Taehyung:
Ben de kaydırakta tek başına
oturan Yoongi'yi alıp geliyorum

Telefonu cebime atıp parktaki Yoongi'ye doğru koşmaya başladım. Telefondan kafasını kaldırıp bana baktı ve o da telefonu cebine attı.

"Hadi kalk."

"Sen ne ara geldin buraya?" Yoongi üstünü silkeleyip kaydıraktan kalktı.

"Özel güçlerim var benim."

Evdekilerle tartışıp evden çıkmış, kaldırımda oturuyordum diyemedim. Zaten hepsinin kendince sorunları vardi bir de beni düşünsünler istemiyordum.

"Bu salak niye bana böyle davranıyor?" Yoongi ellerini cebine atmış, gri saçlarını gözlerinden çekmek için kafasını sağa sola sallamıştı.

"Asıl böyle davranmasa korkmalısın."

Neden dercesine yüzüme baktı.

"İnsan sevdiğine karşı böyle davranıyor sadece."

Dilini damağında şaklatıp güldü.
"Hiç tarzım değil ama Jimin yapınca hoşuma gidiyor."

Omzumla Yoongi'nin omzuna vurdum.
"Sonunda itiraf ettin."

Kapının önünde bizi bekleyen Jimin'e çevirdi gözlerini.

"Onu incitmekten korkuyorum, beni biliyorsun. İleri gitmekten korkuyorum."

Eve yaklaşınca ikimiz de sessizliğe büründük ve dudaklarını büzerek bana bakan Jimin'e doğru atıldım.

"Zorla getirdim Yoongi'yi gelmiyordu."

"Zorlamasaydın, istemiyorsa gelmezdi." Göz ucuyla Yoongi'ye bakmış ardından içeriye girmişti.

"Sence bu cilve değil de ne?" Yoongi bakışlarını benden kaçırıp havaya baktı.

"Cidden, cidden hiç tarzım değil." Kafasını olumsuz anlamda sallayıp eve girdi ve ben de peşinden girdim.

Hepimiz koltuklara kendimizi atınca birisinin yokluğunu hissettik.

"Burası her buluştuğumuzda ahıra dönerdi." Jimin burnuyla etrafı koklamaya başladı ardından elini şıklatarak göz kırptı.
"Doğru, Namjoon büyükbaş hayvanı daha gelmedi."

Bahçeden gümbürtü sesleri gelince hepimiz kapıya döndük.

"Hırsız falan mı?" Yoongi bir anda ayağı kalkınca Jimin Yoongi'nin arkasına saklanıp, Yoongi'nin tişörtünün eteklerini sıkmıştı.

Yoongi yavaş bir şekilde yutkunup gözlerini kapatmış ardından sabır diyerek fısıldamıştı.

Bu hallerine normalde gülerdim fakat dışarıdan gelen sesler kapıya kadar gelmiş, kapıya birisi sertçe vurmuştu.

"Orospular napıyorsunuz!" Kapıyı bir anda açtığımda kafasını tutan Namjoon içeriye doğru yığılmıştı.

"Kafam sikildi kafam!" Namjoon yerde kafasını tutmuş belirsiz bağırıyordu.

"Kafasını buraya getirene kadar heryere vurdu." Yanındaki siyah saçlı çocuk işaret parmağıyla hafifçe içeriye göçmüş kapıyı gösterdi.
"Son olarak da buraya vurdu."

Arkasında tam olarak göremediğim birisi daha vardı ama dikkatimi şu an Namjoon'a vermeliydim.

"10 dakika öncesine kadar normaldi, ne oldu buna?"

"Şey ben biber gazı sıktım da biraz gözüne." Arkadan Jeongguk utanarak geldiğinde kafasını yere eğip yerde yatan Namjoon'a üzülerek baktı.

"Gözüm götüme kaçtı yardim edin hiçbir şey göremiyorum kafamı da hissetmiyorum!" Namjoon yerde yuvarlanmaya devam ederken kenara çekilip mahçup bir şekilde kapıdaki iki kişiye baktık.

"Bu gerizekalının bir şey anlatabileceğini hiç sanmıyorum, içeriye gelin isterseniz siz anlatın."

Siyah saçlı çocuk Jeongguk'un kolundan tutmuş içeriye sokmuştu ve Namjoon'un üstünden atlayarak salona doğru ilerlemişlerdi.

Hangang Parkı / taekook✓Where stories live. Discover now