Changbin ona döndüğünde aralarında konuşmaya başladıklarında duymuyordum ama aldığı anahtarla arabayı istediğini anlamıştım. "Biz benimkiyle döneriz sıkıntı yok." Minho hyung da onları onayladığında kesinleşmişti düşüncem.

Yanıma yaklaşıp elini uzattığında elini tutup parmaklarımızı kenetledim. Dudağındaki silik gülümseme benim de tebessüm etmemi sağladığında aptal aşıklar gibi arkasından ilerlemeye başladım.

Öyle değil miydim zaten?

Otoparka inene kadar ayrılmayan ellerimiz arabanın önüne gelmemizle ayrılmıştı. Ön koltuğa kurulup elimi kucağıma yerleştirerek başımı cama yasladım. Cidden çok uykum vardı, filme nasıl dayandığımı bilmiyordum. Kapalı gözlerime rağmen hareketlenmesiyle benim tarafımdaki kemeri çekip taktığını anladım. Yine de gözlerimi açmadım.

"Anahtarların nerede? Ben kapıyı açarım, sen uyu."  Montumun cebinden çıkardığım anahtarı havada tutarak almasını bekledim. Anahtarı aldıktan birkaç saniye sonra gelen motor sesiyle yakında eve gidip uyuyacak olmanın mutluluğuyla daha da yayıldım koltuğa.

Ne kadar olduğunu kestiremediğim, alışveriş merkezi evime yarım saat uzaklıkta olduğu için o civarda bir süre olduğunu tahmin ediyordum, bir süre içinde ben yarı uyur haldeyken arabanın durmuş olduğunu anlamamıştım. Yan koltuğumun kapısının açılmasıyla vücuduma işleyen soğuk hava yüzünden sızlanmama kalmadan kapıyı kapatmıştı ancak şimdi de benim tarafımdaki kapıyı açmıştı. Uyuduğumu düşündüğü için seslenmeden ve ses çıkarmamaya özen göstererek emniyet kemerimi açtı ve ellerini sırtımda hissettim.

Zorlanmadan taşıdığı belli olan bedenimi arabadan çıkardı ancak ben bu süreçte de hiç konuşmadım. Arabayı kilitledi, apartmana girdi ve evimin kapısını açtı. Bu kadar şeyi yaptığı sırada uyumadığımın farkındaydım, elbette ki uyanmıştım ama yemin ederim ki derin bir uykuda olsam bu kadar huzurlu hissetmezdim.

"Lix, özür dilerim ama uyanman gerek bebeğim." Fısıldayan sesiyle göz kapaklarımı açmaya zorladım kendimi. Evin ışıklarını açmamıştı ancak yine de kuruyan gözlerim bu hareketimle acımıştı. "Odan neresi?"

Kucağından inmek için minik bir hamle yaptığımda anlamış olacaktı ki beni sırtımdan desteklemeye devam ederek yere indirdi. Gözlerimi ovuşturarak odama ilerlerken arkamdan geliyordu. Koridorun sonundaki odamın kapısını açarak ışığı açmaya bile uğraşmadan kendimi yatağa attım.

"Kıyafetlerini değiştirmeyecek misin? Rahat edemezsin böyle." O da ışığı açmadan yanıma yaklaşıp eğildiğinde kollarını yatağa yasladı. Işığı açmadığı için içimden teşekkür ettim, ne haldeydim bilmiyordum.

"Çok uykum var, uğraşamam." Yastığa yasladığım dudaklarım konuşmama pek izin vermediğinde kıkırdadı. Ayağa kalkıp odanın içinde gezindiğinde dolabıma gittiğini tahmin ediyordum çünkü kapının kapanma sesini duymamıştım.

Tahminimi doğru çıkaracak bir şekilde dolaptan aldığı pijamalarımı sırtıma fırlattı. "Üstünde montun var, giy işte bunları uykucu."

Oflayarak yastığıma biraz daha sarıldım. "Ya, uykum var kalkamam. Mont da sıcak tutuyor zaten." Bileklerimden tutarak beni yatakta aşağı çektiğinde gözlerim açıldı. "Felix, giy dedim güzelim, hadi. Laf yetiştirebildiğine göre ayılıyorsun."

Vücudumu yatakta zorla kaldırdıktan sonra oturur pozisyona geldim ve üstümdeki montu çıkardım. Ardından sweatshirtümü de çıkardığımda üstüm çıplak kalmıştı. Soğuk his ile titrediğimde bıraktığı tişörtü yatakta ararken başımdan geçirdiği kumaşla yutkundum. Kollarımı kaldırarak ona yardımcı oldum ve bol tişörtü giydirmesine izin verdim. Pantolonumu çıkarmak için ellerim düğmeme gittiğinde geri çekilip beklemişti.

Pijama altımı da giydiğimde oturduğum yataktan alttan alttan ona baktım. "Oldu mu?" Gülümseyerek saçlarımı karıştırdı iki elleriyle. Somurttuğum sırada beni yatağa itmesiyle sırtım tekrardan yumuşak zeminle buluşmuştu. Yorganımı ayak ucumdan alıp üstüme çekmesiyle gelen sıcaklık ve rahatlık anında uyuma isteğimi tekrardan arttırmıştı.

"İyi geceler, çıkarken kapıyı kilitlerim." Uykulu sesimle cümlesini kestim. "Ne çıkması? Yatsana yanıma." Gözlerimi açmamıştım ancak üstümdeki bakışlarını bir şekilde hissediyordum. "Rahat rahat uyu, sabah dersin yok mu?"

Daha fazla konuşmasını istemediğim için kolumu kaldırıp birkaç denemede elini buldum. Onu yatağa çekerken biraz kenara kaymıştım. "Çok konuşuyorsun, yanında rahat olduğumu biliyorsun Chan. Gereksiz nezakete hiç ihtiyacımız yok."

Üstündeki ceketi çıkardıktan sonra yanıma uzandı. Tişört ve eşofman giydiği için rahatsız olacağını düşünmüyordum, rahatsız olsa da bu evde ona olabilecek bir kıyafetim yoktu. İyice yerleştiğinde kollarımı vücuduna sardım ve çenemi göğsüne yasladım.

"İyi geceler." Birkaç saniye sonra tamamen uykuya yenik düşecek olduğumu belli eden sesimle kurduğum cümleyi yanıtlaması hatırladığım son şeydi.

"İyi geceler Lix'im."

tattoo | chanlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin