35

557 26 83
                                    

Yorum yapıp oy vermeyi unutmayın

Keyifli okumalaaar

******

Yaklaşık bir saat süren yolun sonunda okul bahçesine gelebilmiştik. Yol boyunca Anıl'ın söyledikleri, gösterdiği konuşmalar aklımı karıştırıp durmuştu. Doğruyu söylüyor olabilirdi ama eğer onun söylediklerine inandığıma dair bir şey söylersem onu affedeceğimi düşünebilirdi. Ve doğruyu da söylese, yalan da söylese her ne koşulda olursa olsun onu affetme gibi bir düşüncem hiç oluşmadı.

Bir saatlik süren yolculuk oldukça yormuştu beni. Bedenime bir ağırlık çöktüğü için hiçbir şeyi yapacak gücü kendimde bulamıyordum. Şu an istediğim tek şey eve gidip pijamalarımı giyip derin bir uykuya dalıp uyumaktı. Ancak o şeklide kendime gelebilirdim çünkü.

Herkes teker teker araçtan inerken ben de o sırada havanın soğumaya başladığını düşünerekten belime bağladığım hırkamı üzerime geçirmekle meşguldüm. Araçta bir elin parmak sayısını geçmeyecek kadar kişi kaldığında koltukta duran çantamı omuzuma takarak araçtan ayrıldım.

Araçtan indiğim sırada yüzüme çarpan soğuk esinti ile hırkamı giymekle iyi bir karar verdiğimi anlamış oldum. Okul bahçesi oldukça kalabalıktı, neredeyse bahçenin yarısı araçlar ile doluydu. Geriye kalan boş alanlarda ise öğrenciler ve öğretmenler vardı. Bahçedeki kişilere bakıldığı zaman yüzlerinden yorgunlukları anlaşılıyordu. Anlaşılan herkes için yorucu bir gündü.

Spor salonunun önündeki boş banklardan birine geçip oturduktan sonra etrafa bakınıp tanıdık birilerini bulmaya çalıştım ama nafileydi, bu kalabalıkta kimse kimseyi bulamazdı. Elimde tuttuğum telefonumun zil sesi yükselmeye başladığında ekranda Taner'in araması belirdi. Bekletmeden aramayı kabul edip telefonu kulağıma yerleştirdim.

"Efendim?"

"Bir tanem, neredesin?"

"Okul bahçesindeyim, eve geçerim birazdan." derken bir yandan da eve nasıl gideceğimi düşünüyordum. Kısa da olsa yol gözümde büyüyordu.

"Yorgunsundur sen şimdi."

"Evet ya, üzerime bir ağırlık çöktü. Oturduğum banktan kalkmaya bile üşeniyorum." Yalan değildi, üzerinde oturduğum bank ile bütünleşmiş gibi hissediyordum.

"Ben de tam olarak böyle olacağını tahmin ettiğim için seni almaya geldim."

Yüzümde ufak bir tebessüm peyda olurken sesim de az önceye oranla biraz daha neşeli çıkmıştı. "Seni ne kadar çok sevdiğimi söylemiş miydim?"

"Yanıma geldiğin zaman bir kez daha söyleyebilirsin. Sonuçta herkese benim gibi düşünceli ve kardeşini düşünen bir abi nasip olmaz." Yine kendini övmeye başladığında onu daha fazla bekletmemek adına zor da olsa oturduğum banktan kalkıp bahçedeki kapıya doğru adımlamaya başladım.

"Kendini övmeyi bırak da nerede olduğunu söyle, yanına geleyim."

"Okulun karşı kaldırımdaki gri binanın merdivenlerinde oturuyorum."

"Tamam, bir dakikaya geliyorum yanına. Görüşürüz."

"Bekliyorum, görüşürüz." Telefonu kapattıktan sonra adımlarımı hızlandırıp bahçeden ayrıldım. Ege ve Gamze'yi görememiştim. Muhtemelen onlar da yorgun oldukları için direkt evlerine geçmişlerdi.

Telefonda Taner'in söylediği binanın önüne gittiğimde telefonu ile ilgilenen Taner ile karşı karşıya geldim. Beni fark etmesi adına hafifçe öksürdüm. Bakışlarının odağı olduğumda telefonunun ekranını kapatıp cebine koydu ve oturduğu yerden seri bir hareket ile kalktı.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jan 25, 2023 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

FOTOĞRAFIN GİTTİ | TEXTİNGWhere stories live. Discover now