1- karlar düşer, yıllar geçer

1K 106 198
                                    


cem adrian - aşk hiç bitmez

Saatlerce aynı pozisyonda oturmaktan ağrıyan sırtımı esnetmeye çalıştım ve neredeyse bitmek üzere olan kar küresini zarar gelmesin diye yavaşça ellerimden masaya bıraktım. Biraz ara vermemde fayda vardı, bu yüzden cama yaklaşarak dışarıya baktım. Bugün yılın ilk karı yağmıştı, haliyle dışarıda bu saate rağmen çok büyük bir curcuna vardı. Her yerde, annelerinden zar zor izin alıp kendilerini dışarıya atan heyecan dolu çocuklar vardı. Gülerek kar topu savaşı yapıyorlardı. Gülümsedim, asla sevmemiştim kar topu oynamayı ama çocukların bu sevincini çok severdim. Arada tek tük de olsa kartopu oynayan gençler ve yetişkinler vardı. Ah, bir de çokça aşık. Kore'deki batıl inançtan dolayı yılın ilk karında her taraf çiftlerle dolardı. Yine gülümsedim, bugün sokakta gülümsetecek çok fazla detay vardı. Son gülümsemem biraz burukçaydı belki ama çok fazla üzerinde düşünmek istemedim. Her yıl ilk karda aynı hislerle baş etmeyi öğrenmiş olmalıydım bir noktada.

Dönüp yarım kalan kar küresine baktım. Aslında amacım bu gece bitirmekti ama şu an tek isteğim dışarıya çıkmak, biraz hava alıp sigara içmek ve uyumaktı. O yüzden malzemeleri kabaca toparlayıp ceketimi aldım ve atölyenin kapısına doğru adımladım. Dışarıya çıkmamla sesler artık daha netti, insanlar daha yakındı. Duyunca ve görünce daha da mutlulardı hatta. Ya da belki de sadece kafamda kuruyorumdur.

Atölyemin önündeki küçük tahta masaya yöneldim ve sandalyelerden birine oturdum. Aslında tek yaşıyordum ve yaşadığım şehirde çok fazla da yakınım yoktu ama buraya yine de iki tane sandalye koymuştum. Gelen müşterilerle oturup sıcak bir şeyler içmek ve onların hayatlarına on dakika bile olsa misafir olmak çok hoşuma giderdi.

Cebimdeki sigarayı çıkarıp yaktım ve sokağı izleyerek içmeye başladım. Eş zamanlı olarak iki gencin koşarak dükkana yaklaşması bir oldu. Ses çıkartmayarak onları izledim. İkisi de kafalarını buğulu olan cama yaklaştırmışlardı ve içeride biri olup olmadığını anlamaya çalışıyorlardı.

Çabalarının boşuna olduğunu anladıklarında ikisi de aynı anda kafasını kaldırdı ve kahverengi saçlı olan bilmiş bir tavırla sarışına döndü. "Demiştim sana Sunghoon, gecenin on birinde neden açık olsun ki?"

Diğeri iki elini 'bilmiyorum' dercesine havaya kaldırıp geri indirdi. "Küçük bir ihtimal açıktır diye düşünmüştüm. Yolumuzun üstündeydi neyse ki, devam edelim."

Diğer genç de onayladığında geldikleri yöne dönüp gideceklerdi ki arkalarından seslendim. "Gençler!" Seslenmemle bana döndüler, yanlarına birkaç adım attım ve kahverengi saçlı olana döndüm. "Arkadaşın doğru tahmin etti sayılır. Normalde bu saatte kapalı ama ben dükkanın bir üst katında oturuyorum. Size bir kıyak geçebilirim isterseniz."

Tepkilerini bekledim, ikisinin de gözlerindeki sevinç parıltılarını gördüm. Hemen saygıyla eğildiler ve sarışın saçlı olan konuştu. "Olur efendim, size zahmet vermezsek eğer" Bu hareketlerine karşı gülümsedim. "Ne zahmeti siz içeriye geçin, sigaramı bitirip geleceğim. O sıra ürünleri incelersiniz." Kafalarına olumlu anlamda salladılar ve gülümseyerek içeriye geçtiler.

Yaklaşık 3-4 dakika sonra sigaram bitmişti, yavaşça kapıya yöneldim ve dükkana girdim. Kapının üstünde zil olmadığı için sarılan ve gülüşerek burunlarını birbirlerine sürten iki gencin beni fark etmemesi çok olağandı haliyle. Gözlerimi çok fazla üzerlerinde tutmadım ve geldiğimi sonradan fark edip korkmasınlar diye kapıyı hafif sert bıraktım. Kapının sesiyle kahverengi saçlı olanın diğerinin belinden kolunu çekmesi bir olmuştu. İkisinden de ufak bir öksürük sesi duymuştum. Korktukları ve gerildikleri her hallerinden belliydi. Onları rahatlatmak amacıyla konuştum, "Aranızdaki ilişkinin boyutunu bilmiyorum delikanlılar ama bu dört duvar arasında kimsenin yargılanmadığından emin olabilirsiniz. Ürünleri inceleyebildiniz mi, beğendiğiniz bir şey var mı?"

ilk ve son kez | hyuninWhere stories live. Discover now