23|Vingt Trois

1.1K 112 82
                                    

Jungkook'un ağzından

Konumu attığı zaman zaten evin önünde olduğum için vakit kaybetmedim, birkaç dakika içinde bir taksi çevirdim. Telefondaki konumu taksiciye gösterince yola çıktık.

Taksi hareket edince ben de oturduğum yere biraz daha kurtuldum ve dışarısını izlemeye başladım.

"Neye bu kadar gülüyorsun delikanlı?"

Taksicinin konuşmasıyla dikiz aynasına baktım, o söyleyene kadar sırıttığını farketmemiştim bile.

"Arkadaşımın evine ilk defa gidiyorum da, biraz heyecanlıyım efendim."

Taksici gülümseyerek kafasını salladı sadece, sonra ise yola devam ettik.

...

Yaklaşık yarım saat sonra bana attığı konuma varmıştık. Taksiciye parasını uzatıp, karşımda ki eve baktım. Evi öyle zenginlerin bilmem kaç katlı yalıları gibi de değildi, çok küçük ve sade de değildi. Evin dışı açık renkliydi ve onun zıttı olarak kapısı siyahtı. İncelemeyi bırakıp kapının önüne ilerledim ve kapıyı çaldım.

'tık tık tık'

Birkaç saniye içinde kapı sanki benim çalmamı bekliyormuşcasına açıldı.

Karşımda, üstünde ev hali olduğu belli olan bir Taehyung vardı. Bana gülümsüyordu ve bu benim garip bir şekilde heyecanlanmama sebebiyet vermişti.

"Hoşgeldin Jungkook."

"Hoşbuldum Hyung."

İçeriye geçmem için kenara çekildi ve beni oturma odasına yönlendirdi.

Koyu yeşile çalan bir L koltuk, üstünde kendininkiler dışında birkaç tane küçük yastık vardı. Karşı duvarında üniteye bağlanmayan bir televizyon, ikisinin arasında ise küçük bir sehpa, duvarlara ise bir sürü tablo ve bazı yerlerde ışıklar vardı. Koltuğun arkasında beyaz yemek masası ve renge uygun altı sandalye duruyordu. Açıkçası biraz küçük bir alan olsada benim çok hoşuma gitmişti, zevki güzeldi.

"Sen burada otur kendi evin gibi, benim mutfakta birkaç işim var. Onları halledip çağıracağım seni."

Kafamı sallamakla yetindim, ama asla burada durmayacaktım. Çünkü onunla beraber yemek yapmak varken neden boş boş oturayım ki?

Gitmesinin ardından birkaç dakika sonra mutfağa doğru ilerledim. Her yerin kapası açık olduğu çokta zor olmamıştı. Doğruyu söylemek gerekirse mutfağı pek incelemedim, çünkü mutfağın içindeki dikkatimi daha çok çekti.

Gerçekten çok tatlıydı, ada masanın üstüne oturmuş tatlı tatlı bakıyordu.

"Bana daha önce köpeğinin olduğunu söylememiştin hyung?"

Tezgahın önünde durup etrafı toplayan Taehyung kafasını çevirmeden bana ithafen konuşmuştu.

"Daha yeni yeni açıyorum sana kendi mi, söylememem normal değil mi sence de?"

Sözleriyle beraber yine aklıma geçen ki konuşmamız gelmişti. İstemsizce yüzüm düştü.

"Hey, hey! Seni üzmek için söylemedim bunları. Tamam hadi gel Yeontan ile tanıştırayım seni. Uzun süredir benimle beraber yaşıyor."

Anında yanıma geldi ve elimi tutarak beni köpeğin olduğu yere yönlendirdi. Hemen yanda bulanan tabureye oturdum ve sevmek için elimi uzattım. Tüyleri gerçekten yumuşacıktı, bir de ben severken kafasını elime doğru yaslayıp sevmeye devam etmemi istiyordu.

"Biri tarafından sevilmeyi çok sever. Tüm gün kafasını okşasan kıpırdamadan durabilir."

"Benim de eskiden papağanım vardı, o da aynı böyleydi. O geldi aklıma."

 Cafuné | Taekook ✔︎Where stories live. Discover now