Sen Hele Bi Gel!

Começar do início
                                    

"Bak ne diyeceğim."dedi Yiğit telefonu kapatmadan hemen önce. "Bana bol köpüklü bir kahve yapar mısın?"

"Anlamadım?"

"Uyuma on dakika içinde."diye yanıtlamıştı Yiğit.

Evrim koşar adım mutfağa giderken sancıyan göğsünü tuttu. Adam cidden buraya mı gelecekti ? Rahatsız hissediyordu kendini.

Aptal,aptal ,aptal.

Kendi şahsi problemleri yüzünden bir polisi oyalıyordu. Muhtemelen Evrim'in tehlike altında olduğunu sezmişti Yiğit. Bu nedenle evine baskın falan olacağını düşünmüştü hatta belki kaçırılacağını falan?

Yoksa neden gecenin bir köründe Evrim'in evine gelseydi !Cezvede kahve fokurdadığı vakit aradan geçen on dakikanın sonunda on dakikayı bir salise bile geçmemişken kapı zili çalınmıştı.

Evrim koşarak kapıyı araladı ve uykudan kaybolan şişik gözleri ile tebessüm eden Yiğit'e bakındı merakla. "H-Hoşgeldiniz."

"Oh mis gibi kahve. Kaynanam da seviyo."diye mırıldandı Yiğit. 

"Uyandırdım mı ?"dedi Evrim pişmanlıkla.

"Yoo."dedi Yiğit omuz silkip.

"Uykudan gözleriniz şişmiş."dedi Evrim kikirdeyip. "Berbat bir yalancınız."

"Polis otosundaydım zaten."dedi Yiğit montunu çıkarıp sırıtırken.

"Eşofmanlarla mı?"dedi Yiğit'in uzun bacaklarını saran eşofmana bakınırken kızaran Evrim.

"Evet."dedi Yiğit bir küfür savurup. "Sivildim bugün."

"Siz zaten komisersiniz hiç üniforma giymiyorsunuz ki?"dedi Evrim daha da kikirderken.

"Kurcalama orayı çocuk devriye falan geziyordum işte.."diye mırıldandı Yiğit muzip bir gülüşle.

"Ama siz narkotik şube başkomiserisiniz yani ekip aracıyla devriye gezmezsiniz ki o işi genelde.."diye mırıldanan Evrim'i alaycı elalar durdurdu.

"Tamam evimde yatağımda sıcak yorganda devriye geziyordum."diye mırıldandı Yiğit ellerini havaya kaldırıp. "Beni yakaladınız polis bey?"

"Özür dilerim.."diye fısıldadı Evrim onu içeri buyur ederken.

"Özür mü ? Amacım beleş kahve idi."diye mırıldandı Yiğit.

"Yani...Başkası olsa yapmazdı bunu.Telefonda konuşurdu."diye mırıldandı tavşanlı pijamasına utançla bakınan Evrim ayağındaki ayıcıklı pandufları süzen Yiğit'ten gözlerini kaçırırken.

"Yiğit komiserin çiftliği var...Evrim komiserimin de hayvanat bahçesi?"diye mırıldandı Yiğit keyifle oğlanın ayıcık ve tavşancıklılarına bakınırken.

"Yani..Annem almış.."diye yalan attı Evrim. Pembe tavşancıklı pijamayı kendi aldırmıştı annesine zorla pazarın ortasına yalvararak...

Yiğit kahve kokulu mutfağa adımlarken bir sigara yaktı. "Madem seninle dost ve kardeş oluyoruz Evrim..Düşündüm de ergen gibi olmam lazım biraz? Kahve içip boş yaparak derdini dinlemek istedim."

"Ben..."

"Bir de yüz ifaden asla yalan söyleyemiyor. Telefonda baya yalancısın."dedi elalar ses etmeden sadece bir bakışıyla sorgu odasında gibi komut verirken. Tek bakışıyla "otur" komutu vermişti ve sinirden köpürüyordu Yiğit.

Evrim uslu uslu masaya otururken Yiğit tebessüm etti.

"Eee?"

"Şey..Nasıl anlatsam sıkmadan.."diye mırıldandı Evrim lakin Yiğit tatlı tatlı kahvesinden bir yudum alıp deli deli sırıttı.

"Pinhani dinler misin ?"

"Pek değil."

"Bak söyleyeyim.."diye mırıldandı şarkıyı Yiğit.

"İçinden geleni söyle 

 Kalırsa yazık olur 

 Hayata küsüverirsin 

 Hüzünler seni bulur..."


Yiğit'in şarkı mırıldanışı ile Evrim kikirdedi ve sevimli bir şekilde dudaklarını örtmek için kullandı ufak ellerini.

Onun ağzını kapatmak için.

"Yiğit!"diye kikirdedi. "Gece gece.."

"Bi şeyler yapabilirsem

 Güzel gözlerin için

 Başından geçeni anlat 

 Masaldır benim için...."

Evrim kikirdemeye devam etti ama Yiğit'in elaları sıcak sıcak bakarken yüzü tebessüm etmiyordu.

Güzel gözlerin için derken oldukça ciddiydi fırtına grilere tutunan gözleri.


-----

Unutmayın yoksa Yiğit komiserin bir çiftliği var derim;

Unutmayın yoksa Yiğit komiserin bir çiftliği var derim;

Ops! Esta imagem não segue as nossas directrizes de conteúdo. Para continuares a publicar, por favor, remova-a ou carrega uma imagem diferente.
NadideOnde as histórias ganham vida. Descobre agora