18 ŞUBAT 1990|ÖZEL BÖLÜM

En başından başla
                                    

"Ben yenisini yapayım mı Fetih abi?"

O pes etmeyiş döndü dolaştı, Fetih'in içine oturdu. Kurduğu basit cümlelerin bile Fetih'te tesiri olan iki insan vardı. Bazen her şeyiyle basit olan bir cümle bile kurmuş olsalar bu Fetih'i duraksatırdı.

Biri Zeliha'ydı. Diğeri Emir.

Fetih derin bir nefes aldı "Yap aslanım." Aldığı nefesi verdirmedi cümlenin devamı. "Annen nasıl?" Gariptir o iki insan belki bambaşka şekillerde, bambaşka konumlarda ve bambaşka konularda da olsa annesinden yaralıydı. Belki de Fetih'i bu duraksatıyordu.

"Düne göre daha iyi."

Fetih girdiği sokakta arabayı sağa çekti, emniyet kemerini açtı. "Yarın daha da iyi olacak." Dedi. Bu bir temenniydi işin aslı. Bir dua. Bir istek. Ses seda çıkmadı iki taraftan da Fetih araçtan indi. "Var mı istediğin bir şey?" Fetih'in gözleri bagaja kaydı ama bir an zor geldi oradakileri çıkarmak ve yerinde kaldı.

"Can sağlığın abi." Dedi tıpkı Fetih gibi. Fetih'in gülümsediğini bilmedi belki. Ona benzemeye çalışıyordu zaman zaman, onu taklit ettiği oluyordu. Onun cümlelerini kullanıyordu. Özeniyordu. Özenirdi tabi. İnsan abisine özenmeyecekse kime özenecekti? Küfür skalası gelişmişti mesela. Onun kadar olmasın ağırlığı olan cümleler kuruyordu. Yanından ayrıldığı insanı seviyorsa Allah'a emanet diyordu mesela artık. Çünkü Fetih ona böyle söylediği taktirde ölmeden muhakkak onu bir kez daha göreceğini söylemişti. Bir isteği sorulursa can sağlığı diyordu artık Fetih gibi.

"Eyvallah, hadi Allah'a emanet. Arayacağım seni." Dedi Fetih son kez. Aynı şekilde karşılık aldı ve telefonu kapattı. Başını iki yana salladı eve doğru daha fazla zaman kaybetmeden ilerledi. Açılan kapıdan içeri girdiği an onu bir boşluğun karşılayacağını düşünse de bütün ailenin bu soğukta onu beklediğini fark etti.

Gözü direkt bir kişiye takıldı. Yedi yaşında olmasına rağmen yaşıtlarından oldukça küçük, yediden çok dört beş yaşında gibi duran kız kardeşine. Küçücük boyu, on dokuz kilosu vardı. Fetih en son gördüğünde on dokuz artık on sekiz. Kıvırcık saçları dağılmıştı. Kimse Fetih kadar o saçlara özen göstermiyordu. Elindeki küçük pastaya bakıyordu o an dikkatle. Her an düşmesinden korkuyordu zira rüzgar bazen çok sert esiyordu. Elleri çok küçük bileği çok güçsüzdü.

7 bitti 8 oldu dedi kendi içinde. Fetih evden gittiğinden beri Zeliha gözünde daha yavaş büyüyordu. Yedisini yeni doldurdu diyordu, sekizinden gün alıyor diyordu ama bir yaş büyütmüyordu. 8 bitince de 9'a aynı şeyi yapacaktı. Zeliha büyümesin istiyordu. Çünkü bedeni tam büyütmüyordu.

Yine de Fetih'i ilk fark eden Kürşat oldu. "Abi!" Diye bağırdı. Bağırmasa Fetih onu fark etmezdi. Zeliha başını pastadan kaldırdı Fetih'le göz göze geldi ama küçük kardeşi ondan daha hızlı davrandı. Fetih ona ışık hızında varan Kürşat'ı kucakladı, küçük çocuğun poposuna vurdu kucağındayken.

"Sıpa." Dedi tek tek yanaklarından öperken. Boyu maşallah Zeliha kadardı, kilosu daha fazla. Kıvırcık saçları önüne dökülmüş kollarını ağabeyine sarmıştı, bir şeyler söyledi ama Fetih'in telaşlı sesi bastırdı küçük çocuğun sesini.

"Zeliha koşma!" Dese de Zeliha açılmış ama kimsenin bağlamadığı bağcıklarını umursamadan Fetih'e doğru koştu. Öyle ki pasta biraz sarsıldı. Fetih çocuklarına inat sakince yürüyen annesine doğru bıraktı Kürşat'ı hemen, düşecek diye kalbini ayaklandıran Zeliha'nın önünde diz çöktü. Kızmak istedi bir an ama Zeliha pastayı ne ara yere bıraktı da Fetih'e sarıldı kimse takip edemedi. Bu kadar hızlı olmasa kızacaktı ama olmadı. Yelkenleri suya gömüldü, ona sarılan ince bedeni kavradı. Kaç dakika birbirini öptüler bilinmez. Fetih tek tek parmaklarından öptü, bilmem kaç kez yüzünden, saçlarından. Fetih'e konan buselerin de haddi hesabı yoktu. Özlem tamamen dinmedi ama biraz azaldı, Fetih hem onu hem de pastasını aldı beraber doğruldular yerden. Zeliha aldı pasta tabağını elinden Fetih çıkardığı çakmakla ve Zeliha'nın da rüzgarı engelleyen çabasıyla yaktı mumu. Sonra rüzgarın gazabına uğramadan alev parmağıyla söndürdü. Zeliha en az üflemiş gibi bir coşkuyla güldü. "İYİ Kİ DOĞDUN, İYI Kİ DOĞDUN, İYİ Kİ DOĞDUN!" diye bağırdı coşkuyla. Fetih yanağını uzattı. Aldı busesini, sonra diğerini uzattı.

SERÇEYİ ÖLDÜRMEKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin