Belki de Ben Sana Farklıyım

403 26 6
                                    

Kandemir Abinin getirdiği salata malzemelerini rendeliyodum kesiyodum falan derken ellerimin kiyafetimin kan olduğunu gördüm görmemle küçük bi çığlık attım. Bunu  1 gün boyunca hiç durmadan tek başıma tüm mutfakla uğraştığım için olduğunu düşündüm.Sonra bunun Kandemir abinin sağlıklı diye getirdiği kırmızı pancarların boyası olduğunu anladım. Yani kendi sıvıları. O sırada Karlos içeri girdi
''Yarenim?''
''Karlos?''
''Çığlık attın?''
''Hee şey ya bu kırmızı pancarların sularıymış.''
''Oh iyi iyisin di mi?''
''İyiyim Karlosum iyiyim.'' asansör de kaldığımızdan beri Karlos benim üstüme düşmeye başlamıştı. Hatta evin kırık kapısını bile tamir etmemeyi teklif etti.
2 Gün Önce
Karlosun göğsüne kafamı yasladığımda uyuya kalmıştım. Daha doğrusu kalmışım. Uyandığımda başımda konuşuyolardı.
''Yarenim hadi kalk.''
''Karlos oğlum Yarenin kapalı alan fobisi olduğundan emin misin?'' bu Kandemir abiydi
''Bilmiyorum abi ama olmaya da bilir. Çünkü Yaren otobüste midesinin bulandığını zannediyodu ama bulanmiyomuş.''
Çinki Yirin itibisti midisinin bilindiğini zinnediyidi imi bilinmiyimiş. Ben bu konularda birazcık evhamlı olabilirim. Ama bu benim kapalı alan fobimin olmadığı anlamına gelmez. Gerçi fobim olsaydı heralde uyuyakalmazdim. Otobüste de midem bulanmiyodu. Olum bu çocuk niye benim her şeyimi çok iyi biliyo ya. Gözlerimi yavaşça açtım.
''Yarenim?''
''Karlos?''
''Hadi kalk hastaneye gidiyoruz.''
''Ne hastanesi ya?''
''Fobinin olup olmadığını öğrenmeye.''
''Hayır ne gerek var?''
''Yok gibi gözüküyo ama her ihtimali ele alalım.''
''Ayh gidelim de ikimiz de rahatlayalim.''
Alelacele çıktık evden zaten hastaneye girmemizle çıkmamız bir oldu.
''Karlos olum mal mısın?''
''Ya sanki her gün fobisi olanları hastaneye götürüyorum.''
''Olum sen niye beni göğüs hastalıklarına götürüyosun.''
''İste göğsün sıkışıyo ya göğüs hastalıklarına geldik o yüzden.''
''Cık cık cık ne hadar zeki ya'' 
Karlos yine beni kolunun altına aldı.
''Biliyon çok sevdiğini hemen alıyon kolunun altına.''
''Biliyom tabi sen ruhumun bi parçasısın hissediyom yani''
''Ben de hissediyom canın yansa böyle benim de canım yanıyo.''
Karlosu bi titreme aldı.
''Karlos?''
''Bi şey yok tamam''
''Titriyon lan''
''Telefonum çalıyo.'' dedi telefonu açtı.
''Efendim abi.''
''Yok abi bi karışıklık olmuş.''
''Hm tamam tamam''
''Aynen abi bunların hazırlanması uzun sürülüyo.''
Karlos büyük ihtimalle Kandemir abiyle konuşuyo. Meraklı gözlerle ona baktım. Telefonu kapatti.
''Kandemir Abi aradı. Lokantanın açılışı için hazirlancaz falan.''
''Hee tamam ee bizim görevimiz ne?''
''Daha belli başlı görevler yokmuş. Ama ilk başta alışveriş yapmak üzere Ferdilerle buluşcakmışız.''
''Hmm nerde?''
''Her zamanki alışveriş merkezinde.''
Alisveris merkezine doğru yol aldık. Deryalar da zaten bizi bekliyodu. Erkeklerle ayrıldık.
''Yaren bu sarı olanı mı alıyım yoksa beyazı mı?''
''Beyaz. Peki lacivert olan mı zümrüt yeşili mi?''
''Zümrüt yeşili olanı.''
İkimiz de kıyafetimize uygun ayakkabı ve çanta seçtikten sonra Karloslarla buluştuk. Ve Karlosun ısrarı üzerine yemek yemeye gittik. Şaşırmadınız di mi ben de şaşırmadım. Yemeklerimizi yedikten sonra eve geçtik. Kandemir abiyle masada oturup konuşuyoduk.
''Evet çocuklar biliyosunuz artık bi lokantamiz var yarin açılışımız var. Biz Bahoyla çoğu işi hallettik. Ama bundan sonrası sizin. Sabah 7 akşam 7 çalışıyoruz.  Yarın sabah 5 buçukta hazır olun dükkâna son kez göz gezdirip açılış için çalışcaz. Şimdi kendinize dikkat edin yarın erkenden çalışcaz, kalkıcaz.''
Ben duş aldıktan sonra parmağında 8 yüzük takılı olan aynaya hayran hayran bakan Deryayla karşılaştım.
''Derya napıyon? Görmemişin yüzüğü olmuş temalı foto.''
''Saçmalama Yaren hangisi daha güzel diye bakıyorum.''
''Kız varya'' diye başladım her zamanki konuşmamla sonra devam ettim.''Senin parmakların çok güzel 8 tanesi birden yakışır.'' Derya utaninca yüzünü aşağıya doğru eğdi. Deryayla konuşurken ayni zamanda saçımı örüyodum.
''Saol kuzum sen nasıl yapicaksin?''
''Neyi?"
"Yani aksesuar falan.''
"Hiç bi fikrim yok."
Gel sana da bakalım dedi ve bi süre öyle oyalandık. Sonra odadan çıktım ve Karlosla karşılaştım.
"Karıcım?"
"Kocacım?"
"Buyrun şöyle de aşağıya inelim."
"Peki kocacım."
"Ne kadar yakışıyo ya senin ağzına kocacım kelimesi."
"Ağzıma değil sana yakışıyo. Yani sana yakışıyo derken ben söylediğim de yakışıyo başkası söylese yakışmaz söylemesinde zaten kim söylüyo lan sana kocacım diye?"
Evet biraz önce kıskanç Yarenle tanıştınız. Karlos sadece güldü. Güldüğünde yine o his oluştu içimi ısıtan kalbimi ısıtan derin güldü ama bu sefer Karlosun her gülüşü farklı ve bunu sadece ben fark ediyorum. Bakışlarını da sadece ben farklılığını fark ediyorum. Böyle düşününce sırıttım birden.
"Niye gülüyosun kız?" dedi Karlos sırıtışıma sırıtışıyla karşılık verdi.
"Çok farklısın Karlos" dedim içimden gelerek sonra devam ettim. "Hem çok içten hem de çok soğuk. Hem çok zeki hem aptal. Hem çok sevgi dolu hem de bunu çok güzel saklayabiliyosun" dedim "Sadece ben olduğum da sevgini saklamıyosun" dedim utanarak.
"Çok içten olduğum zaman sen yanımdaydın. Soğuk olduğum zaman bile sen varken içten oldum. Zeki olduğum zaman sen gelince aptala dönüyorum. Sevgimi saklayabiliyorum. Sadece sevdiğim kişilere açıyorum. Sen gelmeden sevgi nedir belki onu bile bilmiyodum. Belki de ben sana farklıyım."
"Ya ya Karlos" dedim ağlarken.
"Ştt" dedi Karlos beni kollarıyla çekerken göğsüne "Ben bunu niye söyledim içimden geldi ağla diye mi söyledim?"
"Banane benim içimden de ağlamak geldi." zaten bence insan için en saçma şey bunun gibi durumlarda ağlamamak için kendini tutmasıdır. Ağlamalıdır insan. Aglamazsa atamaz içindekileri belki konuşarak atar ama ağlamak insani rahatlatır için doluyken boşaltır. Ama benim içim dolu değildi sadece çok ama çok seviyodum. Belki de sevgi doludur.
"Uyudun mu kız?" dedi Karlos gülerken. Bizim romantizmimiz anca bu kadar gerçi romantizm önemlidir ama şart değildir benim için. Aslında belki de sevmek asıl romantizmdir. Neyse Karlosa cevap veriyim.
"Huzur buluyom burda"
"Saçlarını niye ördün? Yani her seferinde banyo yaptıktan sonra örüyosun?"
"Kuruyo sonra örgüyü açınca şampuan kokusu yayılıyo çok güzel kokuyo."
"Senin kendi kokun çok güzel."
Şimdi düşündüm de biz niye mal mal koridorda duruyoz? Ayaklarım da yoruldu ha valla" kendi kendime düşünürken Kandemir abi geldi.
"Oo çocuklar yatmadınız mı siz? Hadi hadi yarın erken kalkıcaz. Çabuk çabuk yataklara."
"Tamam abi iyi geceler" diyerek ayrıldık.
Sabah alarmımın en hafif melodisi beni şok etkisiyle uyandırdığını bile bile en gürültülü modu seçmiştim. Sabah böyle olunca yataktan düştüm. Ve maalesef güne küfür ederek uyandım.
"Hassiktir lan Derya kalk kız kaldır beni. Gülme bak hala gülüyo pislik."
Derya gülerken beni yerden kaldırdı.
"Kafan falan acıdı mı?"
"Yok bacım iyiyim iyiyim."
"Kızlar uyandınız mı?" diyerek kapıyı çaldı Kandemir abi.
Herkesin uyanmasına kimse karışamaz.
"Uyandık abi" dedi Derya ve hazırlandık. Odadan çıktım. Karlos da çıkıyodu odadan
"Yarenim çok güzel olmuşsun."
"Siz de çok şıksınız kocacım" dedim.
"Her zamanki halim"
"Hadi çocuklar çıkıyoruz." Karlosla el ele tutuşarak çıktık. Dükkâna vardık. Açılış oldu. Herkes yemek yedi falan. Çok yoğun oluyodu. Oraya koş buraya git. Derken bi baktım Şehriban abla birisiyle tartışıyodu. Önümde birisi olduğundan kim olduğunu göremiyodum. Yaklaştım oraya.
"Kızım git başımdan Karlos evli diyorum sana"
"Noluyo burda ablacim?" dedim imali bi şekilde.
"Ya canım ben şu Karlosu çok beğendim. Onu bi görebiliyo muyuz?"
"Aaa olmaz mı canım? Gel ben sana göstercem gel."
"Bak Şehriban abla örnek al hemen beni götürüyo."
"Allaaaaahhh" diyerek kızın üstüne atladım.
"Karlos mu Karlos ha kocamı ben sana yedirtirmiyim be manyak karı!!!"
Herkes beni ayırmaya çalıştı. En sonunda ayırdıklarında kız kötü durumdaydı. Oh iyi oldu salak kız Şehriban abla sana adam evli diyo mal mısın böyle olursun iste. Böyle olunca açılış yarım kaldı. Kandemir abi çok sinirliydi. Eve varmamak için elimden geleni yapıyodum.
"Şurayı da temizliyim gideriz."
"Şurayı toparlıyım gideriz."
"Şu masaların üstünü de siliyim gideriz."
En son çatı kirlenmiştir diyerek çatıya çıkmaya çalışınca Kandemir abi iyice sinirlenmişti. Eve gittik. Salona korka korka geçtim.
"Yaren sen napıyosun doğru düzgün açılış yapmışız ve gelinimiz müşterimizi dövmüş!"
"Abi-" diyerek araya girmeye çalışan Karlosu Ferdi engelledi.
"Tamam kızım anlıyorum Karlosun evli olduğunu bile bile kabul etmesi yanlıştı ama o bizim müşterimizdi onu gören bir sürü kişi de oldu sence simdi kaç kişi gelir?"
"Çok pardon abi"
"Ama pardonlar müşterileri geri getirmiyo. Gidip o kızdan özür diliyceksin."
"Abi olmaz başka bi şey ver ne istersen yaparım ama bu olmaz yani o haksız ben özür dilemem başka bi şey ver."
"Bak Yaren eğer özür dilemezsen bir ay boyunca mutfağın tüm işlerini sen yaparsın tek bir kişi bile sana yardım etmez. Sebzeler soyulcak temizlencek gereği yemek gereği salata olcak. Bunun gibi bir sürü şey yapacaksın kabul mu?"
"Kabul abim yeterli ondan özür dilemiyim."
Ertesi gün diğerleri uyurken ben Baho ve Kandemir abiyle dükkâna gittim. Erkenden mutfakta çalışmaya başladım. Sonra Karloslar geldi. Kandemir Abinin getirdiği salata malzemelerini rendeliyodum kesiyodum falan derken ellerimin kiyafetimin kan olduğunu gördüm görmemle küçük bi çığlık attım. Bunu  1 gün boyunca hiç durmadan tek başıma tüm mutfakla uğraştığım için olduğunu düşündüm.Sonra bunun Kandemir abinin sağlıklı diye getirdiği kırmızı pancarların boyası olduğunu anladım. Yani kendi sıvıları. O sırada Karlos içeri girdi
''Yarenim?''
''Karlos?''
''Çığlık attın?''
''Hee şey ya bu kırmızı pancarların sularıymış.''
''Oh iyi iyisin di mi?''
''İyiyim Karlosum iyiyim.'' asansör de kaldığımızdan beri Karlos benim üstüme düşmeye başlamıştı. Hatta evin kırık kapısını bile tamir etmemeyi teklif etti. Neymiş kapalı alan korkusundan böyle olursa daha iyi olurmuş. Ve büyük bi patırtıyla dükkândan içeri biri girdi. Daha doğrusu birileri. Dün dövdüğüm kız ve arkasında benim iki katım uzunluğun da 7 tane adam işte şimdi sıçtık.
"Yarencim sence bu olay burda bitecek mi? Tabi ki hayır."

KARLOS YAREN AŞKIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin