Cürek Valisi ve Belediye Başkanı, Cüneyt Arkın'ı alarak şehrin en güzel yerindeki büyük bir konağa götürdüler. Konakta birçok hizmetçi, pilot, aşçı ve çalışan vardı. Önemli konuklar burada ağırlanıyor ve her dediği yapılıyordu. İlk gün olduğundan kimse rahatsız etmek istemedi ve odasına yerleşti. Günde sadece altı saat uyuyordu ama burada henüz akşam olmadan uykusu gelmişti. Nedenini sorduğunda çok şaşırdı. Asgard'da bir gün yirmi dört saat değil otuz iki saatti. Demek ki üçte bir kadar daha uzun süre uyumalıydı.
Görevliler hemen ona Asgard'a uygun bir saat verdiler. Yedi boyutlu televizyonda milyonlarca kanal vardı ve gerçekten de Asgard'ın kültürü Dünya'dakinden oldukça farklıydı. Bunu izlediği filmlerden ve dinlediği müziklerden anlamıştı. Yine görevliler altyazı seçeneklerinden, dokuz diyardaki milyonlarca dilden Türkçeyi seçerek filmleri ve gösteri programlarını kendi dilinde izlemesini sağladılar.
Görevlilere sorduğunda yine dokuz diyardaki tüm televizyon yayınlarının yüzlerce yıllık kaydının olduğunu öğrendi. Kendisinin dünyada bir sinema sanatçısı olduğunu söyleyince görevliler kumandadan ismini aratarak kendi filmlerinden Malkoçoğlu, Kara Murat ve Battal Gazi filmlerini buldu, hepsi birlikte izlemeye başladılar. Filmleri büyük bir dikkatle izleyen Cürekli görevliler ve hizmetçiler Cüneyt Arkın'a daha büyük saygı duymaya başladılar.
Akşam olunca yemeğini yiyerek yatıp uyudu ve sabah da kahvaltısını yaptıktan sonra konağa "Hoş geldiniz" ziyaretine gelen yaşlılarla tanışıp konuştu. Onlara Dünya'yı yani Midgard'ı anlattı, hepsi de şaşkınlıkla onu dinlediler. Öğleden sonra da şehri gezmek istediğini söyleyerek kendisi için hazırlanan lüks ve çok konforlu hava aracına bindi. Havadan bile olsa Cürek şehri gezmekle bitmiyordu. Caddeler beş yüz metre genişlikteydi ama yerde fazla araç ve insan görünmüyordu. Trafik neredeyse hiç yoktu. Herkes evinde, işinde ya da bahçesinde çok mutlu bir şekilde barış ve huzur içinde yaşayıp gidiyordu.
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Şehre ziyarete gelen Midgardlının eski bir sinema sanatçısı olduğu haberi bir anda yayıldı ve herkes televizyonlarından onun filmlerini izlemeye başladı. Şehrin tüm sinema salonlarında Cüneyt Arkın'ın filmleri oynuyor, gişe rekorları kırıyordu. Basında, gazetelerde ve sosyal medyada bir anda ünlü olan Cüneyt Arkın, kaldığı konakta genç hayranlarının akınına uğradı. Hepsinin de ortak isteği filmlerdeki gibi dövüş tekniklerini, özellikle uçan tekmeyi öğrenmekti. Birkaç gün boyunca gençleri konuk ederek onlara uçan tekme dersleri veren Cüneyt Arkın yorulsa da bundan memnunluk duyuyordu. Bir haftada tam iki yüz elli Cürekli gence, yakın dövüş ve uçan tekme dersleri vermişti. Bu gençlerin yaş ortalaması ise yedi yüzdü. Asgardlıların hepsi de çok uzun yaşıyorlardı. Dört bin yaşında ölenlere üzülüyorlar, gencecik yaşta öldü diye yas tutuyorlardı.
Havasından mıdır, suyundan mıdır bilinmez ama Cüneyt Arkın birkaç gün içinde kendini daha gençleşmiş hissediyordu. Sanki ömrüne ömür ekleniyordu burada. Tabuta bir osuruk borcu kaldığını düşünürken yeniden güç ve enerji kazanmıştı ve kendini eski günlerdeki gibi dinç ve sağlıklı hissediyordu. Her sabah kalktığında aynada kendini daha genç buluyor, yüzündeki kırışıklıkların azaldığını fark ediyordu. Bir günde tam beş yaş gençleşiyor, enerjisi ve iştahı artıyor, yerinde duramıyordu.
