27

1.6K 125 190
                                    


Gelen mesajı umursamadan telefonumu kapatıp tekrardan cebime geri koydum ve sessizce  yolda ilerlemeye devam ettim. 

Gamze hafiften çekinen bir ses tonu ile "Işıl, bize gidelim mi? Eğer istemezsen size de geçebiliriz." dediğinde bakışlarımı boş yoldan çekip ona çevirdim ve "Eve geçsem güzel olur. İstersen sen kendini yorma, ben kendim gidebilirim."  dedim.

Aslında amacım biraz yalnız kalmaktı. Tabii eğer Gamze'yi biraz tanıyorsam bu söylediğimi asla kabul etmeyecekti. 

"Olmaz öyle şey, ben de seninle birlikte geliyorum. Beni başından gönderebileceğini sanıyorsan çok yanılıyorsun. Maalesef benden kurtuluşun yok." dediğinde tahmin ettiğim gibi yalnız kalamayacağımı anlamış oldum. 

"Ben kendini yorma diye öyle söyledim. Yoksa neden seni başımdan göndermeye çalışayım?" dediğimde bana inanmadığını belli edecek bir şekilde baktı. Söylediğim şeye ben bile inanmazken onun inanmasını beklemek zaten çok saçma olurdu. 

Aferin Işıl, yalan söylemeyi de beceremiyorsun diyen iç sesimi duymazdan gelmeye çalışarak yoluma devam ettim. 

Yol boyunca ne ben konuştum ne de Gamze konuştu. Benimle konuşmak istediğinin farkındaydım ama şu anda benim konuşmak istemediğimi bildiği için yol boyunca tek kelime bile söylememişti. 

Zaten park evime yakın olduğu için kısa bir süre içerisinde binanın önüne gelmiştik. Gamze kapıyı açmamı beklerken ben de o sırada cebimdeki anahtarlığı arıyordum. Ama bir türlü bulamıyordum. 

"Işıl alt tarafı kapıyı açacaksın, iki saattir açmıyorsun. Kapıyı açmak için neyi bekliyorsun?" diyen Gamze ile anahtarlığımı aramayı bırakıp ona döndüm ve "Anahtar olmadan kapıyı nasıl açabilirim sence?" dedim. 

"Madem anahtarın yok neden zile basmak yerine iki saattir kapının önünde bekliyoruz, mal mıyız biz Işıl?" dediğinde ona gözlerimi devirdim. 

"Bana laf yetiştireceğine zile bas o zaman. Anahtarımı cebime koymuştum ama galiba düşürdüm çünkü cebimde yok." demem ile zile basması bir oldu. Birkaç saniye sonra kapının açılma sesini duyunca birlikte içeriye girdik.

Yukarıdan annemin "Kim o?" diye seslenmesini duyunca ben de "En sevdiğin evladın ve onun arkadaşı geldi." diye seslendim. Sonrasında annemden ses gelmedi. 

Gamze ile birlikte bizim dairenin olduğu kata çıktığımızda annemin kapıyı açık bırakıp gitmiş olduğunu gördük.  

Biz gelmeden içeriye birisi girse kimsenin ruhu duymayacak diyen iç sesime hak verdikten sonra ayakkabılarımızı çıkarıp Gamze ile birlikte içeriye girdik. 

Annemin, Zahide teyze ve Zerrin teyzenin sesleri oturma odasından geliyordu. Gamze'ye dönüp "Ayıp olmasın, gel bir yanlarına gidelim." dedim ve birlikte oturma odasına gittik.

Bizim odaya girmemiz ile tüm gözler bize doğru çevrildi. Annem ve Zerrin teyze "Hoş geldiniz, kızlar." derken Zahide teyze de bizi görünce eli ile yanına gitmemiz işaret ettiğinde onun yanına gittiğimizde bize sıkıca sarılmıştı.

Gamze ile birlikte yemek masasının yanından iki tane sandalye çekip oturduktan sonra "Nasılsınız, hanımlar?" diye sordum. 

Zerrin teyze "İyiyiz kızım, sen nasılsın?" dediğinde ona gülümseyip "Valla ne olsun Zerrin teyze, yuvarlanıp gidiyoruz işte kendi çapımızda." dediğim zaman söylediğim şeye güldüler. 

Annem Gamze'ye dönüp "Gamze, kızım sen nasılsın?" diye sorduğunda anneme "Senin şu kızın ile uğraşıp duruyorum Zeliha teyze, sence nasıl olabilirim?" dediği zaman Zerrin teyze ona kızgın bir şekilde bakıp "Gamze, ne biçim söz o öyle?" dediğinde Gamze ağzına hayali bir fermuar çekiyormuş gibi yaptı.  Ardından annemler tekrardan koyu bir sohbete daldığında biz de ses çıkarmadan pürdikkat onları dinliyorduk. 

FOTOĞRAFIN GİTTİ | TEXTİNGWhere stories live. Discover now