birinci

154 12 43
                                    

~ikinci görev
.

"gel, bul bizi seslendiğimiz yerde,
şarkı söyleyemeyiz yerin üstünde.
ve ararken sakın unutma şunu:
en özleyeceğin neyse aldık onu.
bir saatin var onu aramak için.
bir saat sonra - iş işten geçecek,
çok geç, gitti geri dönmeyecek."

"ne demek bu merlin aşkına! bu görevi kararlaştırırken akıllarından ne geçiyordu!"

yoongi, mızmızlanan çocuğu umursamadan elindeki altın yumurtaya daha sıkı sarılıp başını masanın üstüne koymuştu.

yumurtadaki bilmeceyi çözeli henüz yarım saat bile olmamıştı ve yarın ikinci görevini başarıyla tamamlamak zorundaydı.

bulmaca ona bir saat boyunca suyun altında kalması ve özleyeceği bir eşyasını sakladıklarının ipucusunu vermişti.

yoongi ne kadar düşünse de en çok özleyeceği şeyi bir türlü bulamıyordu.

üstelik eşyayı da geçmişti, merlin aşkına bir saat boyunca suyun içinde nasıl kalabilirdi ki?

yanındaki çocuktan tekrar bir küfür yükseldiğinde kafasını çevirip, "jungkook böyle bağırarak hiç yardımcı olmuyorsun." demişti bıkkın bıkkın.

jungkook derin bir nefes verip, "o ahmakları dinlememeliydin.. sana söyledim, tehlikeli olduğunu söyledim-" yoongi hızla çocuğun sözünü kesip yüksek sesle, "yeter artık! sürekli şunları söylemekten vazgeç! papağan gibi oluyorsun!" demişti.

kütüphanenin arka tarafından uyarı olarak 'şşştt!' sesleri yükselirken yoongi tekrar kafasını masaya koymuştu.

jungkook'dan aynı şeyleri duymaktan bıkmıştı. sürekli, 'sana söylemiştim.' 'bu iş sana göre değildi.' 'o ahmak arkadaşlarını dinlememeliydin.'

artık bıkmıştı ve patlama noktasına gelmişti.

kendisini zor tutuyordu yoksa ağzı açılmışken jungkook'un kalbini kıracaktı..

yanındaki çocuk ayağa kalkıp elindeki kitabı sertce masaya bırakmış ve tekrar işe yarar bilgiler bulmak için dev kütüphanedeki kitaplara bakmaya başlamıştı.

yoongi gibi o da stres altındaydı..

merlin aşkına eğer işe yarar bir şeyler bulamazlarsa ikinci görevden tamamen elenecekti..

jungkook biliyordu.. araştırmıştı... zamanında yapılan üç büyücü turnuvalarında yaşanan talihsiz kazaların aynısının yoongi'nin başına gelmesinden korkuyordu.

dalgın düşüncelerle dev rafların arasında biraz daha dolaşmış, en sonunda pes ederek yoongi'nin yanına tekrar oturmuştu.

önünde duran bir yığın kitaplardan bir kaçının içine bakmıştı, ama hep hüsranla kitabın kapağını kapatıyordu.

en son bitkilerle ilgili olan bir kitabın kapağını da kapatacaktı ki gözüne çarpan şeyle hızla yerinde dik bir konuma gelip içinde yazan şeyleri okumuştu.

jungkook'un küçük gözleri saniyesinde kocaman olmuş hızla yoongi'ye dönmüştü.

"yoongi!" demişti sesinin tonunu ayarlayamadan. arkadan gelen huysuz sesleri umursamadan, "yoongi kalk!" demişti.

ama uyuyan çocuktan sadece, "kes sesini jeon!" yanıtını alınca içindeki tüm heves bir anda sönüvermişti.

tekrar yoongi'ye, "dinle bir şey buldu-"

"sana sesini kesmeni söyledim!" jungkook bir anda duyduğu yüksek sesle afallasa da o da hızla, "neden bağırıyorsun şimdi?" demişti şaşkınlığı sesine yansırken.

tres magias, un amor / yoonkookWhere stories live. Discover now