Kapıyı açmamla beraber içeri girdik. Elimde alışveriş poşetleri olduğu için hemen mutfağa gidip poşetleri tezgaha koydum. Ardından Daniel'de mutfağa gelip elindeki poşetleri tezgaha bıraktı. "Ah yoruldum" dediğimde Daniel bana dönüp "Sana ben taşırım demiştim" dedi. "Ama ne yapayım hepsini sana mı taşıtacaktım?" dediğimde Daniel bana yaklaşıp ellerini belime doladı. "Kızlarımız doğana kadar evet, ben taşıyacağım. Anlaştık mı?" deyip boynuma küçük bir öpücük bıraktığında gülümsedim. "Anlaştık" deyip elime hediye poşetini aldım. "Hadi hediyeleri açalım!" dediğimde Daniel "Hemen mi?" dedi. "Hıhı Çok merak ettim." dememle beraber salona geçtik. Daniel bana küçük bir hediye kutusu verince bende ona hediyemi verdim.
Daniel'in aldığı hediye: (Altın olarak düşünün)
Hoppla! Dieses Bild entspricht nicht unseren inhaltlichen Richtlinien. Um mit dem Veröffentlichen fortfahren zu können, entferne es bitte oder lade ein anderes Bild hoch.
Jihyo'nun aldığı hediye:
Hoppla! Dieses Bild entspricht nicht unseren inhaltlichen Richtlinien. Um mit dem Veröffentlichen fortfahren zu können, entferne es bitte oder lade ein anderes Bild hoch.
"Yaa çok güzel!" dediğimde Daniel saati takmıştı bile. Gerçekten beğenmişe benziyordu. Bende o sıra bilekliği taktım. Ardından diğer hediyeye geçtik.
Daniel'in aldığı hediye:
Hoppla! Dieses Bild entspricht nicht unseren inhaltlichen Richtlinien. Um mit dem Veröffentlichen fortfahren zu können, entferne es bitte oder lade ein anderes Bild hoch.
Daniel sweatleri gösterip "Hangisi?" diye sorduğunda açık kahve olanı seçtim.
