V.O.2/ 3. Bölüm: Kitap

627 64 27
                                    

Çok beklettim kusura bakmayın ne olur, bölümü okuyun bakalım beğenecek misiniz ?

Lütfen oy verin yorum yapın,bol bol yorumlarınızı bekliyorum.

2000 kelime

🎱🎱🐺🎱🎱

Ümitsizlik...

Her hücremde hissettiğim yegâne duygudur. Umutsuzluk hatta ümit edememek beni pençesine almış bir şekilde sıkıyor,nefessiz bırakmaktan korkmuyordu. Yarınımı bilmeden ya da aileme kavuşup kavuşmayacağımı bilmeden hiç tanımadığım insanların arasında olmak son derece rahatsız olduğu kadar kötü bir durumdu da.

Karşımda sıkı sıkı birbirine sarılan bu aileyi gördükçe, karabasan gibi üzerlerine çöktüğümü fark ediyordum. Bu güzel ailenin yuvasına çökmüş hatta onları ayırmaya çalışan sinsi bir yılan,kara çalı gibi görür oldum kendimi. Amacım bu olmayabilirdi ama dolaylı yoldan buna sebep oluyordum.

Gözlerim doldu istemeden, akıtmamak için öyle çok uğraştım ki bir an ciğerlerimin yırtılacağını sandım. Şükürler olsun akmadı,sadece karşımda birbirlerine sarılan aileyi seyrettim.

Bu aileye geleli çok olmamıştı,Alina teyze ve Roy amca öyle iyi insanlardı ki bazen çocuk gibi zıtlaşsalar da ailelerine bağlılardı. Dolu ve Aşkın dışardan şımarık gibi gözüküyorlardı. Oysa ikisi de içten içe o kadar iyilerdi ki.
Pamir Akay, ismi gibi Himalaya Dağlarının kuzey silsilelerini teşki eden sıra dağlar gibiydi. Sert ve gösterişli,ailesine de çok bağlıydı ancak ön yargı denen illete sahipti.

Ve diğerleri...

Ben bu ailede fazlalıktım,benim hiç gelmemem gerekiyordu buraya. Kanlarla dolu alanı gördükçe bu düşünceme daha çok hak veriyordum. Çığlık atmamızın sebebi evin içiydi, tüm ev kanlarla kaplanmış,duvara 'geliyor' yazılmış ve masanın üzerine makaslar ile sabitlenmiş kurt pençeleri vardı. Kim bilir kurdun pençesi kesilirken canı nasıl da yanmıştır. Zavallı şey,insan haline gelse de elleri yoktu artık,belki zamanla tekrar elleri çıka bilir ama bu sandığından daha uzun zaman alacaktır. Bundan kesinlikle emindim.
Yok olan dokuların tekrar var olup birleşmesi çok zor olacaktır.

Geldiğim günden beri bu ailenin başına iş açmak dışında pek bir şey yapmıyordum. Bir an önce toparlanıp güçlerime kavuşmam gerekiyordu,daha sonra içimden çıkan taşın nasıl içime girdiğini öğrenip aileme kavuşmam gerekirdi. Annem,babam gıcıkta olsa bir ablam vardı. Benim arkadaşlarım ve çevrem vardı. Ben bir kurt değildim ya da vampir...ben bir tilkiydim tilki. Ben kurnazların kurnazı,tüm insanları tuzağa çeken biriydim. Kendi adamda ki ormanlar da dönüşen,geceleri zevkine avlanan,sabahları kimseye çaktırmadan odama giren bir kızdım.

Özgürdüm ben.

Şimdi ise kafese kapatılmış bir kuş gibi hissediyorum,özgürlüğüm elimden alınmış gibiydi. En çok zoruma giden de bir evde sığıntı gibi yaşayıp bir hiç uğruna aileme kaybetmiş olmam.

Sessizce evin kapısına gittim,çıkmadan önce son kez salona baktığımda Elena teyzeyle göz göze geldim. O an sanki hissettiklerimi anlamış gibi gözlerini uzunca kapayıp açtı. Bu içimde anlam veremediğim bir şeyi dürttü. Son kez onlara bakıp gözlerimi kaçırdım hemen ardından da evden çıktım. Gidecek hiçbir yerim yoktu,doğru dürüst bildiğim bir yerde yoktu ve içimden gelerek yönümü okula çevirdim.

Okul...sığına bileceğim tek yerdi.Benim mekanım orasıydı. Bildiğim kadarıyla şuan orada sadece DYEK'e kalan öğrenciler vardı. Diğerlerine göre -hem bedenen,yapısal hem de güç konusunda geri olan öğrenciler diğerlerine erişe bilmek için ders alıyordu. Kısaca destekleme,yetiştirme, eğitme kursları....insanlar gibi ne sıkıcı!

Vampir okulum 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin