II - bağlı

164 36 88
                                    

_______

Oops! Această imagine nu respectă Ghidul de Conținut. Pentru a continua publicarea, te rugăm să înlături imaginea sau să încarci o altă imagine.

_______

Yoongi, duyduğu şeye inanamaz bir şekilde gözlerini kocaman açmış, bir yerdeki oğlana bir karşısındaki kadına bakıyordu. Hangi akla hizmet onun adına çalıştığını söylemişti ki? Ne düşünüyordu? Buradan çıkmak için onu kullanabileceğini mi? Eğer öyleyse çok yanılıyordu çünkü bu söylediğiyle bu bok çukurundan kurtulması bir mucize olurdu onun için. Anlamsızdı, her şey o kadar anlamsızdı ki şu an…

Minji, ek olarak bir şey daha demeden Yoongi’nin arkasındaki adamlara bakarak, “Temizleyin burayı,” dedi. Ardından Siyeon’a kolunu uzattı ve genç kadının koluna girmesini bekledi. Ve en sonunda, kol kola, aydınlık deponun çıkışına doğru yürümeye başladılar.

Yoongi’nin nefes alış ve verişleri hızlanmıştı. “Olamaz,” dedi içinden. “Hayır, hayır.”

Minji’nin onun öldüreceği falan yoktu, zaten öldüremezdi de. Bunu yapması hem büyük bir aptallık olurdu hem de gücü henüz o kadarına yetmezdi. Ama yine de onu panikleten şey sağlam bir dayak yiyecek olmasıydı. Eğer Minji temizlikten bahsediyorsa bu, onun kimsenin nerede olduğunu bilmediği gizli evine gidileceği ve orada bir güzel işkence edileceği anlamına geliyordu.

İzbandut gibi adamlar ona yaklaşmaya başladıkça daha da paniğe kapılmıştı. “Bir dakika. Bekleyin bir saniye! Bir yere kaçmıyoruz ya. Hey, kadın!” Eski dostunun arkasından bağırmaya başlamıştı bir umut geri döner de kararından vazgeçer diye. “Ya! Minji! Kim Minji!” Ama kadının durmaya niyeti yoktu. Onu duymazdan geliyordu.

“Sikeyim,” diye bir küfür savurdu havaya. “Seni de sikeyim!” dedi bu sefer hala yerde duran adama. Onun yüzündeyse gevşek bir gülüş vardı iri yarı adamlardan biri onun tam önüne geçinceye kadar.

Aynı tipte adamdan başka biri de Yoongi’nin önüne geçmişti. Yoongi, sertçe yutkundu. “Bakın, bu çocuk yalan söylüyor. Hiçbir alakam yok kendisiyle. Neden buraya geldiğini bile bilmiyorum!” dedi Yoongi konuşmaktan ve adrenalinden hızlanan nefesiyle. Bu adamlardan eli kolu bağlıyken kurtulmanın bir yolunu bulmalıydı. Buradan mutlaka çıkması gerekiyordu. Daha yapacak çok işi vardı!

Karşısındaki adam onun yüzünü inceledi bir süre. Ardından, “DEC Şirket’e sızmış ve Siyeon-ssi’nin odasına girmiş. Bilmen gereken bu.”

“He, o sizin paravan şirket değil mi ya?” Yoongi alayla sormuştu ancak karşısındaki adam daha da sinirlenmişti. Gerçi hemen yanı başında dizlerinin üstünde olan suçludan bir kıkırtı duymuştu da.

“Sen kıkırdayacağına haline ağla bence.” Ve Yoongi’nin kurduğunu hatırladığı son cümle buydu. Çünkü ardından ardı ardına gelen yumrukların hedefi olmuştu. Yüzündeki her bir noktanın yumruk yediğinden mutlaka emin oluyordu sanki karşısındaki manyak.

Yerdeki gencin durumuysa daha kötüydü. Tamamen yerle bir bütün olduğundan adamlar yumruktan vazgeçip tekmeler savurmaya başlamıştı artık.

Sonrasıysa yine karanlıktı.

küçük beyaz yalanlar ℘ yoonkookUnde poveștirile trăiesc. Descoperă acum