[1. Bölüm] Kirli Geçmiş

111 5 3
                                    

Koşuyordu, sanki Dünya üzerindeki son günüymüş gibi koşuyordu. Bir bakıma öyle sayılırdı, çünkü küçücük bir kapkaç işini bile batırmıştı. Öylesine parlak ve lüks bir çantayı görünce dayanamamış ve derhal kaptığı gibi topuklamıştı. Böylesine zarif ve pahalı bir çantanın kime ait olabileceği gibi kolay bir soruyu bile düşünmemişti. Sonradan düşünmesine yarayacak birkaç olayla karşılaşmış ve jetonlu öyle düşmüştü. Şık bir restoranın önünden çaldığı bu çanta; ülkenin başta gelen Generallerinden Matteo Albertone'nin karısının çantasını çalmıştı. Nereden mi biliyordu? Kadının cüzdanına bakmıştı, böyle öğrendi. İşte bu yüzden gerekirse tüm şehir boyunca yarını yokmuş gibi koşması gerekiyordu. Yorulmadan ve usanmadan. Arkasından birkaç çift asker postalının sesleri geliyordu ve bu onu daha hızlı koşmaya zorladı. Koştu da koştu... Saatlerce, hiç durmadan koştu. Yoruldu, hatta bir ara nefesi bile kesildi. Fakat, insanların korku ve heyecan anlarında salgıladıkları adrenalin hormonu vücudunun asla durmamasını sağlamıştı. Zaten sokakta büyümüş biri olarak açlık ve susuzluk gibi temel ihtiyaçlarını çok sık gideremediği olmuştu. Bu yüzden böyle bir spor(!) ona bir şey yapmazdı. En azından o öyle düşünüyordu. Öyle terleşmişti ki, saçları sırılsıklam olmuş ve gözlerinin üstüne düşmüştü. Bunun sebebiyle görüşü kısıtlanıyordu ama umursamadı, koşmaya devam etti. Koştu... daha fazla koştu... ve daha da fazla koştu. Ta ki, askerler peşinden geliyor mu diye arkasına baktığı sırada bir rahibe çarpana kadar. Rahip, yaşıtlarına göre oldukça iri görünüyordu ki, onu tuttuğu gibi bir sokak arasına sürükledi. Rahip karşısında hiçbir şey yapamadı. Zaten fazla yorulmuştu, gücü tükenmişti. Askerlerin geçip gittiğini görecek kadar bilincini açık tuttuktan sonra, bir bebek misali hemencecik uyuyakaldı.

Antonio... adı buydu. Antonio Giovinazzi, 1936 baharında 18'ine basmış ve tamamiyle bir reşit olmuştu. İtalya'nın o dönemki siyasi görüşü veya başka bir görüş ile ilgilenmiyordu. Annesi ve babası yoktu. Onlar hakkında tek bildiği: babasının ünlü bir komutan olduğu; annesinin ise, onu 4 yaşına kadar büyüttükten sonra sokağa bıraktığıydı. Henüz küçük olduğu için bir yetimhaneye verilmiş ve yaşıtlarıyla uygun bir eğitim verilmeye çalışılmıştı. Fakat Antonio dersleri anlıyor ve yeterince başarılı bir çocuk olsa bile, ailesinin onu terk etmesi kafasını her defasında kurcalıyordu.

Antonio'nun annesi: Maria. Kendisi henüz 23 yaşında gencecik bir kadın iken, Antonio'nun babasıyla yasak bir ilişki yaşamış ve Antonio, aşklarının yasaklı bir meyvesi olmuştu. Dine ve ahlaka uygun olmayan bu ilişki elbette ki çok hassas ve dengesizdi. İkisi de Antonio'nun varlığı yüzünden rahatsız olmuş ve huzursuzlanmıştı. Ne yapacaklarını kara kara düşünürken, Antonio'nun babası bu ilişkinin bitmesini ve tekrardan iki ayrı insan olmalarını istemeye başlamıştı. Maria ise bu cevaba karşın sinirlenmiş ve Antonio'ya bakamayacağını dile getirdi. En sonunda ebeveynleri bir daha görüşmemek üzere ayrılmış; Maria ise her ne kadar Antonio'yu bırakmak istese de ailesinin çocuğundan haberi olması sebebiyle ondan kurtulamamıştı. Bu sebepten ötürü, ailesi ölünceye dek, 4 yıl boyunca zoraki bir şekilde Antonio'ya baktı. Maria'nın ailesi, torunlarıyla vakit geçirmekten zevk alıyordu. Hatta ona Antonio yerine "Giorgio" demeye başlamışlardı. Bunun sebebi ise çoğu ailede bulunan erkek torunlar genellikle ailenin erkeğinin adını alır mantığına dayanıyordu. Dede Giorgio bu sebeple torununa kendi ismini yakıştırmış ama Maria asla ona bu şekilde seslenmemişti. 4 zorlu senenin ardından Maria'nın ailesi hastalıktan vefat edince, Maria bu fırası kullanarak Antonio'yu terk etti. Bu şekilde Antonio'nun zorlu sokak hayatı başlamış oldu.

Antonio yaklaşık 10 yıl boyunca yetimhanede kalmıştı. Yetimhanelerin tüzüğünde belirtilen, "Bir çocuk en fazla 10 yıl boyunca bir yetimhanede kalabilir. Daha sonra bir aileye evlatlık olarak verilir." maddesi gereğince evlatlık olarak bir aileye verilmişti. Fakat bu ailenin Antonio'ya sağlamış olduğu haklar ve gösterdikleri ilgi, Antonio'ya sahte gelmişti. Onu rahatlatamamış ve kendini evinde hissedememişti. Bu yüzden Antonio kaçmaya karar vermiş ve 1 yıl zoraki biçimde yanlarında kaldıktan sonra gizlice kaçıvermiş, bir daha onlarla görüşmemişti. 3 yıl boyunca sokaklarda kalan Antonio, kapkaççılık yapmış, birkaç bakkal soymuş ve çöp karıştırarak hayatta kalmıştı. Günümüze geldiğimizde ise, geçtiğimiz 3 yıl boyunca işlediği onca suç ve günaha rağmen, Tanrı onu bir rahip ile karşılaştırmış, rahip ise ona yardım etmişti. Hayat bazen ironik olabiliyordu. Hem de çok fazla.

JoJo's Bizarre Adventure: Shining Sun (Fan Yapımı Part)Where stories live. Discover now