0.1

268 6 0
                                    

''Hermione bu sana çok yakışır" ses Weasley'lerin en küçüğünden gelmişti. Bir dükkana girmiş Ginny peşinden Hermione'yi sürüklerken elinde tuttuğu mavi elbiseyi genç cadının üzerine tutuyordu.

"Boşver Ginny alışveriş havamda değilim" diye cevaplamıştı çağının en zeki cadısı. Laflamak , sohbet etmek için geldikleri Hogdmade'de Kızıl cadı onu bir giyim mağazasına sürüklemişti. Ama Hermione'nin kafası başka yerdeydi. Günlerdir sessiz sakindi, yemek yemiyor, sohbetlere katılmıyordu. Belli kafasına taktığı bir şey vardı kimseye anlatamadığı. Ginny de arkadaşının morali yerine gelsin diye onu dışarı çıkmaya ikna etmişti fakat işe yarıyora benzemiyordu.. Alışverişin de işe yaramayacağını anlayan kızıl güzel , arkadaşını etrafın sakin olduğu bir cafe'ye götürdü. İlla ki dayanamayıp anlatacak diye düşündü Ginny. Garsondan iki kaymak birası isteyip konuşmaya başladılar.

"Neyin var herm anlat artık " arkadaşına meraklı gözlerle bakmayı sürdürürken Hermione artık dayanamayıp patladı.

"Olmuyor Ginny olmuyor , ne kadar unutmaya çalışırsam çalışayım Ronald'ı aklımdan çıkaramıyorum " "O benim arkadaşım ona olan duygularımın farkına vardığımdan beri kendimi çok kötü hissediyorum sanki sanki.." bir süre düşündü genç kız . Nasıl biz benzetme yapacağını bilmiyordu. Çağının en genç cadısı olduğu söylenirdi. Herkes tarafından sevilir , sempatik bulunurdu. Ama o sadece birinin ilgisini istiyordu. 'En yakın arkadaşının' Küçüklüklerinden beri anlamlandıramadığı bir his vardı Ronald'a karşı içinde ilk başlarda kaçtı bu duygudan görmezden geldi ama son zamanlarda katlananılamaz bir hal almıştı. Yanınından ayrılmak istemiyor, o olmadığında hiçbir şeyden zevk alamıyordu. "Keşke o da benim gibi hissetse" diye itirafta bulundu arkadaşına. Gözleri dolmuştu. İçini acıtıyordu güçsüz olmak. O Hermione Jean Granger'dı. Harry Potter'ın sadık dostu , tüm profesörleri tarafından takdir edilen bir öğrenciydi. Aşk mevzuları genç cadıya çok uzak geliyordu. Ginny arkadaşının bu haline üzülüyordu. Abisi de olsa Hermione 'nin bir erkek yüzünden böyle kendini yiyip bitirmesine gönlü el vermiyordu. "Yapma Mione üzme kendini böyle" diyebildi. Kızın masada duran elini okşadı. "Biliyorum kötü hissediyorsun ama Ron'un ne hissettiğini bile bilmiyorsun " diye isyan etti Kızıl. Doğruydu Ronald'la bu konu hakkında konuşmamıştı ; konuşacak cesareti yoktu da . O en yakın arkadaşıydı yanlış geliyordu kıza. "Bilmiyorum Gin her şey çok üst üste gelmeye başladı , dersler , Ron , şu mclaggen salağı.." bir de o vardı. Tam anlamıyla kızın sapığı olmuştu. Büyük salonda sürekli kızı izliyor , Dersler de en yakınına oturmaya çalışıyor , sürekli kıza çıkma teklifi ediyordu. Birkaç kez Ron da bunlara şahit olmuştu. Kaba kuvvetle tehdit edip kovuyordu çocuğu .Arkadaşını(!) korumaya çalışıyordu belli ki . Hermione 'nin içten içte hoşuna gidiyordu Ronald'ın bu halleri. Keşke sevse diye içinden geçiriyordu... İki güzel cadı başka konulardan lafladıktan sonra kalktılar cafe'den . Kovuğa gitmek için yola koyuldular.

Bir Başka // RomioneKde žijí příběhy. Začni objevovat