66. Bölüm "Mehlikâ"

Start from the beginning
                                    

Eylül ona kızıyor olsa da ısırmaktan başka çare bulamıyordu Toprak. Öpmek yetmiyordu ki. Öyle büyük geliyordu içindeki duygular... Kocaman kocaman öpüyor, kokusunu içine çekiyor yine de doymuyordu. E doymayınca da son çare minik minik ısırıyordu al yanaklı bal dudaklı sevdiğini.

Aklındaki tüm bu düşünceler sanki az önce hayatı sorgulayan o değilmişçesine onu güldürürken keyifle dolabı açıp önüne dikildi.

Bugün Toprak için biraz süslenebildirdi. Bir de ödül öpücüğü verebilirdi. Ama tüm bunlardan önce kahvaltı yapması gerekiyordu.

Dolaba uzanıp bebe mavisi bir elbise çıkardı. Diz kapaklarında, kolları kısa ve v yaka olan elbise yalnızca evde giyebileceği cinstendi.

Onu yatağın üzerine bırakıp kendine çorap alarak odadan çıktı. Yemekten sonra süslenecekti.

Merdivenleri inip salona yaklaşırken Aden' in kıkırdamaları doldu kulağına. Salona girer girmez baba kızı gördüğü manzara onu da güldürdü.

Toprak koltukta yüz üstü yatmış gözleri kapalıyken, uyumadığı belliydi. Aden de babasının sırtına oturmuş sırtını koltuğa yaslamış bir ayağını diğerinin üzerine atmış bir şekilde televizyondan çizgi film izliyordu.

Gülerek yanlarına adımladı Eylül. Toprak da onun varlığını hissetmiş kapalı gözlerinin ardından tebessüm etmişti. Bu sıralar sık sık gece Eylül tarafından uyandırılıyordu. Yüzünde hissettiği öpücülerle uyanıyor "Ne yapıyorsun?" sorusuna "Yok bir şey, uyu sen sevgilim. Azıcık öpüyorum ben." diye karışıklık alıyordu.

O an gece gece uyandığına bakmayıp kahkahalarla gülesi gelse de Eylül'ün buna kızıp ağlama ihtimaline karşın hiçbir şey belli etmeden içinden gülüyordu.

Bir de öptükten sonra "Oh tamam canım çekmişti." diyerek uykuya dalması yok muydu, içi gidiyordu Toprak'ın.

Eylül'ün bir şey demeden yanından salına salına geçişini hissetti. Ardında bıraktığı mis gibi kokuyu soludu. Onun da gelip bacaklarının üzerine oturması ile engel olamadığı bir gülüş döküldü dudaklarından.

"Günaydın." dediğini duydu Eylül'ün güler gibi bir sesle. Tebessüm etti gözlerini açmadan mırıldandı. "Günaydın güzelim." Yüzü yan bir şekilde yastıkta olduğu için sesi boğuk çıkmıştı.

Aden'in kıpırdandığını ardından da ayaklarını sarkıtıp sırtından indiğini hissetti. Gözlerini açıp baktığında kendi sandalyesini çekip salonun ortasına koyarak üzerine oturduğunu gördü. Muhtemelen çizgi filmin en güzel yerinde konuşan anne babasından rahatsız olmuştu.

Ondan sonra Eylül de kalktı dizilerinden. Toprak da doğrulup sırtını koltuğun kol kısmına yasladı. Bacağının birini büküp sırt kısmına yaslarken diğer bacağını uzatıp Eylül'ü yamacına çağırdı koltuğa vurarak.

Eylül de hiç beklemeden yerini aldı. Sırtını Toprak'ın göğsüne yaslayıp başını televizyona çevirdi. Toprak'ın başı boynuyla omzu arasındaki yerini alıp onun sakin nefeslerini hissedince  gözlerini kapatıp huzur moduna geçtiğini anladı.

Kızı gibi Eylül de çizgi filmi izlemeye başladı. Nedense bu konumu bozup da kahvaltı yapmak bile istemiyordu.

Birkaç dakika geçti aradan, Toprak bir iç çekiş duydu. Emin olamadı bekledi, Eylül bu kez burnunu çekince başını gömdüğü yerden kaldırıp gözlerini açtı.

Koltukta dikleşip Eylül'ün yüzünü tutarak kendine çevirdi. Biraz utanmış biraz mahzun bakışlarını kaçırarak sessiz sessiz ağlıyordu.

SINIR |Tamamlandı|Where stories live. Discover now