🔥 ATEŞ

17K 1.5K 197
                                    

BEĞENMEYİ VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN. İYİ OKUMALAR ❤🔥

NOT: BEĞENİ VE OKUNMA SAYISINA GÖRE BÖLÜM GÜNCELLİYORUM.

34.Bölüm 

!!!! (+18)!!!

Kreon ile yan yana yürürken sessizdik. Ay ışığının gölgesi altında nereye gittiğimizi bilmiyordum. Düşünebildiğim tek şey heyecandan atan kalbimin yüksek ritimli sesiydi. Bu gerginliği bozabilmek adına aklıma gelen ilk şeyi sordum.

"Hestia'nın babası yok mu? Onu göremedim."

"Hestia'nın babası ve benim babam bir savaşta beraber öldü."

"Çok üzüldüm." dedim ne diyeceğimi bilemeyerek.

"Önemli değil." dedi Kreon uzaklara dalarak.  Kreon konuşmasına devam etti. "Hestia ve babalarımız çok yakın arkadaştı. O zamanlar Hestia ve ben birbirimizden nefret ediyorduk. Hatta çoğu zaman birbirimizi sinir ediyorduk."

"Sonra ne oldu?"

"Babalarımız ölünce bu acı ikimizi dost yaptı. Hestia en yakın arkadaşım haline geldi."

"Sonra da sevgilin oldu?" Çalıların arasından geçiyor, yeşil sarmaşıkların takip ettiği yollardan geçiyorduk. Ilık ve nemli hava cildimi nemlendirirken, bir dağın yamacına doğru gittiğimizi fark ediyordum.

"Evet." dedi Kreon iç çekerek. "Hestia büyük bir savaşçı olmak istediği için yıllarca evlenmek istemedi." 

"Gerçekten mi?"

"Evet inadı sana birini hatırlatıyor mu?" diye sordu Kreon.

Güldüm. "Galiba. Başarmak için evlenmemek benim yapacağım bir şeydir."

"Haklısın."

"Peki başarılı olabildim mi?" Artık Hestia değilim demekten yorulmuştum Belki de uzak olan geçmişimi kabullenmeliydim.

"Evet." dedi Kreon gözlerindeki gururla. "En güçlü ejderha efendilerinden biri oldun. O locadaki tek kadın savaşçıydın ve seninle gurur duyuyordum." Yutkunmak zorunda kaldım. Yürüdükçe dallar gürleşiyor, ağaçlara asılı kalan yüzlerce kulübe arkamızda kalıyordu. Daha ıssız bir yere gittiğimizi anlamamak için aptal olmak gerekirdi.

Kıvrılarak bükülen sarmaşık köprüler giderek kendini dağın taşlı, engebeli yoluna bıraktı. Kreon elimi bir an olsun bırakmazken, karşımızda uzanan devasa dağın içine doğru gittiğimizi fark ettim. Çünkü dev bir mağara girişi girmek için bizi bekliyordu.

"Bir volkanda yaşamıyorsun değil mi?" Ağzından ateş çıkan canavarlar volkanların içinde yaşar gibi tuhaf mitolojik hikayelerimiz vardı. Fakat doğruluklarını hiç sorgulamamıştım.

"Hayır." dedi Kreon gülerek. 

Rahat bir nefes alırken toprak yoldan mağaranın içine doğru süzüldük. Hellion iyice arkamızda kalmış, mağara bizi içine yutmuştu. Dev bir oyuğun içinde olduğumuzu ancak dakikalar sonra anladım.

Dağın altındaki boşluk devasa idi. İçinde büyük bir termal havuza benzeyen gölü barındırıyor, tavanını yıldızlar süslüyordu. Dışarıdaki bitkilerin benzer çeşitleri, gölün çevresini kaplarken yukarıdan aşağı küçük bir şelale dökülüyordu. Kumlu zemin gölün çevresine giderken yeşile boğuluyor, ılık hava gölün havuzundan gelen suyla daha sıcak oluyordu.

"Burası da neresi böyle?" demekten kendimi alamadım.

"Benim evim." dedi Kreon yavaşça. 

"F-fakat..." dedim çevremde dönerek. Karanlığın boğduğu bu gizli yeri, gölün parlak mavi ışıkları aydınlatıyordu. "Bir malikanen yok mu?"

KAYIP YILDIZ (BİTTİ)Where stories live. Discover now