32|Trente Deux

970 101 80
                                    

-Bu bölüme özel fazla yorum yapabilir misiniz, sizin için upuzun bir bölüm yazdım <3- (yazmayana küsüyormuşum)

En son Jungkook ile uğradığı kütüphanenin kapısında içeriye girdi. Uzun süredir buraya uğramamıştı, hem belki gelmişken onun kendi yazdığı kitaptan, iyi hissetmesini sağlayacak cümleler bulabilirdi.

Kütüphane normale göre biraz daha kalabalıktı. Kitap severlerin bu tatil gününde buraya gelmelerini anlayabiliyordu çünkü o da kitap okumayı çok severdi. Yan taraftaki masanın ardında duran yaşlı kadına selam verdi. Aynı karşılığı kadından alınca küçük bir tebessüm dudaklarında yer etti.

Küçüklüğünden beri sevilmeyi seviyordu, insanlara değerli hissetirmeyi, aynı şekilde değerli hissetmeyi de. Jungkook ile tanıştıktan sonra tüm değerini ona vermekten de memnundu.

Gülümsemeyi kesip kalabalığın arasından merdivenlere doğru ilerlemeye çabaladı. İnsanların arasından geçerken bir çocuğa çarptı ve elinde ki kitapların düşmesine sebep oldu. Hemen eğilip ince okuma kitaplarını çocuğun eline verdi ve aynı anda konuştu.

"Çarptığım için özür dilerim bitanem, al bakalım kitaplarını"

Çocuk çok büyük değildi, 8-9 yaşlarındaydı.

Çocuk kitapları eline alıp, koltuk altına sıkıştırdı ve gülümseyerek Taehyung'un yüzüne baktı. Sonrasında ise ellerini kullanarak onunla konuşmaya çabaladı.

'Ben işitme engelliyim, duyamıyorum, duymadığım içinde konuşamıyorum'

Esmer olduğu yerde dondu kaldı, sonra kendini toparlayıp bir elini çocuğun saçlarına geçirerek okşadı. Sonra ise elini çekip dolu gözlerle beden dilini kullanarak kendini açıklamaya çalıştı.

'Sana çarptığım için özür dilerim, canın acıdı mı' ve yüzüne bir tebessüm kondurdu.

Çocuk kafasını iki yana salladı ve tekrar gülümsedi.

'Özrünü kabul ediyorum, ve bana gülümsediğin için teşekkür ederim. Gitmem lazım, hoşçakal'

Çocuğun sözlerinden sonra gözünden bir damla yaş aktı esmerin. Ona el sallayıp uzaklaşan çocuğa karşılık o da el salladı. Bir süre olduğu yerden kalkmadı. Kendini toparladıktan sonra hızlıca üst kata çıktı. Terasa adımını atmadan önce önceden Jungkook'un gösterdiği raftan onun kitabını aldı ve terasta ki koltuklardan birine oturdu.

Kış mevsimi olduğu için, havanın soğukluğundan kimse burada durmayı tercih etmemişti. Sonuçta içerisi sıcakken kim dışarıda donmayı tercih ederdi ki?

Soğuğu umursamadı. İyice yayıldı oturduğu yere ve koltuğun kolundaki battaniyeyi farketti. Biraz inceledikten sonra alıp kendi üstüne serdi, bu sırada da içinden bir kağıt parçası düştü.

Bu kış vakti elbet buraya geleceğini biliyorum, ne zaman olursa olsun üşüdüğünde bu battaniyeyi ört üstüne.
-Jungkook

Gülümsedi tekrar. Şuan farketti. Jungkook hayatına girdiğinden beri hiç olmadığı kadar gülümsemişti çevresine. Omuz silkti, sonuçta gülümsemenin bir zararı yoktu. Düşünmeyi bir kenara bırakıp masanın üstüne bıraktığı kitabı tekrar eline aldı. Önce sıkıntısını düşündü

'En çok ihtiyacım olan şey ne?'

Sayfaları çevirdi, hemde birçok kez. En sonunda iki sayfa arasına başparmağını koydu ve sayfayı açtı. Baktığı sayfa da tek bir kelime yazıyordu.

bakışı...

Okuduğu kelime ile birlikte zihnine sadece onun gözleri doldu. Bir çift parıldayan göz. Haklıydı aslında kitap. Bu sıralarda öyle bir duruma gelmişti ki, şuan da tek ihtiyacı olan şey onun gözleriymiş gibi hissetti.

 Cafuné | Taekook ✔︎Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin