mesafe

213 25 37
                                    

Nasi yaptim ben bile saskinim wow

----♡----

Rindou çok mutsuzdu.

Hayatında bu kadar huzursuz ve çaresiz hissettiği bir zaman hatırlamıyordu.

Nedenini çözemediği bir şekilde Souya'sı ona bir yabancı, hatta bir düşman gibi davranıyordu.

Annesiyle konuştukları günden beri böyleydi ve Nahoya'dan yardım istediğinde aldığı tek cevap "Ayrılırsanız zil takıp oynarım." Olduğu için biraz bile yardımcı olmamıştı.

:iyi geceleeerrr
:tatli ruyaalarrr
:seni seviyoruum souyacimm 💗 
/10.32 p.m.

Son attığı mesajlara ve Souya'nın offline olduğu saate belki de yirminci kez baktı.

Atalı kırk dakikayı geçmişti ve Souya beş dakika önceye kadar aktifti.

Belki de sınavları başlamıştır...

İçten içe doğru olmadığının farkında olsa da buna inanmayı tercih etti. Telefonunu komodinin üzerine bırakıp mutfağa, kahvesini yudumlayan Ran'a her akşamki gibi dert yanmaya gitti.

Öteki yandan Souya perdeleri çekilmiş odasında, yorganının altında Rindou'nun mesajına bildirim ekranından bakıyordu.

Ekran tekrardan kendiliğinden kapanınca kolunu havada tutacak enerjiyi bulamayıp kenara bıraktı.

Göğüsünün üzerine koyduğu el dikmesi tavşanı alarak kulaklarıyla oynamaya başladı.

Bu peluşu çok seviyordu.

Rindou ile parkta dolaşırken bir çocuğun elinde görmüşlerdi.

"Souyacım? Daldın bi?"

"Hm? Şey ya... Şu çocuğun elindeki peluş, çok sevimli gözüküyordu."

Sarışın bir süre Souya'nın odaklandığı yere baktıktan sonra sessizce onaylayarak banklardan birine ilerledi.

"Buraya oturur musun? Hemen geleceğim."

"Ne? Nereye gideceksin? Gelmeyeyim mi?"

"Uzun süredir yürüyoruz hayatım, Yorgunsundur. Bir şey alıp geleceğim hemen."

Haklıydı. Souya çabucak yorulan biriydi. Yürümek, özellikle koşmak hiç onluk değildi. Ve bacaklarındaki ağrı bunu onaylıyordu.

"Çabuk gel ama!"

"Seni bekletir miyim hiç Souyacım?"

Banka oturup kollarını kendisine dolayan Souya, dudağının kenarına minik bir öpücük kondurup cevabını beklemeden markete koşan sevgilisinin arkasından bakakaldı.

Sarışın kısa sürede elinde tahminen abur cuburla dolu birkaç poşetle çıkıp görüş alanına geri girdi.

"Bunun için mi gitmiştin Rinrin?"

Kendi kendine söylenirken sarışının onun yanına doğru gelmediğini fark edince yaslandığı yerden doğrularak gözlerini ona dikti.

Sarışın ise çok uzak bir yere gitmiyordu. Birkaç metre ötelerindeki kum havuzuna koşuyordu.

Tavşan peluşunu tutan çocuğun olduğu yere.

Souya'nın gözleri tahmin ettiği şeyle olabildiğince büyümüştü. Hızlı adımlarla yanlarına ilerlerken çocuğun ağlamaması için dua ediyordu.

cat • rinsouWhere stories live. Discover now