[3]
uzun bir bolum oy ve yorum yapmayi unutmayin sizi seviyorum
Ellerimi yere doğru uzattığımda buza hafif bir şekilde değmiş ve tekrardan belimi incelterek doğrulmuştum. Olduğum yerde hızla arkaya doğru ilerlerken şarkıya kendimi kaptırmış olduğumdan şuan beni izleyen jüriler ve seyirciler umrumda bile değildi.
Tek yaptığım dünyadan soyutlanmaktı.
Son olarak iki kez havada yükselerek kısa bir şekilde kendi etrafımda dönmüş ve tek ayağımı öne doğru uzatarak yeniden eğilmiştim. Şarkının sesi kesilince bitirmiş olduğum gösteriye karşı nefes nefese kalmış olan göğsümü sakinleştirmek istercesine bir elimi kalbime koymuş ve doğrulmuştum.
Herkes beni alkışlıyordu.
Saygı amaçlı ilk öncelikle jürilerin önünde daha sonrasında da seyircilerin önünde eğilmiştim. Yarışma benim gösterimle bitmişti. Sabah erken saatlerde hocayla ve ekibimizle şehir merkezine gelmiştik. Yarışmada en son gösteri alacak olan bendim ve diğerlerini izleme fırsatım olmuştu.
Seyircilere baktığımda gözlerim tanıdık isimleri aradı. Daha doğrusu ailemi. Onları aradıkları için bir kez daha gözlerimden nefret ettim. Yine bir umutla ailemi arıyorlardı. Gözümü sıkıca kapatıp açtığımda Jeongin ve Hyunjin'i görmemle gözlerimi iki kez kırptım. Beni izlemeye gelmişlerdi. Yeonjun ve Soobin'in işleri olduğundan gelmeleri mümkün değildi. Ama Jeongin ve Hyunjin beni yalnız bırakmamıştı. Bir kez daha seyircilerin önünde eğilip diğer tarafa baktığımda, seyircilerin arkasında kalan kısımda durmuş ve gözlerime bakan Jake'i gördüm.
En arkada duruyor ve öylece bana bakıyordu.
Gözlerimi saniyelik olarak kaç defa kırptığımı hatırlamıyordum bile. İki elini de kollarında bağlamış seyirci koltuklarının arkasında kalan kısımda sırtını duvara yaslamıştı. Bakışlarımı anında ondan çektiğimde son kez elimi havaya kaldırıp eğilmiş ve çıkış yönüne doğru gitmiştim.
Oturduğumuz yerde sonuçların açıklanmasını beklerken Jiwoon Hoca beni rahatlatmaya çalışıyordu.
"Çok iyiydin Sunghoon. Rakiplerinin hatası çoktu ama sen her şeyi kusursuz bir şekilde yaptın. Eminim ki sen kazanacaksın."
Suluğumdan su içerken bir yandan Jiwoon Hoca'yı dinliyordum. Suluğu koltuğun kenarına bıraktığımda çoktan ellerim anın etkisiyle titremeye başlamıştı bile. İki elimi de dizlerime sürterek bunu durdurmaya çalıştım. Daha da fazla titremeye başladığında nefesim daralmıştı. Bakışlarımı ekrana çevirdiğimde diğer sporcuların yanında ailesinin olduğunu görmemle hızla başımı eğdim.
Beni desteklemeye gelen bir ailem yoktu.
"Hava almaya çıkabilir miyim?"
Jiwoon Hoca'ya yalvarır bakışlarla baktığım sırada gözleriyle bana tartar gibi bakmış ve ardından kolundaki saate gözlerini çevirmişti.
"Tabi ki Sunghoon. Ama on dakikaya gelmeye çalış olur mu? Uzaklaşma lütfen."
Başımı hızlıca sallarken teşekkür eder gibi gözlerine bakmış ardından arka tarafta kalan çıkış kapısına doğru adeta koşarak, bir elimi göğsüme koyarak gitmiştim.
Dışarı çıktığımda başımı havaya doğru kaldırarak derin bir nefesi içime çekmiş ve elimi kalbime götürerek ovuşturmuştum. İçimdeki sıkıntı daha da fazla arttığında ağzımdan küçük bir hıçkırık kaçmıştı. Burada kimsenin olmayışından dolayı etrafa bakmadan duvara sırtımı yaslamış ve iki elimi de yüzüme götürmüştüm.
