Bölüm:19 (+18)

24 5 0
                                    

   "Sen... Neden... Geri geri gidiyorsun? Seni rahatsız edecek bir şey mi yaptım?"

   Emir'in kafasının ne kadar karıştığını gözlerinden anlayabiliyordum. Yatağın köşesinde oturmuş, endişeli gözlerle yatak başlığına bacaklarına göğüslerine kadar çekmiş olan beni izliyordu. Son cümlesini kurduğunda atıldım:

"Hayır! Sen bir şey yapmadın!" Sanki, beni ürkütmekten korkarcasına yanıma yavaşça yaklaştı:

"O zaman, sorun ne?"

"Şey..." dedim. Gözlerimin bile titrediğinden emindim. "Ş-şu... Sığacak mı?"

"Ne?" dedi. 

"Bu işte!" dedim pensini işaret edip utancımdan dizlerimin arasına kafamı gömerek.

"Ah..." Küçük bir kıkırtıyla nefes vermişti. "Hmm... Yani... Sorun çıkacağını sanmıyorum." dedi iki elini yana açıp omuzlarını yukarı kaldırarak. 

   Korkarak ona sırtımı döndüm. Ben daha önce hiç öyle bir şeyi içime almamıştım. Bu... Bu...

   Beni düşüncelerimden ayıran Emir'in  sesi oldu.

"Ahu..." Usulca yanıma oturarak başını eğerek, dizlerimi izleyen gözlerime baktı.

"Eğer istemiyorsan yapmak zorunda değiliz." 

Soru işaretleriyle başımı kaldırdım. Ne? Hayatımda ilk defa böyle bir şey duymuştum. Yarı yolda vazgeçmek sorun değil miydi? Öfkelenip, sinirlenip bana küfürler savurmayacak mıydı?

   Elini nazikçe yanağıma koyarak yanağımdan öptü. 

"Seni..." bir öpücük de öbür yanağıma kondurdu. "Yalnızca iyi hissettiren yerlerini öpüp..." Saçlarıma parmaklarını geçirerek alnımı öptü. "Kollarımın arasında uyutabilirim." Burnumu öptü. "Sadece uyuyabiliriz..." Bana sıkıca sarılıp başımı göğsüne bastırdı. "İkimiz..." dedi. 

   Göğsüne başımı yasladığında bir şey fark ettim... Onun kalp atışlarını... Benim karşımda, benim heyecanlandığım kadar o da heyecanlanıyor mu diye hep merak ederdim. Cevap evetmiş meğer. Şimdi fark ettim. Başımı yasladığım göğsünü delip geçecekmişçesine atan kalbini duyduğumda anladım... Onun ilk defa gerçekten heyecanlandığına şahit oluyordum. 

"Immm..." Göğsünden kıpırdanarak omzuna başımı yasladım. "İstemediğimden değil... Sadece... Biraz korktum." Ellerimi ellerinin içine alarak dudaklarına götürdü ve öptü.

"Daha önceki deneyimlerini bilmiyorum ancak nazik olacağım." Dudaklarını elimden omzuma doğru kaydırırken konuşmaya devam etti. "Vücudunu, yavaş yavaş..." Dudaklarını boynuma kapattı. "Dokunuşlarıma alıştıracağım ve hazırlayacağım." Alnını alnıma dayayıp gözlerime baktı: "Olur mu?" Başımı sallayarak kollarımı boynuna doladım.  

"Olur."

   Ne kadar zaman geçti bilmiyorum ama o, gerçekten söylediği gibi yavaş yavaş her zerremi hazırlıyor. Vücudumda dilinin değmediği tek bir nokta kalmadı, içimde parmaklarını gezdirmediği bir alan yoktu. Vücudum git gide daha da hassaslaşıyordu. İnip yükselen göğüslerime dili her değdiğinde ve parmakları içimde kıpırdadığında sanki ilk defa bu anı yaşıyormuş gibi bütün bedenim ürperip titriyordu. O ise gözlerini, sanki çok iyi yontulmuş bir heykel inceliyormuş gibi üzerime dikmiş, her mimiğimi, her hareketimi izliyordu. Bu da beni daha çok heyecanlandırıyordu.

   Tekrar boşalmaya yaklaştığımı anladığımda gözlerimi sıkıca yumarak bacak aramdaki elini kavradım:

"Yeterli..." dedim nefes nefese. "Bu yeterli." Diğer elimi yanağına koyarak benimkinden hiç ayrılmayan gözlerine baktım: "Yine gelecek gibiyim." Beni uzandığım yataktan kaldırarak kucağında doğrulttu ve sıkıca sardı. Belimde kenetlediği ellerinden biri yine kalçama doğru kayarak bacak aramı bulduğunda ağzımdan çıkan inlemeyi bastırmaya çalışarak dudaklarımı boynuna bastırdım. 

"Sorun değil. Devam et..." diye kulağıma fısıldadı. Titreyen vücudumu umursamadan göğsünden destek alarak kucağında doğruldum.

"Ben... Parmaklarını istemiyorum..." Parmakları itmeye çalışırken, elimi altımdaki sertliğine uzattım. "Bunu istiyorum." 

   Kelimelerimin ardından göz bebeklerinin daha da büyüdüğünü gördüm. Parmaklarını sertçe bacak aramdan çıkardı. İçimde hissettiğim boşluk seğirmeme sebep olurken parmaklarının saçlarımı kulağımın arkasına attığını hissettim. Sanki kırılacak bir porselene dokunuyormuş gibi yanağıma elinin arkasıyla birkaç saniyeliğine dokunduktan sonra konuşmaya başladı:

"Eğer böyle söylersen..." Baş parmağını çeneme bastırıp dudaklarımı aralamama yardımcı oldu. "Nasıl kendimi durdurabilirim ki?" Sıcak öpüşü tüm bedenimi sararken bacaklarımı beline doladım. Hafifçe dizlerinin üzerinde yükselerek eliyle belimi destekledi ve sırtımla yatağın buluşmasına izin verdi. Boynuna doladığım kollarımdan koparak yatağın başucundaki komodine elini atarak prezervatif çıkarttı. Paketini dişleriyle yırtmasını ve kendine takmasını izledim. Gözlerimi vücudunda edepsizce gezdirdim. 

   Birkaç saniye sonra tekrar üzerimdeydi. Önce küçük bir öpücük kondurdu dudaklarıma. İyi olduğumdan ve artık korkmadığımdan emin olarak öpücüğü daha da derinleştirdi. Sertliğini duvarlarıma birkaç defa sürttükten sonra hafifçe başını içime sokmak için bir hamle yaptı. Kendi kendime "İşte acı geliyor Ahu." diyerek gözlerimi kapattım ve dişlerimi sıktım.

"Gözlerini aç." Emir'in şehvetle karışmış bir katılıkta olan sesi gözlerimi açmamı sağladı.

"İyice görmeni istiyorum..." dedi kendini içime biraz iterek. "Şu anda kiminle olduğunu..." 

KELEBEKWhere stories live. Discover now