nice booty. | 9

312 20 1
                                    

"Tatlım! Ldyia geldi!" Kafamı yastıktan kaldırmadan bağırdım. "Uyuduğumu söyle! Bunu anlayacaktır!" Bacaklarımdan birini yorganın dışına attım. Hafif bir kıkırdama sesi duyduğumu sanarak yavaşça kaşlarımı çattım. "Ama kalkman gerekiyormuş! Yoksa ne yapacağını iyi biliyormuş!" İnler gibi bir ses çıkarak yattığım yerde gerindim. Ardın yüzüme pis bir sırıtış yayıldı. "O bana hiç bir şey-"

Ve ne oldu? En nefret ettiğim uyandırma şekli. Hadi ama, tahmin etmesi hiç de zor değil!

Üzerime dökülen suyla -ki bir bardak değil, bir sürahi dolusu- aniden doğrulup çığlıkla karışık haykırdım. Bana karşı kahkahalarla gülen pisliğe bakarken gözlerimden ateş fışkırıyordu.

"GILINSKY! SENİ BOK HERİF!" Ben bağırmaya ve hakaretler yağdırmaya başlarken o kendini minderlerimin üstüne atmış kahkahalarla gülüyordu. Sinirle yorganla yüzümdeki suyun silebildiğim kadarını sildim. Tişörtüm sırılsıklam olmuş, üstüme yapışmıştı. Ki ben bundan nefret ederdim.

Hala gülmekte olan Jack'e doğru onu öldürme yetisine sahip gözlerle baktım. Komidinin üstünden tarağımıa lıp ona attım. Kafasına gelmesiyle bağırınca pis pis sırıttım. "Hey! Acıttı! Elimde hala biraz su var, eğer dökmemi istemiyorsan benimle aranı iyi tutmalısın güzelim!" Bir kaşımı kaldırarak sinirle honurdandım.

"Öf, amına koyayım be!" Gözlerini kocaman açıp bir eliyle ağzını kapatarak aralık kapıyı gösterdi. "Bağırmasana! Annen bu kirli ağzını duyarsa kızabilir." Kapıyı kapatmak için döndüğünde üstümdeki yorganı yere atarak yataktan kalktım. Camı açmak için arkamı döndüm. Garip bir sesle mırıldandı.

"Vay canına, güzel popo." Ona dönerek anlamayan gözlerle baktım. "Ne di-" Derken alttan gelen bir esintiyle bakışlarımı bacaklarıma indirmiştim. Üstümde sadece ıslak bir tişört ve külot olduğunu fark ettiğimde bağırmam uzun sürmemişti. "Jack!" Önce gözlerini kapatmaya çalışıp onu banyoya doğru itmeye başladım. "Çabuk gir şu tuvalete ve o lanet gözlerini kapat! Tanrım!" Banyo kapısını suratına kapattığımda kahkahalarla gülüyordu.

Bense rezil olduğumu düşünüyordum. Hemen bir eşofman altı ve yeni bir tişört giydim. "Senden nefret ediyorum." İçerden gelen sesi boğuktu ama güldüğünü anlayabiliyordum. "Hayır etmiyorsun." Gülümsedim.

"Dışarı çıkabilirsin. Ve o görüntü için özür dilerim. Gerçekten rezalet bir görüntü olduğunu biliyorum." Bulanan midemle yatağımı toplamaya başladım. Yavaşça açılan kapı sesiyle arkamı döndüm. Bir adım ötemde duruyordu ve yüzünde düz bir ifade vardı. Beni ağır bir şekilde süzdükten sonra gözlerini devirdi. "Kendine fazla haksız davranıyorsun." Yumuşak bir sesle devam etti.

"Bundan hoşlanmıyorum." Bu söz ile içimde oluşan küçük patlamaları yoksayarak kaşlarımı çattım. "Gerçeklerden kimse hoşlanmaz." İç çekerek bana yaklaştı. "Seninle bu konu hakkında tartışmayacağım." Saçlarımı karıştırarak dağıttı. Sinirle gözlerine baktığımda kıkırdayarak geri çekildi. "Giyinip hazırlanman için 10 dakikan var." İtiraz etmeme izin vermeden devam etti. "Saat şuanda iki, yani tebrik ediyorum. Bir miskinden daha fazla uyuduğuna inanıyoruz."

"İnanıyorsunuz? Sen ve kim?" Yüzüne bir sırıtış yayıldı. "Matt, Ldyia ve annen. Hem söyleyeceklerim daha bitmedi, bu yüzden benim sözümü kesmeyin küçük hanım." Bir asker misali odamda volta atmaya başlarken iç çektim. "Bu saatte anca güzel bir öğle yemeği yiyebiliriz. Bu muhteşem yemek sonrasında ise şu çok büyük mega süper heyecanlı basket maçı için sahaya gitmemiz gerek." Poposunu ve ardından kolundaki kasları göstererek göz kırptı. "Bu bebeklerin iyi bir maç için ısınması lazım." Kızardığımı fark etmemesini dileyerek kıkırdadım.

ocean tides | gilinskyWhere stories live. Discover now