bir şişe gazoz dibindeyken
yarısına gelmişim ağustosun
yangınlar, kitaplar ve yemek derken
geçmiş zalim zaman
zaman ile birlikte
boyadım kağıttan ekmek teknesini
ciğerlerime doldurdum yaz esintisini
ışık kuyusuna attım kağıt kesiklerini
topladım yere düşen yıldızlı geceleri
ve gece, baktım aya öylece
insanoğlunun bir zamanlar taptığı gökcismine
adına aşıkların kazıdığı onlarca kratere
dalgınlığım düşürecek sanki yere
mutfakta çalıyor müzik, kelimeler gelir kalpten
doğruyorum sebzeleri geleceği düşünürken
ve zaman akmaya devam ederken
kestiremiyorum geleceği
dans ediyorum bu ninnide;
dans etmeyi öğrendim lanadan, dünya savaştayken
mevsimler kavgasına tutulmuş ağaçlar
son günleriymiş gibi emiyorlar güneşi
artıyor kahve toprağın ateşi
bir tek doğa öğrenemedi yeşermeyi
bu zamanda, zaman alışma savaşı
eylül, ekim, kasım
her biri kadar yalnızım
kalem ve kitaplarım
artık tek arkadaşlarım
geçmiş anıları geçmişte kalmışken
başlar gelecek travmaları, onu da gelecekte düşünürüm diyerek
yeni, yeniden tertemiz bir sayfa açarım
bu sefer mevsimler kavgasında kaybedemem kendimi.