piknik

547 45 174
                                    

BWN BUNU YAZİM DERKEN CANIM CIKTI HALA GUZEL OLMADI AMK AMA DAHA UGRASAMAM CIKS



Rindou, Ran'ın deyimiyle evrende bulunabilecek en odun insandı. Romantizmden anlamaz, sadece temasla sevgisini gösterebileceğine inanırdı. Rindou'nun savunması ise hep "birini sevmezsem öpmem dimi?" olurdu. 

Ama bu sefer işler farklı ilerledi.

Rindou, Souya'nın romantik şeylerden hoşlandığını kavradığından beri yapabileceği en romantik buluşmayı ayarlamaya çalışıyordu. Bilirsin, normalde evde yada okul çıkışı eşlik etmek için buluşurlardı ve bunlar romantik sayılmazdı değil mi?

Ses ve görüntü kalitesinden oyuncu kadrosunun artık kuru üzüme dönüştüğü belli olan bir romantizm filmini daha bitirdikten sonra masasından kalktı ve kollarını esneterek mutfağa ilerledi. Boş mısır kasesini sonradan temizlerim düşüncesiyle tezgahın üzerine koyup mutfaktan çıkarken Ran'ın "ama baksana çok güzeller!" diyerek aldığı duvarı dolduran küçük çiçek bahçesi resimleri gözüne çarptı.

O yerlerin hiçbirine gitmemişler, nerede olduklarını bile bilmiyorlardı. Ama doğa fikri Rindou'nun kafasına yatmıştı bile. 

Odasına döndüğünde dönen sandalyesinde biraz tavanı seyrettikten sonra interneti talan etmeye hazırdı. 

<3

"Rinrin!"

"Souyacım!"

Sarışının kendisine koşan bedene kollarını uzattığı gibi üzerine eklenen ağırlıkla sendelemesi bir oldu. Souya bir süre sarılmayı kesmeden boynuna gömüldü, Rindou ise dengesini düzeltip kıvırcığın saçlarını okşadı.

Sonunda sarılmayı kestiklerinde birbirlerine ışık dolu ifadelerle bakıp tren istasyonuna ilerlemeye başladılar. Rindou kolunu yanındaki bedenin omzuna atıp kendine yaklaştırdı ve bulut saçlının kızarmasına sebep oldu.

Yol boyu arkadaşlarının dedikodusunu yaparak istasyona varmışlar, çok geçmeden de gelen trene binmişlerdi.

Souya cam kenarına oturmuş ve yolun kenarındaki ağaçlara bakarken Rindou yanında oturmuş kulaklığını çözmeye çalışıyordu.

"Rinrin, nereye gideceğiz?"

Evet, Rindou filmlerde sürprizlerin çok olduğunu fark edip Souya'ya hiçbir şey söylememeye karar vermişti. Başını iki yana sallayıp gülümsedi.

"Souyacım gittiğimizde görürsün işte yorma kafanı buna."

"İyi be...kaba."

Cevabını alamadığı ve muhtemelen on ikinci soruşu olduğundan ters cevap verdiğini düşündüğü Rindou yüzünden huysuzlaşmış, kollarını birbirine dolayıp kafasını cama geri çevirmişti mavili.

Rindou kaşları çatılmış ve yanakları şişmiş sevgilisine bakıp iç çektikten sonra kulaklığını çözme işine döndü. Belki de sürpriz yapmamalıydım diye düşünürken sonunda düğümü çözdüğü için düşünceleri yok olmuş ve kulaklığı telefona takıp ortak playlistlerini açmıştı. Sağ taraftakini kendisine takıp diğerini Souya'ya uzattı. Normalde kablolu kulaklık kullanmazdı ama eğer kablosuz takarsa sevgilisine yapışmak için bahanesi kalmazdı. 

Souya uzatılan kulaklığı takıp Rindou'nun omzuna yaslanıp gözlerini yumdu. Yüzünün gevşediğini fark etmek imkansız değildi. Rindou koltuğa yerleşip başını kabarık saçlara yasladı. Yol boyu sadece çalan şarkılara arada eşlik ettikleri mırıltılar dışında hiçbir konuşma dönmedi. 

cat • rinsouWhere stories live. Discover now