Çocuğun şüphesini çekmemek adına gülümsedi. İki adım atarak dibine kadar geldi. Onun ağzından laf alabilirim diye düşünüyordu.

"Sen onun neyi oluyorsun?"

"Ben..."

"Korkmana gerek yok. Çok yakın olacağız çocuk."

Pembe saçlının gözleri olabilirmiş gibi daha da korkuyla açıldı. Bu kadının şirkete nasıl girdiğini dâhi çözemiyor, anlam veremiyordu. Bunları kenara bırakmaya çalışsa bile az önce birazına kulak misafiri olduğu konuşma susmasına işaret ediyordu. Jungkook'un onu pişman etmesi çok uzun sürmezdi.

Fakat Tanrı şahit... Bu kadın Jungkook'dan daha korkunç görünüyor, davranıyordu. Korkusuna yenik düşerek-Ve de patronunun ona kıyamayacağını düşünerek- dudaklarını araladı.

"Ben onun kardeşiyim... "

Yoora duyduklarıyla sırıttı. Bu çocuk onun işine yarayacaktı. Çocuğun aklına girmek için ilk adımını atacağı sırada az önce atıldığı odanın kapısını açıldı. Arkasını dönmeden pembe saçlının bebeği andıran pürüzsüz yüzünü izlemeye devam etti.

"Cumartesi günü belirteceğim yer de, saat tam 2 de onu bekleyeceğim. Şimdi ondan uzak dur ve aklını yıkama fikrinden vazgeç, Kim Yoora."

Kadın kaşlarını kaldırdı. O burada dururken araştırma yapmış olmalıydı.

Şirketten ayrılmak adına yürümeye başladığında adamın ağzından çıkan son cümleyi duydu.

"Jimin. Odama gel."

FlashBack end

"Y-yani... Bebeğimi almayacak mı benden?"

"Ben hayatta olduğum sürece, kimse senin saçının teline dahi zarar veremez erik gözlüm."

"İyi ki varsın anne..." Dudaklarını büzerek konuşup kollarını annesinin boynuna doladı. Yıllarca babası olmadan büyüse de annesi ona baba eksikliğini bir an olsun yaşatmamıştı. Annesi hamile olduğunu öğrendiğinde anlık korku ile bebeği aldırmasını söyler diye korksa da zaman geçtikçe sadece düşünmesine rağmen kendine lanetler etmişti.

Onun annesi karınca bile incitemez iken nasıl bebek öldürürdü ki zaten?

Aniden gelen mide bulantısı yüzünden kollarını çekip avcunu ağzına kapatırken yüzünü buruşturdu. Hamile olduğunu öğrendiğinden beri bu bulantılar en nefret ettiği şeydi.

"Miden mi bulandı?" Annesi sehpa da duran sürahi den su doldururken kendine gelmeye çalıştı fakat, nafile? Bulantısının azalması gerekirken artıyordu. Eline uzatılan bardağı alamadan kendini tuvalete koşarken buldu. Girer girmez kendini yere atarak klozetin kenarlarına tutundu. Bebek doğana kadar bu klozetle çok yakın olacağına, her zaman sırtında ona destek veren bir el olacağına emindi. Tıpkı şuan ki gibi...

"Yemek yemediğin zamanlar da bulantın daha çok artar fındığım. Kendine dikkat etmelisin."

Kusmayı bitirdiğinde cevap verecek gücü bulamadı kendinde. Zorlukla ayakta kalırken yüzüne su çarpıp ağzının içini çalkaladı. Yemek yemeye çalışsa bile her şeyin kokusundan midesi ağzına geliyor, daha beter ediyordu. Odasına gitmek adına merdivenlere yönelecekken kolundan tutuldu. Doğru ya... Annesininin onu bırakacağını düşünmüyordu pek.

"Yemek yemelisin Taehyung. O adama çok iyi bir baba olacağını kanıtlamalısın. Ki, bebeğini kabul etsin. Bebeğin için."

Ona gaz veren cümlelerle ellerini ufacık da olsa çıkıntı olarak karnına getirdi. Derin nefes alıp karnını okşarken mırıldandı.

"Bebeğim için..."

Bunun sonrasında üç gün sonra ki buluşma için şimdiden hazırlık yapması gerekiyordu. Buna bulduğu tüm yüz maskelerini yapmakla başladı.

Ya onun bakımsız olduğunu düşünüp bebeğini alırsa? Buna izin veremezdi.

-

Okul açılacağı için aktif olmayacağımı biliyorum. Bu yüzden kısa da olsa bölümü atmak istedim.
Yazarken cümlenin sonu sürekli -da,-de ekleriyle bitiriyor sanki yazamıyormuş gibi oluyor deli oluyorum 😃. Bu yüzden kusurlarımı çekinmeden söylerseniz çook sevinirim.

Yazım hatalarını da söyleyinn, kontrol edemiyorum.

Bundan sonra ki bölüm buluşma!

Görüşürüzz!

Görüşürüzz!

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


780 Kelime...

My fault | TaekookWhere stories live. Discover now