Dert Ortağım, Bilgisayarım...

57 3 7
                                    

İki yıl önce üzgün olduğum bir gün bilgisayarımla yaptığım bir konuşma.

Ne kadar garip olduğumun bir kanıtı daha. İnsanlarla konuşmak yerine bilgisayarımla dertleşiyorum. 

Gerçekten bilgisayar bağımlısı mıyım acaba? ^^

14.01.13 19:01 Pazartesi

Çok iyi bir açılışla başlıyorum. BEN TAM BİR GERİZAKALIYIM…

Bu gün bunu tastikledim. Bu aralar canım sıkkın olduğu için –malum sınavlar var- sinemada rahatlamaya çalışıyorum. İki gündür… Dün HOBBİT filmine gittim. Gerçekten çok iyiydi. Beğendim yani.

Ama başıma gelen olay bugün gerçekleşti. Ne olduğunu anlattığım zaman sen de bana hak vereceksin eminim. Başlıyorum…

İlk önce uyandım. Kaçta olduğunu sorma. Çünkü bu benim için tam bir rezillik sadece sana bugün gittiğim filmin 15:20 seansına yetişebildiğimi söylemem yeterli bence. Filmin adı EFSANE BEŞLİ… Animasyon… Ama hayatımda izlediğim en iyi animasyondu. Hatta çoğu normal filmden daha etkileyici olduğunu söyleyebilirim. Neyse konumuz bu değil. Filme bilet aldığımda başlamasına bir buçuk saat falan vardı. Bende aç olduğum için yemek yiyeyim dedim. Neyse yemeğimizi yedik. Buraya kadar bir sorun yok. Ha pardon bir sorun var. Ben yemeği aldım parasını ödeyeceğim ama tabi bende nakit yok. Zenginim ya… Kartı uzattım. Olmadı, makine bozukmuş. Diğer kartı uzattım – kart bol ya – o da olmadı. Bu olay bir benim başıma gelir zaten. Dedi şifrenizi söyleyin ben yan taraftan çekip fişi size getireyim. Tamam dedim verdim şifreyi. Hangi akla hizmet yaptıysam. Ama ALLAH tan bir sorun çıkmadı. Sonra baktım saate daha bir saat var dedim şöyle bir dolanayım. Bir ayakkabı mağazasına girdim. Adı DEICHMAN gibi bir şeydi galiba. Sonra baktım ayakkabılara indirim var. Birkaç ayakkabı hoşuma gitti denedim. Sonra birisini almaya karar verdim. Aldım da. Sonra baktım saate hala zamanım var. Bir de ÇARŞI ya uğrayayım dedim. Girdim baktım hiç güzel bir şey yoktu. Hepsi kokonalar için. Ben de yan taraftaki DEFACTO ya bakayım dedim, girdim. Bir kazak beğendim hem de 25.00 TL… Ucuz yani deneyeyim dedim. Girdim kabine, giydim kazağı. Anam vücuttan oluyor ama kollar resmen üç beden büyük. Dedim böyle kazak mı olur hemen çıkardım tabi. Sonra da mağazadan çıkıp gittim. Ama ben hala yaptığım mallığıma gelemedim farkındaysan. Acele etme alıştıra alıştıra anlatıyorum. Sonra baktım on dakika var hem ben daha mısır falan alacam. Koştur koştur sinemaya girdim. Sonra büfenin önüne geldim, o elimdeki ayakkabı kutusunu yere bıraktım. Sonra alırım dedim siparişimi verdim. Bir büyük mısır ve ice tea şeftali. ( bu arada anam bir ice tea beş lira olur mu ya, resmen kazıklıyor adamlar. Bir daha alırsam iki olsun) Tabi ben bu iki şeye 13.00 TL bayıldıktan sonra ayılamamışım ki poşeti orada unutup daldım içeri. Tabi filmin etkisiyle poşet moşet hak getire. Çıktım ki aklıma geldi. Daha önce geleydi film milm demem koştur koştur giderdim. Ama işte insan geri zekalı olunca. Sonra çıktım. Büfedekilere sordun “Şöyle ayakkabı çantası gördünüz mü ?” diye biraz saçmaladım. İki üç kişiye sordular sonra da bana yok deyip kıçları dönüp gittiler. Ya arkadaş ben adamlara ayakkabımı kaybettim diyorum adamlar beni sikine takmıyor. Bu nasıl bir işletme ya.

Ben biraz oflayıp pufladım, oturdum, kalktım, bekledim belki bulunur, akıllarına buranın müşterisi olduğum gelir, benimle ilgilenirler diye ama nerde. Adamların umurunda bile değilim. En sonunda tekrar şansımı deneyeyim dedim ve sokuldum yavaşça büfeye. Allah razı olsun bir kız vardı biz numaranızı alalım sizi ararız bulursak dedi. Hiç umudum yok ama verdim numarayı bekliyorum şimdi. Aramayacaklar biliyorum ama napam umut işte.

Allahtan çok bir para vermedim 30.00 TL falandı ayakkabılar. Böyle 60, 70 lira olaydı kafayı yerdim herhalde… Böylece hayatımın bir mallığını da geride bırakmış oldum. Ayakkabılarda güzeldi ya. Beğenmiştim o kadar. Denedim kotumun altına güzel olur dedim. Bol paça kotla da giyilir dedim. Dedim de dedim. Ama hepsi fıs olup gitti anam napan. Aptallığına doyma.

Kendimi teselli etmek içinde “neyse artık sadaka niyetine” diyorum ama nerde… Hala içimde bir yer sızlıyor. T_T

Kesin yaptığım bir günahın bedeli bu. Diye şarkılar söylüyorum ama tutarsa artık. Derler ya dönerse senindir dönmezse zaten hiç senin olmamıştır. Aynen o hesap bulunursa helalimdir der. Geçmişi unutur geçiririm ayağıma. Kimlerleydin diye sormam. Basarım bağrıma öper koklarım unut geçmişi derim artık sadece ikimiz varız derim. Affederim… Bulunmazsa da artık sadaka niyetine geçsin…

Bugünün ikinci olayı hani şu Türk filmlerinde vardır ya BANYODA KÖPÜKLÜ KALDIM olayı. Aynen onu yaşadım. Öyle sıcak suyun altında mayışa mayışa saçlarını köpürtürken anam birden su soğudu. Dedim herhalde kızlar içeride suyla oynuyor bekliyim biraz. Ama yok anam su bir türlü ısınmıyor. Açtım kapıyı dedim bu su soğuk lan bir şey yapın uğraştılar falan barımı ne düşmüş bu meredin ondan ısıtmıyormuş. Bar mar anlamam dedim donuyorum la burada bir şeyler yapın. Neyse bunlar uğraştı falan bir on beş yirmi dakika sonra ısındı su. Tabi ben çoktan buz kesmiştim. Sonra buzlarım çözülsün diye daldım suyun altına, oh dedim dünya varmış bu büyük filozofik düşüncemin ardından yaptım banyomu ve çıktım. Çıktığım gibi yine akkalarım aklımı düştü kendimi camdan aşağıya atmamak için zor tutuyorum. Hani atsam da bir şey olmaz. Yerle aynı seviyede ev resmen neyse ya çok derine inmeyelim.

Bugünün diğer mallığı da önceden ben sana bir şeyler yazmıştım hani yılın ilk günü sonra o dosyayı şifrelemiştim benden başka kimse okumasın diye. Şimdi sana bir iyi bir de kötü haberim var iyi haber gerçekten benden başka kimse okuyamayacak ama kötü haber bende okuyamayacağım. Çünkü şifreyi unuttum. Ne güzel değil mi.

Özet: ...OFFF BEN GERÇEKTEN KAFA TASIMIN İÇİNDE BEYİN YERİNE SAMAN TAŞIYOR OLMALIYIM….

Ben Kendim ve BilgisayarımTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang