🔥 YARIŞMA

26.3K 1.8K 364
                                    



Beğenmeyi ve yorum yapmayı es geçmeyelim. İyi okumalar 🔥❤

2.Bölüm

Ormanda avladığım tilki ölüsünü, omzumda sürüklerken kürkünden elde edeceğim parayı düşünüyordum. Postun getirisini Ginny'den habersiz bir yerlerde saklarsam, lazım olması durumunda kullanılabilirdi.

Şölen gecesine katılacağımız için bütün paramız Ginny'nin aldığı elbise ve papuçlara gitmişti. Oyunları kaybetme durumunda dımdızlak ortada kalmak istemiyordum.  Köşede biraz para olması işimizi kolaylaştırabilirdi.

Oyunlardan galip olarak ayrılırsam ödül olarak kazanacağım bir kese altın bize kış boyu yeterdi. O zamanda tilki kürkünden elde ettiğim parayı yeni bir ok çantası almak için kullanabilirdim. Sırtıma astığım eski ok çantasının kayışları bir süredir fena haldeydi.

Neticede bugün karşıma çıkan bu kızıl tilki benim şansımdı. Umarım bu kızıl tilki, bana gece boyu da bereket getirir, oyunlardan galip olarak ayrılırdım.

Kızıl çam ormanının derinliklerinden, köye dönen patika yolu aşarken gece yapılması muhtemel oyun çeşitlerini gözden geçiriyordum. Büyük boz ayılardan birini avlamak kesinlikle yapılacak oyunlar arasındaydı. Sabaha kadar süren yarışlarda ilk kim bir boz ayı ölüsü getirirse, oyunun galibi olarak büyük ödülü kazanacaktı.

Diğer yarışmalardan biri ise köyümüze has bir tatlı olan fıstıklı balkabağı tatlısı yarışmasıydı.  Halkın oylamasına sunulan bu yarışmada, en iyi tatlıyı yapan ödüllendirilirdi. Aşçılık yeteneğim göz önüne alındığında, bu yarışmayı kesinlikle sonuncu olarak bitirirdim.

En çok yemeği yiyen kişi kategorisinde de başarı elde etmem mümkün değildi. Çok yediğim bir gerçekti. Ancak bir masa dolusu balkabağı tatlısı mide fesadı geçirmeme neden olabilirdi.

Ve tabi ki yarışmayı en çok istediğim fakat cesaretimin eksik olmasından bir türlü katılamadığım ses yarışması vardı. Sesi en güzel olan kişi istediği bir ezgiyi söylediğinde, köyde yapılan oylamada en yüksek puanı alırsa başarı kazanırdı. Ginny'nin söylediğine göre sesimle değil yarışmayı kazanmak, sıralamaya bile girmem mümkün olmazdı. Bu yüzden sesimle yarışmam olası değildi.

Patika yolun bitiminde karşıma çıkan kulübemizin bacasından siyah dumanlar tütüyor, kirli paslı görüntüsünü bir de siyah dumanlar ekleniyordu. Ön pencerelerden birinin kırık camlarına, kumaş parçaları tutturulmuş kırık yerler kapatılmaya çalışılmıştı. Her yağmurda ya da karda kumaşların altından su sızdığı için evimizin zemini genelde ıslak olurdu. 

Bahçemizde serili olan ip dolusu çamaşırların arkasında Erin ve Ginny'i gördüğümde, komşularımız Hilda ve kızı Sophie ile oturmakta olduklarını gördüm. Kıkırdayarak sohbet ediyorlar, Ginny elindeki porselen çaydanlıkla Hilda'ya daha fazla çay isteyip istemediğini soruyordu. O porselen çaydanlık için annemden yadigar kalan kolyemi sattığını unutamıyordum.

Beni görünce kıkırdamayı kestiler ve sağ omzumda asılı olan tilki ölüsünü görünce aynı anda yüzlerini buruşturdular.

Erin siyah saçlarını, hoş bir topuzla tepesinde toplamış; güllü ve dantelli şapkasını başında tutturmuştu. Üstünde sarıya çalan uzun bir elbise, ayaklarında beyaz ayakkabılar vardı. Narin parmağını burnuna götürerek kapattı. "Avdan mı dönüyorsun?"

Alaylı ifademi saklamadan, "Nereden anladın?" diye sordum.

"Şölene katılmamıza kısa bir süre kaldı ve sen hala hazır değilsin." dedi Ginny. Çemkiren surat ifadesinden şölene birkaç dakika bile geç kalmayı göze alamayacağını anlayabiliyordum.

KAYIP YILDIZ (BİTTİ)Where stories live. Discover now