0.6 « el punto clave » transición parte 1

9.2K 991 798
                                    

"Doğru yerdeyim, ama yanlış zamana denk geldi herhalde. Doğru şeyleri söyledim ama yanlış sözleri kullandım herhalde. Doğru yolda ilerliyordum ama yanlış arabaya bindim herhalde."

Kapı tekrar açıldığında oldukça derin bir nefes alıp dışarı adımımı attım. Çıkışa doğru yönelip resepsiyonun önünden aceleyle geçtim. Otelin kapısından çıktığım anda kalp atışlarım yavaşlamaya başlamıştı. Dikkat çekip çekmediğimi düşünmekten kendimi alamadığım için sakinleşmeye çalıştım. O sırada dün akşam bana verilen sigara paketi aklıma geldi. Yamuk bir gülümseme yüzüme yerleşirken bir ara sokağa saptım. Elim poşetin içinde bir süre gezindi. Paket ve çakmağı sonunda bulduğumda yine aynı acelelikle dudaklarıma bir tane yerleştirdim ve yaktım.

"Aklım çok kötü yerlerde, ne işe yarıyor hiç bilmiyorum. Doğru yerdeyim ama yanlış zamana denk geldi herhalde. Aklım çok kötü yerlerde ama çok eğleniyorum."

Duman ve ciğerlerim raks ederken biraz ilerledim. Çöp konteynerının yanına geldiğimde durdum ve elimdeki poşeti hiç düşünmeden çöplerin arasına attım. Daha sonra pek doğru olduğunu düşünmediğim ama titizlik açısından önemli olduğuna kanaat getirdiğim şeyi yapmak üzere elimdeki çakmakla poşeti ateşe verdim. Alevler tıpkı vücuduma yayıldığı gibi konteynera yayılırken ben çoktan arkamı dönmüş ve uzaklaşmaya başlamıştım.

"Ne zamandır aklımla anlaşmaya uğraşıyordum, kendi kendime şöyle iyi bir konuşmam gerek. Bana lazım olan beyin salatası nakli. Şu kendime güvensizliğimin üstesinden gelmem gerek."

Kalabalığın arasına karıştığımda ister istemez nefes nefese kalmıştım. Sigara ve oksijen anlaşılan pek iyi anlaşamıyordu ama aynı şey beynim ve vücudum için geçerli değildi. Çok sık ve hızlı adımlar attığımı fark edip yavaşlamaya başladım. Herhangi bir araca binecek durumda değildim bu yüzden yürümek cazip geliyordu. Bir yandan da yürürken bir yere yığılabileceğim düşüncesinden kendimi alamıyordum. Beynimde verilen küçük bir savaşın ardından zaferi yürümek kazanmıştı. Boşlukta amaçsızca sağa sola sallanan kollarımı sabitlemek için ellerimi ceplerime soktum.

"Doğru yerdeyim ama yanlış zamana denk geldi herhalde. Doğru yerdeyim ama yanlış bir şarkıya denk geldi herhalde. Tam doğru damara girdim ama yanlış kola denk geldi herhalde. Çünkü doğru dünyadaydım. Ama her şey yanlış sanki yanlış, yanlış, yanlış..."

Evimi ilk defa cennet olarak görüyordum. Kapının önünde durduğumda içimi büyük bir sevinç kaplamıştı. En son bu duyguyu ne zaman tatmıştım, kendime sormaya korkuyordum. Anahtarı yerleştirip çevirdim.

Click.

"Ama her şey yanlış sanki yanlış, yanlış, yanlış..."

Umutsuzluğa kapılmaktan nefret ediyordum ama anahtarım bendeyse bu kapı yine nasıl açılmıştı? Sol omzumda bacak bacak üstüne atmış keyif çatan minik şeytan "Orcus" diye şiirler yazarken sinirle soludum ve içeri girdim. Odaları dolaşacak kadar korkan Tae yerini bir başkasına bırakmıştı sanki. Midem isyan bayraklarını çektiği sırada bende pes bayrağımı çekerek mutfağa yöneldim. Buzdolabından kaptığım ve bozulmamış olmasını umduğum sütü bardağa boşaltma zahmetine girmeden kafama diktim. Boş paketi çöpe atacağım sırada gözlerim olduğundan fazla titreyen ellerime takıldı. Olağanüstüydü. Parmaklarımın arasındaki paket titreşim dalgası gönderiliyormuşçasına sarsılıyordu. Yutkundum. Bu manzara iştahımın kapanması için yeterliydi. Sinirli bir hamleyle paketi çöpe fırlattım ve odama yöneldim. Bilgisayarımın karşısına yerleştiğimde gülümsedim. Klavyesini özlediğim.

Oyuna girmek ve girmemek arasındaki çizgide yine volta atmaya başladığımda titreyen ellerim yeni bir sigara arıyordu. Odam alışkın olmadığı dumanı kucaklarken oyuna tıkladım. Siyah ekran beklediğimden geç aydınlanmıştı. Oyunun değişen teması da gözümden kaçmamıştı. Kan efekti eskisinden daha fazlaydı. Her tarafta kan vardı. Daralmama sebep olan bu görüntü karşısında gömleğimin bir düğmesini açtım. Orcus, lanet oyunu ve tüm dünya benimle alay ediyordu sanki.

Orcus | BTS |Where stories live. Discover now