Tanışma

171 5 7
                                    

'Bir iple intihar da edebilirsin salıncakta kurabilirsin. Hayatının ipleri senin elinde' demiş dostyeveski. O ip her zaman bizim elimizde olamıyordu. Hayatımızı kendi elinde oynatan bir şahken biz sadece piyon olurduk bu hayatta. Ama şunu unutmayalım. O küçümseyerek hor görülen piyon düşman kalesine girdiği anda istediğini alır.

Issız bir gece yarısı çıktığı evinden çalıştığı mekana doğru ilerlemeye başladı. Çıktığı caddeden. Bir taksi durdurarak gideceği barın ismini vermişti.
Aslında iş yeri evine çok uzak değildi ama akşamları bu ıssız mahallede it kopuk çok oluyordu. O da bunlarla uğraşmak istemediği için kendini bu şekilde muhafaza ediyordu.

Taksinin ücretini ödeyip. Geldiği mekandan içeri girdi genç kız. Yoğun alkol ve sigara kokan bir yerdi. Ama durdukça alışıyordu herhalde insan ya da alışmak zorunda bırakılıyordu insan.

Geçtiği tezgahın arkasında işini büyük bir ilgiyle yapan sancak'ı görmüştü. Pek sıcak bir tip değildi ama kimseye de zararı dokunmuyordu. İri yapısı kaslı vücudu ve oldukça şekilli duran saçlarıyla çekici görünüyordu. Alin sancak'a selam verip müşterilerle ilgilenmeye devam etti. Saat dört buçuk olmuştu. Yine çok yorulmuştu genç kız.
Mekanın kapanmasına yarım saat kalmıştı. Ve o anın gelmesini iple çekiyordu. Mekanda pek fazla insan kalmamıştı zaten. İçip sızmaya yüz tutanlar, adımlarını bile denk getiremeyerek mekanın çıkışına doğru ilerliyorlardı.

O sırada neredeyse bomboş olan mekana yeni giriş yapmış olan bir adam çarptı genç kızın gözüne. Sancak iki saat önce çıkmıştı. Ki zaten sancak  iki  buçuk saat önce gelmişti. Bu şekilde dönüşümlü olarak ilerletiyorlardı işi. Bugün geç çıkma sırası Alin deydi.

Bar taburesine oturan adama sormuştu Alin ne içmek istediğini. Aldığı cevap sek votka olmuştu. Hazırladığı içeceği adamın önüne koydu genç kız.
Mekanda sadece bu adam kalmıştı. Çünkü mekanın kapanmasına sadece beş dakika kalmıştı.

Adam bilmem kaçıncı içkisini içerken zaman dolmuştu. Tekrar içmek istediğini belirtir bir şekilde bardağı kendinden uzaklaştırdı. Alin bu hareketiyle söze atıldı. "kapatıyoruz beyefendi" dedi. Adam bundan memnun olmayan bakışlar attı kadına. Memnuyetsiz bir ifadeyle ücreti ödeyip kalktı genç adam.

O sırada  cebindeki telofonu titremesiyle durdu adam. Arayan adamlarından biri olan semihti.
"ne oldu semih" dedi. Semihi nası söyleyeceğini bilemeyen bir sessizlik bürümüştü. Demir artık dayanamaz bir halde. "konuşsana lan" diye kükredi adeta. O sırada yanından. Geçip giden buğday tenli kız çarptı gözüne. Onun bağırması ile irkilmişti Alin. Ama pek umursamayarak hızla ilerledi. O sırada telofon daki ses "tuğra bey bu geceki sevkiyatta cahit kızılok tarafından vurulmuş abi." dedi semih. Hastanenin adresini alıp hızla yola koyuldu  Demir.

Hastaneye geldiğinde ameliyatın hâla devam ettiğini öğrendi. Sinirle derin soluklar alıyordu. Adamlarına o herifi bulmalarını emrederek. Cahit  kızılok hakkında önceden araştırdığı bilgileri tekrar gözden geçirdi. Karısı öldükten sonra kendini iyice salmış iş hayatında büyük bir gerileme olmuştu Cahit in. Kendini kumara ve içkiye vermişti. Bir kızı vardı cahitin. Ondan uzakta yaşıyordu. Tabi kız da haklı diye düşündü adam. O herifle kim yaşamak isterdi ki zaten. Tekrar kağıda göz atarken cahitin kızı üzerine açtığı hesapta her ay düzenli para yatırdığını anladı. Demek kızı onu arayıp sormasa da cahit kızını önemsiyordu. "Benden kardeşimi, tek ailemi almaya çalışmak neymiş ödeyeceksin cahit kızılok" dedi.

Hâla bitmemiş olan ameliyat kapısının önünde duran adamlarından birine seslenerek cahit in ismi geçmeyen kızını bulmalarını istedi. Eğer tuğra uyanmassa her şey daha kötü olurdu. Yapacaklarını kendi bile kestiremiyordu genç adam.

Geçen bir günün ardından tuğra yoğun bakıma alınmış hayati tehlikeyi atlatamamıştı. Cahit denen adam koca şehrin altını üstüne getirerek aramış ama bulamamıştı. Bu Demiri daha çok sinirlendiriyordu. Hâla yoğun bakımın önünde annesinin emanetini, kardeşini bekliyordu. O sırada Semih yanına gelerek Cahit'in kızı hakkında topladığı bilgileri belge halinde sundu.

Alin kızılok 22 yaşında..... Barda barmenlik yapıyor. Geceleri çalışıp gündüzleri okulunu hallediyor. Ve banka hesabındaki yüklü miktardaki paraya rağmen bir gecekondu evinde kalıyor. Bunun gibi daha bir çok bilgi vardı. Ne yiyip içtiğine arkadaş çevresinde gittiği mekanlara değin her şey vardı.

Demir adreste yazan bu ıssız mahalleye giriş yaptı. Kızın evine geldiğinde arabasını kızın göremeyeceği bir yere bıraktı. çok zorlanmadan kapıyı açtı. Okuduğu bilgilere göre kız şuan okuldan çıkmıştı. Ve yaklaşık yarım saat sonra kız evine gelecekti. Bu yarım saatlik süreçte evi incelemeye başladı genç adam. Eşyalar çok eski değildi ama yeni de değildi. Derme çatma bir evdi işte. Dışarıdaki adamından aldığı bilgiye göre kız eve gelmişti kızın odasına girdiğinde burnuna çarpan lavanta kokusunu sevmişti genç adam.

Alin eve geldiğinde akşam işe gideceği için duş alıp uyumaya karar verdi. Bonyonun antresinde Üzerini çıkarıp banyonun kenarında bulunan sepete attı. İç çamaşırlarını her zaman bonyodan çıkarırdı. Kapıyı açtığında belinden çekilmesi bir oldu genç kadının ensesinde hissettiği nefesle irkildi. Alin şok olmuş bir vaziyette ne yapacağını bilmez bir şekildeydi. Şah damarında hissetti soğuklukla bunun bir silah olduğunu anlaması uzun sürmedi. "n-ne i-istiyorsun" diye kekeledi.
Genç adamın dudaklarından gülme sesine benzer bir ses yükseldi. "seni" dedi. "sadece seni istiyorum küçüğüm"

Evet canlarım nasıl buldunuz?
Düzenli olarak bölüm gelecektir.
Oy ve yorumlarınızı esirgemeyin

ZifiriWhere stories live. Discover now