1

13 3 0
                                    

Dünya kendi halinde işliyordu bu işleyişi bozacak bir adam vardı ve oda harekete geçmişti çoktan. O anda dünyaya sekiz çocuk geldi. Aynı anda doğmuşlardı kaderleri farklı buluşacakları nokta aynıydı. Birde bir melek vardı. Ona da zor bir görev verilmişti ve bu görevin altında ezileceğini kimse düşünmemişti. İkide seri katil vardı onlar sırf kendi istekleri uğruna başkalarını öldürüyorlardı. Son olarak bu hikâyeler kader ağının merkezinde birleştiğinde ne olacaktı? Hazırsanız başlayalım...

Ruhlarımızı Tele Astık

Yazardan

Adin bir köşede oturmuş sırasını bekliyordu bu günü hep heyecanla beklemişti ama artık boş beklemekten sıkılmıştı gidip oyun oynamak istiyordu. Adin bir melekti, iyilik meleği ve sekiz yaşına geldiği için görevi verilecekti. Adin cennet anlamına geliyordu ve adının hakkını verecek kadar güzeldi uzun siyah saçları saçlarının arasında beyaz papatyalar vardı deniz mavisi gözleri ve büyük beyaz kanatları vardı.

"Adin sıra senin görevinde buraya gel."

Adin yerinden heyecanla kalktı tüm gözler onun üstündeydi herkes merakla verilecek görevi bekliyordu. Adinde merak içindeydi acaba neydi görevi? O hep hayvanlara yardım etme görevini istemişti kendini bildi bileli. İçinden dua ede ede kürsüye ilerledi. Derin bir sessizlik çökmüştü koca melek topluluğundan çıt bile çıkmıyordu. En sonunda efendileri konuştu.

"Adin sana verilecek görev çok özel ve daha önce kimsede olmayan bir görev. Bu görevi yapabilecek kadar güçlü olduğunu biliyorum. Sen bir intihar meleğisin intihar eden insanları kurtarmakla yükümlüsün."

Solanda ufak fısıltılar duyuluyordu herkes birbirine bakıyor olanı anlamaya çalışıyordu.

"Bu kolye senin, şifa gücü var ayrıca biri intihar etmeye kalktığında bu kolye sana yerini gösterecek o yüzden bunu sakın kaybetme. Eğitimlerine yarın başlayacaksın ben başaracağına inanıyorum. "

***********************

Aradan yıllar geçmişti Adin büyümüştü görevine iyice adapte olmuştu. Ona verilen görev çok zordu yetişemediği insanlar oluyordu. İntihar eden insan sayısı arttıkça görevi onu zorluyordu. Kimilerini ikna edebiliyordu hatta güzel bir hayatları olduğuna bile şahit oluyordu. Bu onu mutlu ediyordu ama çocukluğundan beri çok ölüm görmüştü. Çok fazla kan ve çığlığa şahit olmuştu. Bir yandan da anlayamıyordu insan denen türü çünkü çok gariptiler. Kendi çocuğuna sahip çıkmıyor onu rencide ediyordu. Birbirlerini öldürüyor sürekli kavga ediyorlardı. Kolyenin ışığı yanınca Adin aceleyle oturduğu ağaçtan indi ve yetişebilmek adına son hızla uçtu. Bir yandan da düşünüyordu bu kez hangi hayata ortak olacağım diye. Mavi gökyüzünde süzülürken aklındaki soruyu es geçip acele etmenin peşindeydi. Girdiği sokağa dikkatle baktı çocuklar oyun oynuyorlardı kapının önünde konuşan yaşlı kadınlar. Kolyesi açık olan camı gösteriyordu Adin acele ile camdan içeri girdi.

Karşısında gördüğü manzara ile bir an afalladı. Eşyalarla dolu odada genç bir kadın kapının arkasına oturmuş ağlayarak bileklerini kesmeye çalışıyordu ağlaması o kadar şiddetliydi ki bedeni deprem şiddeti ile sallanıyordu gözündeki yaşlardan bileklerini gördüğü bile meçhuldü. Adin kafasını salladı kendine gelmek için sonra acele ile kadına yaklaştı gözünden akan yaşları sildi önce, elindeki bıçağı aldı usulca. O sadece ağlıyor Adine zorluk çıkartmıyordu. Rastgele kesmeye çalıştığı bilekleri çok açılmamış yine de kestiği ince kesik yüzünden yere kanlar damlıyordu. Adin kadının gözündeki yaşları şefkatle sildi son kez bıçağı odanın bir ucuna fırlattı. Karşısındaki kadın o kadar çok ağlıyordu ki bıçağın ondan alındığını bile fark etmemişti. Kulağına eğildi genç kadına görünmeden önce.

Üç Perdede ÖlümHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin