"Bak bak! İstediğin her şeyi alırım sana! Çikolata sever misin?"

Ne olduğunu anlamayan küçük çocuk ve diz çökmüş ona poşetten çıkarttıklarinı gösteren Rindou'nun yanına vardığında artık kaçış olmadığını düşündü.

Anne buraya doğru geliyordu.

"Rinrin, başımıza bela alacaks-"

"UZAK DURUN ÇOCUĞUMDAN! ORGAN MAFYALARI!"

"Ha?"

Orta yaşlı kadın çocuğunu kucağına aldığı gibi ikisinden uzaklaştırıp ikisine de öfkeyle baktı.

"Bir santim bile hareket etmeyin! Haytalar sizi! Polisi arıyorum!"

"Hanımefendi çocuğunuz  umrumuzda değil, sakin olur musunuz?"

"Ya ya! Onu bunlarla kandırmaya çalışan da bendim zaten!"

"Efendim çocuğunuza parmağımı bile değdirmem, benim istediğim şey çocuğunuz deği-"

"DEMEK ONU KULLANIP BENİ TEHDİT EDECEKSİN OYLE Mİ?!"

"KİMSEYLE BİR DERDİM YOK BE! NE YAPAYIM SİZİ?! PELUŞU İSTİYORUM SADECE!"

Kabarık saçlının sinirleri iyiden iyiye gerilmeye başlamış, çoktan en kötü senaryoları planlayıp veda mektubunu kafasında hazırlamıştı.

O arada Rindou da etrafa insanları toparlamaya çalışan kadına dil dökmeye uğraşıyordu.

On beş dakika sonra ise kadın amaçlarının organ çalmak olmadığını anlayınca durulup oğlunu yere geri bıraktı.

"Bu aldığın ıvır zıvırlara para harcayacağına oyuncakçıdan bir peluş alabilirdin farkında mısın?"

Tek kaşını kaldırarak yere kapanmış sarışını süzerken konuştu.

"Ah şey... Orası öyle ama bu peluş çok tatlı! Ve mağazada bundan bulamazdım..." Dizlerini silkelerken mahçup bir şekilde kumlarla bakışıyordu. "Hanımefendi, eminim evinizde daha çok peluş vardır. Lütfen bunu almama izin verin. Bakın bunlar çocuğunuz için zararlı gözüküyorsa size de ödeme yapabilirim!"

Souya, ağzından çıkan şeylere ne kadar dikkat etmesi gerektiğini kendine hatırlatırken sıvışabilecekleri için gevşemeye çalıştı.

"Ne kadar verebilirsin?"

Kadının ikna olacağını anlamış olacak ki sırıtmıştı Rindou. Birkaç dakikalık pazarlıktan sonra ise değerinden kat kat fazlasına satılan peluşu çocuğun elinden alıp Souya'ya döndü.

"Buyur Souyacım."

"Salaksın ki."

Saklayamadığı gülümsemesiyle peluşa sarılıp Rindou'nun kolundan çekiştirirken söylendi.

Niyetinin hiçbir zaman kötü olmadığının farkındaydı. O an ne düşünürse onu yapardı. İlk kez buluştuklarında bu yüzden bu kadar çabuk parlamıştı.

Peluşun kulaklarıyla oynarken sesli bir iç çekti.

Rin hep senin için uğraşıyor...

Günlerdir aklından çıkmayan karamsar düşünceler geri gelmeye başladı.

Senin yüzünden sevdiği şeyleri bırakıyor..

Annesinin dediği gibi, sen onunlayken pekte mutlu olamayacak.

Rahatça kedileri sevemeyecek.

Bu peluş sadece bir örnek. Senin yüzünden başını hiç belaya sokmayacağını mı sanıyorsun?

Muhtemelen bir dahakine yaralanır bile.

Ve sen ne yapıyorsun? Onun sevdiği şeylerle önünde bir duvar gibisin.

O senin için sevdiği şeylerden vazgeçebiliyorsa bunu sen de yapmalısın.

Eninde sonunda atlatır ve ona engel olmayan biriyle mutlu olabilir.

Souya artık silmeye bile uğraşmadığı gözyaşlarının yanaklarından süzülmesine izin verirken yorganı kafasına kadar çekti.

Zihnindeki düşünceleri dinlemeye çoktan karar vermişti. Hatta ayrılık mesajını bile hazırlamıştı. Ancak onu gönderebilecek kadar kararlı değildi.

Bu yüzden planını değiştirmiş ve ayrılan tarafın Rindou olmasını sağlamaya karar vermişti.

Tüm buluşmalarını ya iptal etmiş, ya Rindou'ya saatler sonra gelemeyeceğini yazıp kaçmıştı.  Mesajlarına bakmayıp arşivinde bulduğu resimlerle "mutluyum ve seni umursamıyorum." imaji verebileceği her fotoğrafını paylaşarak adeta led ışıklarla beni bırak demişti.

Ama Rindou hala cevap gelmeyeceğini bildiği iyi geceler mesajlarına devam ediyordu.

Bari kavga et be adam!

Bu duruma aslında sevinse de pes etmemeye niyetli olduğu için ilişkilerinin bu şekilde arada kalmasından hoşlanmıyordu.

Kapanmaya başlayan göz kapakları ona uyku vaktinin geldiğini hatırlatırken camından gelen tok ses o uykunun da yok olmasına yetmişti. Ağaç dalı mı çarptı yoksa?

Camımın önünde ağaç yok ki.

Kendi sorusuna cevap verirken aynı sesin ard arda birkaç kez daha gelmesiyle bunun dal olmadığını idrak edebildi.

Ayaklarını yatağından sarkıtıp yere sürterek cama ilerlerken bunun bir seri katil olmamasını umuyordu.

Olağan cesaretiyle perdelerini açarken gözleri de aynı şekilde açıldı.

Pekala, bir seri katil değildi. Ama şuan görmeyi isteyeceği ilk kişi de değildi.

Tüm mesafesini ve soğukluğunu toplamaya çalıştıktan sonra iç çekip camı araladı.

"Rindou, camımda ne yapıyorsun?"

Insanlar ficleri biterken agliyo zirliyo ben bitiyo oa diye sasieiyorum sikinti hende mi onlarda mi???

Bide bi onceki bolumu ve bunu yazarken cok fazla kafam dagildi mantik hatasi falandi varsa gormediniz yok.

cat • rinsouUnde poveștirile trăiesc. Descoperă acum