İNCİR Mİ ADASI-13

Start from the beginning
                                    

"Bir vukuat daha istemiyorum ama!"

"Yerimden bile kalkmayacağıma emin olabilirsiniz." Sevincimi gizlemeye çalıştım ve hepsinin gözlerine teminatla baktım. Resmen yaramaz komşu çocuğu konumundaydım şu anda. Verda gelmişken bunu kafaya takmam gereksiz olacağından hızla odama gidip, bir toka ve bir de hırka aldım. Eşofmanlarım komşuya gitmek için yeterince uygundu. Portmantodan montumu aldığımda kıkırdayarak ayakkabılarımı giydim. Annemin tembihlerine başımı salladım. Verda'yla göz göze geldik ve ardından neredeyse koşarak merdivenlerden indik.

"O kadar çok sevindim ki gelmene."

"Ben de çok özlemişim seni, öğlen geldim aslında ama anca fırsat oldu sana uğramaya." Sohbet ede ede binanın önüne kadar gelip zile bastık. Kapı açıldığında birinci kata çıkıp ayakkabılarımızdan kurtulduk. Buraya en son gelişimde yaşananları hatırladım bir an. Yüzümdeki gülümseme silinse de kendine has kokusu olan eve girip oturduğumuzda neşemi takınmam zor olmadı.

"Müzeyyen teyze söylemişti aslında ay sonu geleceğini. Ama tam tarih bilmediğimden sürpriz oldu." Saçlarını geriye atıp, kolundaki bileklikleri şıngırdatarak karşıma oturdu.

"Sen benim geliş tarihimi bırak da, neler oldu onu anlat. Haberlerde seyrediyoruz artık seni. Hele o son görüntüler." Ağzını kapatma gereği duymadan başını geriye atıp bir kahkaha attığında şöhretimin tüm Türkiye'ye yayıldığını anlamam zor olmadı. Ben de baştan sona ne yaşadıysam hepsini anlatmaya başladım. Detay vermediğim yerde detay istemesi, beni sıkılmadan dinlediği anlamına geliyordu. Sanki arada onca ay yokmuş da, daha dün görüşmüşüz gibi koltuklara yayılmış uzun uzun sohbet ediyorduk.

Verda Türkiye'nin çeşitli bölgelerinde yaşamayı seviyordu. Takı tasarım mezunuydu, yeteneklerini bulunduğu ortamla harmanlamayı tercih ederdi hep. Son bir yılını Mardin'de geçirmiş ve tasarımlarını oranın kültürüne has ögelerle zenginleştirmişti. Dört kişilik bir ekiple gerçekten muazzam işler çıkartıyordu. Valizinden çıkardığı bir kutuyu bana uzattığında merakla açtım. Gümüş ve yeşim taşının asil renginin birleştiği göz kamaştırıcı bir kolye yapmıştı benim için. Resim ödevlerimi yapması için seçtiğim kişi çok isabetliydi. Elimdeki sanat eserine de ne kadar teşekkür etsem azdı.

"Beğenmene çok sevindim. Benim için Mardin ve çevresinden ayrılmak çok zor olsa da yaza doğru Ege kıyılarına taşınmak istiyorum, farklı bir çevrenin yeniliğe etkisi büyük."

"Sen bu yetenekle nereye gitsen harika tasarımlar yaparsın zaten." Alçak gönüllülükle güldü. Sonra heyecanla atıldı.

"E yarın nerelere gidiyoruz bakalım?" Camiler, tarihi eserler, antika çarşıları... Birçok yeri dolaşmış olan Verda'nın ilgisini çekecek bir yer bulmak için kısa süre gözlerim halıda düşündüm. Nihayet aklıma bir fikir geldiğinde önce tereddüt etsem de emin oldum. Sinsi bir gülümsemeyle Verda'ya baktım.

"Dernekler Sokağına gidiyoruz!"

***

Dernekler sokağına gitmeden önce, gazeteye uğradık. Ben Korkut'la tartışmayacaktım, Verda da çalıştığım yeri görecekti. Merdivenlerden çıkarken, meraklı ve inceleyen bakışlarını ağır ağır gezdirdi etrafta. Onun bu şaşkın ama ciddi halleri hoşuma gidiyordu. Kısa süren sessizliğinin sonunda kimsenin tahmin edemeyeceği çıkarımlar yapabilen birisiydi. Adımlarımı takip ettiğinde nihayet ikinci kata çıkmıştık.

"Günaydın Suzan abla!" Suzan abla selamımı alırken, arkamdan gelen Verda'ya baktı. Yeni insanlara olan merakını bildiğimden gözlerinin parlamasına şaşırmadım. Verda, kendine has tarzıyla ellerini önünde birleştirmiş, boyası dökülmüş duvarları seyrediyordu. Sanki bir sanat sergisindeydik. Kıyafetleri de ortama uygundu aslında. Toprak rengi uzun bir yelek giymişti bol pantolonunun üzerine. Büyük ceplerinden her an tavşan fırlayacakmış gibi duruyordu. Rüya kapanının en minik hali küpelerindeydi. Coğrafyanın esmerleştirdiği teni, dağınık topuz yaptığı siyah saçlarıyla uyumluydu. İnce uzun bir burnu vardı, göz yapısıyla uygun olduğunu düşünürdüm hep. Benden uzundu biraz daha. Henüz Suzan ablaya selam vermemişti, başını bana doğru eğip fısıldadı.

NUMUNE ŞAHISWhere stories live. Discover now