"Bu evde kimsem kalmadı."

692 60 184
                                    

Adrien alarmın sesiyle kalktı. Başta kapatmak istemeyip öylece gözleri kapalı beklese de Plagg'in sesi onu kalkmaya zorladı.

"Ah Adrien kapat şunu, sabah şu lanet alarmı duymak peynir koleksiyonumdan bir parça kaybetmek gibi."

Genç adam tek kelime etmeden eliyle alarmı kapattı ve yatmaya devam etti. Onun bu sabah iyi olmadığını anlayan Plagg ciddileşti.

"Hey Adrien, dün Uğur Böceği ile bir şey mi oldu?"

Sarışın genç kwamisini yanıtsız bırakarak yavaşça yataktan kalktı ve lavaboya gitti. O elini yüzünü yıkarken endişelenmeye başlayan Plagg kapıdan geçip yanına geldi.

"Sorun ne?"

Adrien suyu kapattı ve sesli bir nefes verdi.

"Sorun babam, Plagg. Sorun bu hayat, sorun benim, yaşadığım her şey sorun. Babam da Nathalie de gittikçe benden uzaklaşıyor ve ben hiçbir şey yapamıyorum. Üstüne bu durumla baş etmem yetmiyormuş gibi sürekli bir şeyler yapmak zorunda bırakılıyorum, isteklerim için aptal programımda boşluklar aramak zorunda kalıyorum.

Babam annem gittikten sonra acı çekti, kendini eve kapattı, yasını tuttu. Bütün bunlar çok güzel. Peki ya ben, benim acım? Benim hissettiklerimi babamla paylaşmaya hakkım yok mu? Ben sana söyleyeyim, yok! Benim onunla doğru düzgün konuşma hakkım bile yok! 'Baban şu anda meşgul Adrien, onu anlamaya çalış Adrien, o sadece senin iyiliğini düşünüyor Adrien.'. Tek duyduğum bu!"

Sarışın genç bir an durdu ve üstündeki öfke o kısa anda yerini hüzne bıraktı.

"Nathalie de babam gibi olmaya başladı zaten, bu soğuk evde benim tek destekçim oydu. Evet, o da soğuktu, o da mesafeliydi ama o destek olmasını bilirdi Plagg. Artık... artık bu evde kimsem kalmadı. Ve de ne var biliyor musun? Sanki bütün herkes bir araya gelip birleşmiş ve beni bu eve hapsetmeye çalışıyor."

Adrien dolan gözlerini silerken küçük kwami gergince olduğu yerde bekledi.

"Ama bu evde ben varım, öyle değil mi?"

Adrien gülümsedi ve etraftaki hüzünlü havayı dağıtmak için neşeli bir ses tonuyla konuştu.

"Elbette Plagg, sen benim en iyi dostlarımdansın. Bunun için teşekkür ederim."

İşte genç adam yine aynısını yapmıştı, saklamıştı ve kabullenmişti. Bunun ruhunda açtığı derin yaraları bilmeden...

"Beni boş ver de acıkmadın mı sen?"

"Tabii ki acıktım! Seni beklemezsem kabalık olabilir diye düşünüyordum, teşekkürler Adrien!"

Plagg anında peynirine koşarken lavaboda yalnız kalan Adrien kendi kendine mırıldandı.

"En azından sen kendini mutlu edecek şeylere sahipsin Plagg."

...

"M-merhaba Adrien!"

Genç adam sırıtan kıza el sallayarak karşılık verdi.

"Günaydın Marinette."

Ve tekrar ders kitabına döndü. Onun bu soğuk hâline şaşıran genç kız gidip arkasına oturdu ve yanında duran Alya'ya fısıldadı.

"Adrien son günlerde fazla üzgün değil mi?"

"Belki de onu neşelendirecek bir şeyler bulmalısın kızım."

"Ne, ben mi? Bu harika olurdu, yani güzel olurdu, iyi yani! Dostça, evet ona dostça yardım edebilirim!"

Alya gözlerini devirdi ve Marinette'i öne doğru ittirdi.

"Ona Juleka'ların gemisini sor hadi, müzik grubunun konseri yok muydu?"

Alya tarafından itilen Marinette küçük bir çığlık attı.

"Ş-şey, Adrien!"

Arkasına dönen genç sordu.

"Efendim Marinette?"

"Bi-biliyorsun, k-konser var, bu akşamüstü. S-sen de, sen de geliyorsun, değil mi?"

"Tabii, babamın izni var."

"Ah, ne kadar harika. O-orada olman yani, arkadaş olarak!"

Marinette Alya'nın onaylamaz bakışlarındaki mesajı aldı ve nefes verdi.

"Yani seni orada görmek harika olacak Adrien. A-arkadaş olarak!"

"Sağ ol Marinette, ben de arkadaşlarımla olmaktan mutluyum."

Adrien arkasını dönünce Alya Marinette'e yaklaştı.

"Âşık birine göre çok fazla arkadaş demiyor musun sence de?"

"Seninle olmaktan mutluyum dedi duydun mu?"

O sırada sınıfa giren hoca Alya'nın lafını engelledi. Alya da sessizce Marinette'i onaylayıp dersle ilgilenmek zorunda kaldı.

Fools | LukadrienHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin