Jinyoung korktu onu şikayet edeceğimizi söyleyince ve kışkırtmaya çalıştı. Şimdi şikayet etmiş olabilirdik, Minwoo bizimle olabilirdi. Ama mahvettin Hyunjin. Son ana kadar dayanıp şikayet etmeye giderken her şeyi mahvettin."

Çoktan ağlamaya başlamıştı Felix. Bunları gerçekten söylemek istemiyordu. Ama böyle bir şey olacağını tahmin ettiğinden gitmeden önce oturup konuşmuştu Hyunjin'le.

Ne olursa olsun sakin olmasını, oradan çıktıklarında her şeyi halledebileceklerini söylemişti. Hyunjin söz vermişti. Hyunjin sözlerini tutardı. Ama Hyunjin onlar için en önemli sözünü tutmamıştı.

"Gerçekten dayanmaya çalıştım çok uğraştım ama Minwoo'ya bir şeyler yapmakla tehdit etti, duydun sen de."

"Son kozunu kullandı sadece. Bir şey yapmaya kalksa bu da onun aleyhine olurdu, sadece kışkırtmaya çalıştı Hyunjin anlamıyorsun."

Felix sonlara doğru yükselen sesiyle konuşurken, gözleri Hyunjin'in biraz önce akan yaşının bıraktığı izi takip ediyordu. Ağlaması onu daha da üzüyordu ve Felix üzülünce ağzında geleni söylerdi.

"Ağlama Hyunjin bu hiçbir şeyi çözmüyor. Elimi bırakırken ne düşünüyordun? Bana baktın ya bırakmadan önce, kendimi dışarı atmaya hazırlamıştım ben. Hızlıca elimden tutup dışarı çıkaracaksın sandım."

Hyunjin'e ağlama diyordu ama kendisi çoktan hıçkırmaya başlamıştı. Elini uzatıp silmek istedi Felix'in göz yaşlarını, sarılmak istedi sıkıca Hyunjin ama yapamazdı.

Felix bu kadar haklıyken yapamazdı.

"Hyunjin elimi neden bıraktın? Bırakmasaydın her şey çok kolay olurdu. Bırakmasaydın adamda o kayıtlar olmazdı. Şikayet edecektik, elinden alınacaktı orası. Gerçekten çok kolay olacaktı. Neden sonuçlarını düşünmedin ki?"

Hyunjin dudaklarını araladı, bir şey söylemesi, cevapsız bırakmaması gerekiyordu ama söyleyeceği bir şey yoktu. O an ikisinin de montlarının cebindeki telefona bildirim geldiğinde Felix burnunu çekerek montuna uzandı.

İkisine de aynı anda ve bu saatlerde mesaj geliyorsa ikisi de mesajin Minwoo ile olan gruplarından olduğunu bilirdi.

Hyunjin karşısında oturmuş dudağını ısırıp ağlamasını durdurmaya çalışırken parmaklarıyla oynuyordu. O da telefonunu almak için hareketlenmiş ama Felix'in söyleyeceklerinin bitmediğini fark edip oturmaya devam etmişti.

Felix önce içinden mesaji okumuş, gözlerinin acısını umursamadan tebessüm edip onların kısılmasına izin vermişti. Sonra kafasını kaldırıp sesli bir şekilde okuyacakken Hyunjin'in karşısındaki küçülmüş halini gördü.

Onun çocuklarla ilgili konulara dayanamadığını ve konunun özellikle Minwoo'yla ilgili olmasına da dayanamayacağını biliyordu.

Adam Minwoo'yla tehdit ettiginde aklında ne varsa düşünmeyi bırakmıştı o an Hyunjin. Şiddete meyilli değildi ama çocuklar söz konusu olduğunda kontrolünü kaybediyordu.

Kimseye zararı olmayan miniklere yapılan şeylere katlanamıyordu.

Şu durumda savunulacak bir yanı yoktu çünkü söz vermişti hayatına. Ama konu Minwoo olduğunda ne kadar hassas olduğunu biliyorlardı.

slump, hyunlixWhere stories live. Discover now