Future Dream

610 70 132
                                    

Medya: Elena Ledda-Pesa

Bâri bu gecenin hatırına gel buraya, sevgilim!

Birbirimizin gözlerinden geleceğimizi okuyalım.

*

Telaşlı telaşlı çaldı kapıyı, saatin kaç olduğunu umursamadan. Endişeliydi. Endişe, tüm bedenini ele geçirmişti. Daha sert vurdu kapıya, sesini duyurabilmek için.

"Bright! Bu sefer nesi var Ame'nin? Yemeğini mi yemiyor yoksa çok fazla mı yiyor?" dedi kapıyı açan siyah saçlı adam bıkmış bir sesle. 1 hafta boyunca Bright'ın durmadan kapısını aşındırmasına anlam veremiyordu. Her gün başka bir hastalık buluyordu Ame'de. Ama hepsi önemsiz şeylerdi.

"Bu seferki kuruntu değil. Bak!" diyerek kucağındaki kediyi Win'e doğru uzatmıştı.

Yorgun olmasına rağmen Bright'ı geri çeviremezdi asla Win. Onu anlayabiliyordu. Bright, Ame'nin üstüne fazla titriyor, en ufak bir sorunu bile büyütebiliyordu ister istemez.

Kucağına aldı zavallı kediyi. Onu okşamaya başladı.

"Bak. Tam şurada. Tüyleri dökülmeye başlamış." dedi endişeli adam. Gösterdiği noktaya baktı Win. Doğruyu söylüyordu, Ame'nin kulağının arkasındaki tüyler dökülmeye başlamıştı. Küçücük bir yerdi ama önemliydi. Bunun ne olduğunu biliyordu, Bright'ı umursamadığı için kendine kızdı.

"Mantar bu." dedi. Der demez de karşısındaki adamın, gözlerindeki endişenin daha da büyüdüğünü görünce pişman oldu söylediğine. Hemen durumu toparlamaya çalıştı.

"Korkma. Önemli bir şey değil. Neredeyse her kedide görülür bu rahatsızlık. Ame'deki de henüz yeni başlamış belli ki. İyi ki önceden fark ettin. Ame konusundaki titizliğin bir işe yaradı. Bende krem var bu hastalık için. Bekle hemen getireyim." diyerek evindeki ecza dolabından kremi bulup çıkardı.

"Bunu günde iki kere sürersen bir şeyi kalmaz." dedi kremi ona uzatırken.

"O, iyi olacak değil mi? Canı acımaz değil mi?" Nerdeyse karşısında oturup hüngür hüngür ağlayacaktı koskoca cüssesine bakmadan. Hepsi Gigi yüzünden olmuştu. Onun yüzünden bir haftadır, yalan yanlış hastalıklar uydurarak Win'in kapısına dayanıyordu. İşte sonunda da gerçek bir hastalığı olmuştu kızının. Yalan söylemek ona çok ağır bir bedel ödetmişti.

"İyi olacak tabi ki de Bright. Korkma lütfen. Basit bir rahatsızlık bu dediğim gibi. İlacını kullandıktan sonra hiçbir şeyi kalmaz, kızımızın."

Kızımız demesi bile gönlündeki kor alevleri söndürmeye yetmemişti Bright'ın.

"Umarım. Yoksa kendimi asla affetmem." dedi ve çok ciddiydi bu konuda. Bir daha asla yalan söylemeyecekti. Yeter ki kızına bir şey olmasın.

Win, Bright'a ilacı nasıl ve ne kadar sürede bir süreceğini anlattıktan sonra endişeli baba ve kızı evlerine gönderdi.

Yarın sabah erkenden kalkması gerekiyordu Bright'ı tam zamanında evinden alıp, işe bırakabilmesi için. O yüzden yarım kalan uykusuna devam etmeye karar verdi.

1 haftadır gününün büyük çoğunluğunu Bright ile geçiriyordu. Bundan şikayetçi değildi asla. Ama şu son zamanlarda yaşadığı duygu yoğunluğu ona çok fazla gelmeye başlamıştı. Üstüne bir de kafasını nereye çevirirse çevirsin orada Bright'ı görmek Win'e hiç iyi gelmiyordu.

Daha fazla düşünmek istemediği için kendini boş yatağına attı. Uyumak istiyordu ama uykunun gram zerresi yoktu gözlerinde. Telefonuna uzanarak, Bright'a bir şeyler yazmak istedi endişesini gidermek için. Sonra bundan vazgeçip, sevgilisinin ismine tuşlayarak ona "Seni özledim. Keşke şu an yanımda olsaydın." diyen bir mesaj yazıp gönderdi.

ƠƁՏҼՏՏҼƊ 🌗 ||ƁⱲ||✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin