Yutkunarak "Öyle bir şey olmayacak Toprak." dedim fakat bana gülümsemeye devam etti.

"Göreceğiz."

Dışarıdan birtakım sesler geldiğinde Toprak ayağa kalkarak belinden bir silah çıkardı. Ardından bana dönerek parmağını dudaklarına götürdü ve susmamı işaret etti. Bunu yapmasa da susacaktım zaten çünkü bağırmaya halim kalmamıştı.

Toprak yavaşça dışarı çıktığında gözlerimi kapatıp etrafı dinlemeye başladım. Aslında gözlerimi kapatmak pek iyi bir fikir değildi çünkü bu sefer de o görüntüler gözlerimin önünde beliriyordu.

Bacaklarıma iki el değdiğinde irkilerek gözlerimi açtım ve bir çift mavi gözle karşılaştım. Bana endişe ve mutlulukla bakıyordu.

"İyi misin güzelim? Ortadan kaybolduğunu öğrenince çok korktum." diye fısıldarken ayaklarımı ve ellerimi çözmeye başlamıştı. "Seni buradan çıkaracağım."

"Öyle mi dersin?" Toprak'ın sesi küçük kulübede yankılanırken bakışlarımı ona çevirdim. Elindeki silahı Alkın'ın başına doğrultmuştu.

Alkın duraksadığında bakışları benimkilerle kesişti fakat hiçbir tepki vermedim. Bunu garipsemiş olmalı ki kaşları bir şeyi anlamak ister gibi çatılmıştı.

"Kalk ayağa." dedi Toprak. Alkın hareket etmediğinde silahı başına bastırdı ve "Kalk." diye tekrar etti. Alkın yavaşça doğruldu fakat gözleri hâlâ benim üzerimdeydi.

Toprak "Aslında buraya geldiğin iyi oldu. Simay'ı nasıl ellerinden kopardığımı görmeni istiyordum." dediğinde Alkın başını yavaşça ona doğru çevirdi.

"Neden bahsettiğimi merak ediyorsun değil mi? Ona her şeyi anlattım. Babasının anneni nasıl öldürdüğünü ve senin bunu en başından beri bildiğini...hepsini anlattım. Onun arkasından nasıl iş çevirdiğini biliyor artık." diye devam etti.

Alkın'ın bakışları bana dönerken gözlerinde artık sadece endişe vardı. "Simay...Bilmediğin şeyler var. Ona inanma."

Başımı hafifçe salladım. "Evet, bilmediğim bir sürü şey varmış. Mesela beni bunca zamandır nasıl aptal yerine koyduğunu bilmiyormuşum." dedim soğuk bir sesle.

Alkın'ın çenesi kasılırken "Simay ona inanma. Beni dinlemeden sakın bir yargıya varma." dedi.

Toprak gülümseyerek "Simay'ın gözlerini sonunda açabildim. Beni sevmiyor olabilir ama artık sen de yoksun onun hayatında." dediğinde ruhsuzca ona baktım. Benim adıma konuşması beni ne kadar sinir ediyor olsa da şu an için susmam gerekiyordu.

Alkın'ın yüzünde öfkeli bir ifade belirirken aniden Toprak'a atıldı ve silahı elinden almaya çalıştı. Toprak onu itip yumruk attığında Alkın hemen toparlanıp Toprak'ın karnına dizini geçirdi ve bir yumruk attı. İkisi birbirine girmeye devam ederken yavaşça yerimden kalktım ve oldukça sakin bir şekilde kavgalarını izlemeye başladım. Boğuşurlarken silah uzakta bir yere düştüğü için endişelenmeme gerek kalmamıştı. Zaten ikisi bir araya geldiğinde birbirleri dışında hiçbir şey umurlarında olmuyordu.

Bir süre daha aralıksız dövüştüklerinde artık sıkıldığıma karar vermiştim. Köşede gözüme çarpan küreği elime alarak uygun anı kolladım. Toprak sırtını bana döndüğünde küreği ensesine indirdim. Darbeyle afallayan Toprak, bilincini kaybederek yere düşmüştü. Böylece Alkın da kavga hipnozundan çıkmış oldu.

Küreği yere atarken ellerime bulaşan tozlardan kurtulmak için ellerimi çırptım ve Alkın'a bir kez bile bakmadan kulübeden çıktım. Bu sırada karşıma Korhan Amca, Metin Amca ve Meltem Teyze çıkmıştı. Buraya neden gelmişlerdi? Toprak'ın geldiğinden haberleri var mıydı?

Rüzgâr Sokağı'nın Tuhaf DövmecisiWhere stories live. Discover now