"Jisung ile çıkıyoruz."

'demek sadece anın etksiyle öpüşmemişler. ne saçmalıyorum ben? sarhoş bile değillerdi ki..'

"Başka?"

"Başka ne? Bu kadar Hyung."

"Ne demek bu kadar ya? Ne zamandır çıkıyorsunuz? Başkasının bundan haberi var mı? Teyzemlere söyledin mi? Geçici bir heves mi yoksa aşık mısın? Jisung bu konuda ne düşünüyor? Kim ilk önce teklif etti-"

"Ayh hyung yeter! Başım şişti."

Minho Felix'in borozan gibi çıkan sesiyle olduğu yerde zıplarken, yavru kedi gibi bakışlarını kendisinden küçük bedenin üzerinde gezdirmeye başlamıştı.

Felix bunu farkettiği an pişmanlık duydu, gergin hissediyordu kendini. Başını avuçları arasına alıp çaresizce iki yana salladı ve konuştu az öncekine göre bi hayli güçsüz çıkan sesiyle.

"Üzgünüm Hyung... bağırmak istemedim. Sadece bunu bir başkasına söylemek çok garip hissetirdi."

"Önemli değil."

"Ve evet, ilk öğrenen sensin bunu hyung. Daha kimse bilmiyor." Bakışlarını incelediği parkeden çekip, hyunguna döndürmüştü Felix. "Daha aileme yönelimimden bile bahsetmedim verecekleri tepkiden korktuğum için."

Minho, aniden aklına doluşan anılar yüzünden kendini dış dünyadan soyutlarken beyninde oynamaya başlayan her bir sahne gözlerinin dolmasına sebep olmuştu. Bu durum o kadar tanıdık ve trajikti ki...

"Hyung, iyi misin sen? Neden ağlıyorsun?"

Omzunda hissettiği ve onu sarsan eller sayesinde kendine gelirken akmaya çalışan gözyaşlarını içine çekmiş ve yüzüne dandik bir gülümseme yerleştirip sakin bir tonda konuşmuştu.

"Ağlamıyorum, yok bir şey Felix. Sen devam et."

Felix, aldığı cevaptan tatmin olmasa bile başını olumlu anlamda sallayıp dudaklarını araladı.

"Aslında yönelimimi çok önceden farketmiştim ancak Jisung bundan emin olmamı sağladı. Chan Hyung, beni arkadaşlarıyla tanıştırdığında bana en sıcak davranan ve en çok vakit geçirdiğim kişi Jisung'du. Sadece birkaç ay sonra ise bana olan tavırları ve hareketleri biraz değişti. Yani nasıl desem daha flörtöz olmuştu bana karşı ve ben bundan rahatsız olmak bir yana oldukça hoşlanıyordum."

Hyungunun tepkisini ölçmek için baktığında yüzünde az öncekinin aksine nazik ve gerçek bir gülümseme olduğunu farketmiş, bu nedenle daha bir hevesle anlatmaya devam etmişti.

"Flörtöz dediğime de bakma hyung. Güzel iltifatlar ediyor, her konuda yardımcı olmaya çalışıp beni rahatlatıyor ve bazen çiçek gibi minik jestler yapıyordu. E, tabii ben de zaten bazı şeyleri kabullenmişken onun bu hareketlerine düşmemiş olsaydım; Jisung'a ve kendi benliğime ayıp etmiş olurdum."

Kulaklarında işittiği tatlı kıkırtıyla afallasa da devam etti. "Çok geçmeden, ilk o açıldı ama bunu yaparken o kadar utangaçtı ki.. o tombiş yanakları pamuk şeker gibi olmuştu. Peki ben ne o an ne yaptım dersin?"

blue neighbourhoodWhere stories live. Discover now