Kadın,dediğini yaptırmaya çabalıyordu.

Adam asla alttan almıyordu.

Kadın "yoktan" anlamıyor,adam oralı olmuyordu.

Meleğinin zehirli bir ilişkinin içinde doğru adam olarak Oğuz denen piçi seçmesine artık Yiğit keçilerini kaçıramıyordu.

Çocuk,ne görürse aynısını uygulamıştı hayatında.

Kendisinin dediğini direteni,konuyu uzatıp alttan almayanı ve haklı çıkana kadar tatlı tatlı laf sokuşturanı aşk zannedebilecek bir ortamdaydı...Yiğit otuzuna merdiven dayamış koca bir adam olmasaydı ve bir yarım saat daha bu çifte maruz kalsaydı "Vay amına koyayım aşk bu mu."diye şekillendirmeye başlayacaktı artık kafasında.

"Ehm.."dedi Yiğit araya girip doğmamış zavallı ufaklığın "gelecekte avukat mı doktor mu olup Avrupa mı ABD mi eğitim göreceği " konusu tartışılırken.

"Evrim hakkında konuşmak istiyorum."dedi Yiğit lafı uzatmadan çifte ölümcül elalarını dikti. "Hali...Sizi endişelendirmiyor mu."

"Ne için ?"dedi annesi merakla. "Biraz zor bir çocuk ama.."

"Yemek yemiyor."dedi Yiğit dişleri arasından tıslarken. "Çocuk meyvesuyuyla besleniyor."

"Bebekken de yemezdi ki. Sekiz yaşına kadar sadece yoğurt ve büskivi yerdi hatta. Geçen senelere kadar öyle yemeye devam ediyordu."diye mırıldandı babası. "Büskivi kilo yapıyor diye yemiyor artık gerçi ama.."

"Ve?"dedi Yiğit şaşkınca. "Bu bir psikolog mevzusu değil miydi ?"

"Gitmek istemedi."dedi annesi dudak büzüp. "Yemeklerimi sevmiyor diye cebine daha fazla para verdik belki dışarıdan yer diye ama.."

"Çok yemiş belli."diye mırıldandı Yiğit ayağını sallayıp sinirini dizginlerken.

Oğuz'un dişleri gibi dökemezdi neticede...Meleğinin anası ve babasıydı.

"O salak adam yüzünden."diye homurdandı babası. "Onunla konuşmaya başlamadan önce yoktu böyle dertleri..Yiyordu bazen."

"Büskivili  yoğurt mu ?"dedi Yiğit alayla. "Altı aylık yiğenim kelle paça çorbası içiyor. Biberonda ara öğün veriyorlar yoğurtlu lapayı."

"Doktora gidiyor artık düzenli. İyileşecek."dedi annesi tebessümle. "Daha...Büyüdü artık. Abi de olunca daha çok.."

Abi olmak Evrim'i daha mahvedecekti.

Zaten ilgisiz kalan savruk hali ipin ucunu kaçıracaktı. Çünkü dünyaya yeni gelmiş ve bakıma muhtaç bir bebek varken zaten hala bakıma muhtaç olduğu on adım öteden belli olan Evrim iyice ekarte edilecekti oyundan.

Diskalifiye.

"Dün gece Evrim'e uğradım. Dosyayla ilgili."dedi Yiğit gergince elalarını dikip. "Evde tanımadığı bir oğlanla yalnızdı."

"Akrabamınız oğlu."dedi annesi. "Yaşıtlar ...Anlaşır arkadaş olurlar dedim."

"Sivil halde ellerim cebimde gecenin köründe geldim ve oğlan kılını kıpırtmadı. Epey ilgili bir akrabaymış."diye ima soktu Yiğit gülerken.

"Evrim yabanilik ettiyse çocuk da.."dedi babası.

Yiğit biraz daha bu çifte maruz kalırsa toksik ilişki aramak üzere başına bela olacak ilk hatunla işi pişirip sürünmeceli bir evlilik gerçekleştirecekti.

Ki kadınlarla mazisi iyi değildi.

Biraz kalp kıran ve "kötü polis" anılan bir haldeydi.

Kadın avcısı değildi ama..Doğru kadını bulamıyordu pek. Genelde yüzeysel bitiyordu her başladığı ilişki.

Tek gecelikten öteye gidemeden.

"Ben diyorum ki benim ev arkadaşım evlendi."diye mırıldandı Yiğit."Yani izniniz olursa siz eve dönene kadar Evrim bende kalabilir. Hem güvende olur yani.."

Aklı olan hiç bir ebeveyn ister polis ister jandarma olsun,yabancı bir adama çocuk emanet etmezdi.

Ama aklı olan ebeveynler oğulları evli barklı "kart" bir piçin peşine gidip istismar edildiğinde de trip atıp cinsel yönelimi yüzünden iyice kimsesiz hissettirmezdi herhalde.

"Yani..Rahatsızlık olmasın size."dedi kadın.

"Biz parasını veririz kiraya ortak."dedi babası ise.

Belki Yiğit sapıktı.

Belki oğlanın ırzına göz dikecekti.

Manyaktı belki oğlanı doğrayacaktı.

Kira ortaklığı mı düşünüyorlardı harbiden.

"Zaten seneye üniversiteye gideceğinde.."diye mırıldandı annesi. "Evden ayrılacaktı. Hem bebek de gelince genç çocuk canı sıkılır sesten.."

Yiğit yorumsuz bir biçimde bakındı kadına ve adama.

"Devrim gelince Evrim sıkılabilir doğru."diye yanıtladı adam.

"Hayır, Evren.."diye düzeltti kadın sinirle.

"Devrim ismi fişlenir. Siyasi bi.."

"Evren siyasi soyadı değil mi aşkım?"dedi kadın alayla. 

"Evrim koyduk bak din hocası kafayı taktı oğlana."dedi adam sinirle.

"Sana kalsa Erva koyuyorduk,annen ayva diyordu çocuğa."diye homurdandı kadın. "Ben Evren istiyorum aşkım,anladın mı. Ben doğurucam sen değil."

"Ben bakıcam ama."

Yiğit sıkkın bir nefes verirken yakasını düzeltip nefes aldı.

"Hayırlı olsun tekrardan Evrim'i alıyorum ben yalnız.."

"Evrim ile alakasız Evren. Uyumlu değil."diye tartışmaya devam etti hastane odasındaki ikili.

"Devrim de Evrim ile karışır.."

"Kısırlaştırsalar keşke bunları sokaktaki barınak köpekleri gibi.."diye mırıldandı Yiğit hastane odasından çıkarken. "En azından onlar bile eniklerinin aç mı tok mu olduğundan haberdar.."

Arabayı Evrim'in evine doğru sürerken Yiğit kapıya doğru hızlı adımlar atıp üstünü düzeltti. 

"Merhaba.."dedi elindeki meyvesuyu ile kapıyı aralayan tavşan pijamalı oğlan fırtına grisi gözlerle.

"Gidiyoz."dedi Yiğit sabırsızca.

"A-Anlamadım."

"Bana geliyon."dedi Yiğit sırıtıp. "Ev arkadaşı olcaz...Ananla babandan izin kopardım.Yani..."

"C-Cidden mi Yiğit Abi?"dedi Evrim merakla. "Kızmadılar mı evden gidicem diye."

En son yaptıkları şey bile değildi...

"Çok azarladılar beni oğlumuza iş yükü verirsen keseriz seni dediler."diye yalan söyledi Yiğit. "Ben de dedim yok, alt tarafı kül kedisi gibi mutfağa kilitleyip Masterchef menüsü yapana kadar elektroşok vereceğim sonra da puan vercem.."

"Ya Yiğit.."diye güldü Evrim kikirderken.

"Söyle meleğim.."diye fısıldadı Yiğit oğlana bakınıp... "Yani..."

"Hadi eşyaları topla koçum ben de şurada bi karnımı doyurayım ne var yemekte?"



NadideDär berättelser lever. Upptäck nu