sᴇᴠᴇɴᴛʜ

364 43 31
                                    

"Minnie." Arkadaşını çağırınca Minhyuk da onu yanıtsız bırakmamıştı.

"Efendim Wonie?" Çok oynamışlardı. Ayağa kalkmaya bile mecali yok gibiydi minik vitanın.

"Yah! Buraya gelsene." O da çabucak kafasını iki yana salladı arkadaşına bakıp.

"Gerçekten çok yoruldum, ayağa bile kalkamıyorum ki geleyim. Bak!" Elleriyle ayaklarını gösterince Sangwon da ona gülümsedi ve koşarak en sevdiği arkadaşının yanına geldi

"Merak etme Minie'm,ben seni hep koruyacağım büyüyünce. Böylece sen de hiç ama hiç yorulmayacaksın."dedi ve çimlere uzandı Sangwon. Minhyuk da utandı bu söylediğine. Hey! Sangwon çok açıksözlüydü bir kere.

"Çok tatlısın~!"Galiba şimdi utanma sırası Sangwon'a geçmişti ha?

"Yah! Tatlı olan sensin. Ben yakışıklıyım bir kere." Kendinden emin sesine kahkaha atmış ve ona yaklaşıp yanaklarını sıkmıştı.

"Bence sen tatlısın. Hem yakışıklı prens gibi olur. Ona baksanaaa!" Minicik parmağıyla karşılarında onları yüzündeki büyük gülümsemeyle izleyen kralı gösterdi. Prens ise ondan konuşulduğunu anlasa da bir şey demedi. Onun yerine yavaşca gelip onların yanına oturdu.

"Ne konuşuyorsunuz bakayım siz?" İkisinin de yanağını sıkınca, Sangwon mızmızlanmaya başlamıştı hemen. "Amca yapmasana of!" Yanağını ovunca, arkadaşının bu haline kıkırdamıştı diğer minik. O çok tatlıydı cidden! "Shh"dedi Heeseung onun saçını karıştırıp.


Adım sesleri duyulunca Minhyuk arkasını dönmüş ve babasını görmüştü. "Baba!" diyerek yanlarına gelen babasına koştu küçük çocuk. Sunghoon eğilip kollarını açtığında, Minhyuk yanına gelmiş ve ona sımsıkı sarılmıştı.

"Neredeydin baba? Seni çok özledim" Babasına çok bağlıydı ve hep yanında olmasını istiyordu! Ama arkadaşının yanında olunca aklından uçup gitmişti bu düşünce. Artık babası çalışırken oynayacağı arkadaşları vardı.

"Bende seni çok özledim oğlum..." Onları izleyen Heeseung'un gülümsemesi biraz düşmüş ama çaktırmadan kendini toparlamıştı. Sangwon onların yanına gidip "Ya senin baban çok yakışıklı aynı bana benziyor!" dediğinde Sunghoon bu iltifata kıkırdamıştı.

"Teşekkür ederim wonie. Ve umarım iyi anlaşmışsınızdır"dedi Sunghoon ve Sangwon'un karışan saçlarını eliyle düzeltmeye çalıştı.

"Tabi ki iyi anlaştık Sunghoon hyung~!" Aynı anda da Minhyuk babasından ayrılıp hanbok'unu biraz açıp, kendi omzundaki Ayla Güneş simgelerini göstermişti.

"Bak! Sangwon'da da var bende de!" dedi heyecan ve mutlulukla. Sunghoon da çabucak panikledi. Ya birileri duyduysa? Heeseung da olanları duymuş ve Sunghoon'un bu endişeli halini gördükten sonra ayağa kalkmış ve askerlere "Uzaklaşın ve ben çağırmayınca da sakın gelmeyin!" diye emir verince, askerler selam verip uzaklaşmıştı. Heeseung onların yanına gidip "Sakin ol kimse duymamıştır" diye Sunghoon'un kulağına fısıldadı. O da ona dönüp "Emin misin?"diye sormuştu. Korkuyordu. Ya birileri gerçeği öğrenip bebeğine zarar verirse?

"Evet, sakin ol. Ve benim yanımdayken hiç kimse size bir şey yapamaz." Bir şey demeden onlara bakan çoçuklara dönmüştü endişesini saklamaya çalışarak.

THE TRUTH UNTOLD||HEEHOONWo Geschichten leben. Entdecke jetzt