1. BÖLÜM

7 1 0
                                    


YABANCI

Elena Anderson...

Bir zamanlar uzak bir ülkede yaşayan bir kız varmış. Bu kız hayatı boyunca hep mutlu olmuş ve hep mutlu bir hayatı olmasını hayal edermiş. Bir gün uzak ülkeden gelen bir adamla tanışmış. Bu adam kızı görünce âşık olmuş ve kızla evlenmek istemiş. Adamın ilgisini gören kız ise adama boş değilmiş ve iki çiftte birbirlerini sevmiş.

Günler geçmiş ve kız bir gün ailesine adamdan bahsetmiş. Adamı tanımayan kızın ailesi önce onunla tanışmak istemiş ve ona göre karar vereceklerini söylemişler. Kız adamı bir gün evine davet etmiş ve ailesi adamın zengin olduğunu ve kendisini tanıyınca bu ilişkiye hemen onay vermemiş. Ama kız adama çok aşıkmış ve adamla evlenmek ve buradan kaçmayı düşünmüş ama adam kızı sevse de ilk ona kendisi hakkında gerçekleri anlatmış.'' Benim hayatım düşündüğün gibi değil. Ben çok karanlık bir ülkeden geliyorum ve o karanlık senin ışığını söndürür.'' dese de kız aşkı için her şeyi göze almıştır.

Kız ailesini geride bırakıp başka bir ülkeye taşınmış. Aynı istediği gibi, aynı hayalini kurduğu gibi bir hayatı olacağını düşünmüş ama adamın dediği karanlık ülke onun ışığını söndürmüş ve kız hiç düşündüğü gibi bir hayat yaşayamamış. Kız umudu kesileceği bir zamanda bir ışık daha doğmuş ve adamla kızın bir bebekleri olmuş. Ama aslında bu bebek karanlıklar ülkesinin bir lanetiymiş ve kız bunu fark ettiğinde bebeğe baştan hayatına son vermiş. Bunu gören adam bebeğini kurtarmış ve ölmesine izin vermemiş.

Daha sonra yıllar geçmiş ve kadın karanlıklar ülkesinin lanetiyle ışığı sönmüş ve bebeğini unutmaya başlamış, akli dengesini kaybetmiş. Bu sebepten bebeğini suçlamış. Onu hep öldürmeye çalışsa da bir türlü başaramamış. Sonra bebeğini ve sevdiği adamı karanlıklar ülkesinde bir başına bırakıp kaçmaya başlasa da, karanlık buna izin vermemiş ve kadını kendi içine peşinden giden adamı da bir ömür boyu sakat bırakıp bu acıyla bir ömür boyu yaşayan bir ölü haline getirmişti.

Hiçbir zaman masallara inanmadım ben. Çünkü asıl, gerçek masallar inandırıcı oluyorlar. Kimi masal prens ve prensesin aşkıyla mutlu son bulur. Kimi masallarda kötü sonla biter. Ama bunlar bana göre gerçek değildir çünkü aşk diye bir şey yoktur buna inanmam.

Hayat insanın yaşam ve ölümle mücadele etmesidir. Hiçbir zaman kimse hayatın bu tarafından bakmıyor ve karanlık lanetin eline düşüyor. Ben ise hayatın bu tarafından bakıp ölmemeye çalışıyorum. Annem için...

Ben kim miyim? Ben Elena Anderson. Ajan bir kızım ve bu ailevi bir görevdir. Bunu kimse bilmez çünkü bu ailevi bir sırdır. Normal hayatımda bir ressamım ve resim çizip sergiliyorum ve insanlara satıyorum. Amerika'da doğup büyüdüm. Normal bir kız olmadığımı belirtmek isterim. Tüm kızlardan farklıyımdır bu benliğimi seviyorum. Başka kızlar gibi süslü püslü giyinmem, rengim siyahtır. Siyahtan başka sevdiğim renk yoktur ve kendimi yansıtan rengin bu olduğunu düşünüyorum.

Hayatımda beni tanıyan ailem dışında herkes benden korkar ve uzak dururlar. Yapacakları yanlışlardan sakınır ve bana itaat ederler.

Şimdi babamın verdiği görevi tamamlamış ve motorum Black'le bana ait bölgeye doğru gidiyordum. Motoru sürerken havaya bakar ve parlak yıldızlara göz kırparım. Bazıları yıldız kayınca dilek tutup kabul olacağını söylüyor. Bana çok saçma bir teori olarak geliyor. Bana göre hayattan istediğin bir şey varsa dilek tutup beklemez onu yaparsın. Benim hayatımda gerçek hayatla fark çoktur ve boş şeylere ayıracak vaktim yok.

Motorumla giderken telefonum çalar ve kaskımın otomatik düğmesine basıp açarım. Arkada ki ses tabi ki başımın belası John'dur.

" Kara kız görevin bitti mi?" diye sordu. Motorun sesini duyduğunu düşünerek cevap verdim.

KARANLIKLAR ÜLKESİWhere stories live. Discover now