Laleler - Prutherlands

Start from the beginning
                                    

Gilbert ona bakmış ve ardından her gelişinde yaptığı gibi güzel çiçekleri incelemeye başlamıştı. Biraz hüzünlü bir melek gibi görünüyordu, çok güzeldi...

Fakat neden hüzünlüydü acaba? Genellikle gülüşleri içten ve kar beyazı bedenine rağmen sıcaktı. Soğuktandı belki, okulla da ilgili olabilirdi.

Kimsenin elinde güncel bir aşk bilgisi de bulunmuyordu.

"Moralsizsin?" Genelde pek sormazdı.

''Ah... önemli birşey değil. Hallediyorum bir şekilde."

"Tabii." Daha fazla üzerine gidemezdi, çiçekçinin dert ortağı olmaktaki rolü buraya dek sürüyordu. Geceleri yüzünü düşlediği adama erişimi bu kadarıyla ve hem itiraf etmiş olmak hem de fark edilmemek ikileminde verdiği çiçek şifreleriyle kısıtlanmıştı.

Albinonun nazik eli dikkatle zambağa dokunmuştu Tim düşüncelerinde boğulurken. Zambakla temas etmek albino adamı rahatlatıyor olmalıydı.

"İstiyor musun onu?"

''Hm? Hayır...'' İncelemeyi seviyordu.

Omuz silkmiş ve buketi ayarlamaya koyulmuştu sarışın.

Bir süre sonra onu izliyordu Alman. Çiçekleri dikkatle hazırlayışına ve anlındaki yara izine, bazen de yeşil gözlerine değiyordu kızılımsı gözleri.

Tim dikilmiş saçlarını ara sıra kontrol ederdi kendisinin izlendiğini hissettiğinde. Bu sefer fark etse bile yapmamış ve ayarladığı bukete kırmızı bir şerit bağlamıştı kurdele şeklinde. Gilbert yaklaşmıştı siparişi almak için. Hollandalı sarışına göre, biraz heyecan vericiydi. Pek dışa yansıyan bir şey yoktu tabii. Müşterisine ve onun bembeyaz yüzüne bakıyordu.

Çok güzeldi Alman. Siparişini alıyordu zarifçe. Her zamanki gibi: Gece gündüz aklına gelecek kadar güzeldi.

Gilbert buketi almış ve ona bakmıştı. ''Biliyor musun, Tim...''

"Hm?" Ona bakmıştı öylece.

''Geçen gün...'' Yüzüne yaklaşmıştı biraz daha. ''Çiçek hediye ettiğim bir kız öğrencim bana... onu sevip sevmediğimi sordu...''

"Ah?" Ona bakıyordu öylece. Biraz beklenmedikti, yeşil gözleri açılmış ve kaşları havalanmış bir halle bakıyordu ona.

Gilbert'ın hüzünlü durmasının sebebi olabileceğinin farkında mıydı? Muhtemelen cevap hayır oluyordu bu durumda.

''Artık bende duracaklar.''

Bu güzeldi çünkü zaten onundu. "Senin kendine aldığını düşünüyordum." Biraz kızarmış olabilirdi yanakları gergince. Böyle aşk mektubu almış disiplinli ancak komutanına karşı mahçup bir askere benziyordu.

''Bazen alıyorum...'' Onun yeşil gözlerine bakıyordu. ''Artık öğrencilerime çikolata vereceğim sanırım.'' Soluklarını hissedeceği kadar yakındı.

"İyi bir fikir gibi görünüyor... ya da belki kalem gibi bir şey daha mantıklı olabilir..." Bir genç kızın aşk içeren buketini anlaması sonrası Gilbert bir farkındalık mı yaşamıştı yoksa...? Belki? Bu yüzden düşünceli duruyor olamaz mıydı? Buketi zarifçe kucağında tutuyordu. ''Haklısın.''

Bu göğsündeki ağırlık ve boğazındaki düğümlenme yüzünden konuşamıyordu şimdi. Gilbert inatla öylece gözlerine bakıyordu. Anlaması zor değildi huh?

Hüzünlü bir melek, kar kadar beyaz ve soğuk.

Anlaması hangi taraf için zor değildi ki? Tim o an binbir senaryo düşünüyor ancak her birinin ucu romantikleşen ve birazcık yetişkin işine kayan senaryolara çıktığından kendisi öyle olsun istediği için mi yoksa cidden öyle mi kafası basmıyordu.

Gilbert gülümsemişti. Güzel Alman... hala burnu, hafif yanakları ve kulakları kızarıktı. Ancak elleri ısınmışlardı.

"Bir ihtiyacın var mı?" Ona geçmişteki bir gün barda eşcinsel olduğunu söyleyip kulağına yatma teklifi fısıldadıktan sonra bu hal belki de masum kaçıyordu fakat bu olay epey eskiydi ve herkes olmamış gibi davranıyordu.

Ama Gilbert hiç unutmamıştı o olayı. ''Durumu anlamaya ihtiyacım var.''

"Hangi durumu?"

Yakasını kavramıştı. ''Çiçekler.'' Aşkı simgeliyordu huh?

Hollandalının beklemediği bir hamleydi ancak geri çekilmemiş, soğuk sakinliği korumaya çalışarak ona bakmıştı. "Ne yapıyorsun?"

Gilbert kulağına yaklaşmıştı. Biraz fısıldıyordu. ''Şehveti simgeleyen bir çiçeğin yoktu yani?'' Teklif etmek yerine...

Yutkunmuştu. "Buketlerimi müşterilerime göre hazırlıyorum." Emin olamamıştı. Son zamanlarda düşündüğü bir şeydi. Anonim bir aşık olarak kalmak mı daha iyiydi yoksa içten içe bu fark edilme arzusunu salıvermek mi?

Gilbert'ın nefesi sıcaktı. ''Masum...'' Masum çiçekler. Teklif eskide kalmıştı değil mi? Çiçekler onu unutturabilirdi.

Ne diyecekti ki Tim? 'Her gece, her saat ve gün ortası senin hakkında düşünmekten kendimi alıkoyamıyorum' mu? Yoksa 'Eğer sana biriciğim diyebileceğim bir konumda olsaydım bana sanki beni hiç tanımıyormuşcasına kafayı yedirtecek gücün olurdu' mu? İkisini de söyleyemezdi. O yüzden sordu:

"Masum olan nedir?"

''Aşkın.''

Anlamıştı...

Pek kaçacak bir yeri yokmuş gibi hissediyordu artık. "Peki bu konuda ne yapacaksın?"

''Benim yapacaklarım durumu değiştirmez, Tim.'' Asıl olan onun yapacaklarıydı. Albino karşısında dikiliyordu.

"Yani?" Nefesini vermişti. bunun devamında sağ çıkamayacağını hissediyordu. "Yalnızca bir 'belki'den ibaret olacak bir şey yapmayı düşünmüyorsan." Tezgahın önünde onun beyaz yakalarından tutup sıkı sıkıya öpmüştü. Ayrıldığında gözlerine bakıyordu. "Geldiğinde suratında bir tereddüt vardı." Bu bir tek ızdırap verirdi ve kendisini kabul etmeyecekse Gilbert bu konumda bu kadar ileri gitmemeliydi.

''Düşünüyordum.'' Sırıtmıştı. ''Hislerinden emin olmak istemiştim yalnızca...'' Yanakları biraz daha pembeleşmişti.

"Sadece bir 'ihtimal' olacaksak ve tereddüte düşüyorsan gitmene izin vereceğim. Öbür türlü; şu an kabul edersen devam etmekten başka bir şansın yok."

Gilbert beyaz kirpiklerinin altındaki kızıl gözlerini onun dudaklarına, ardından yeşil gözlerine dikmişti. ''İlkimi çaldığına göre...''

Hollandalı memnun bir ifadeye bürünmüştü göğsünü kabartarak. Halen çaylak bir er gibiydi, bu görmezden gelinebilirdi gerçi.

Gilbert elini onun yanağına koymuştu. ''Kazandın.'' Sırıtmıştı.

Ne yapacağını fazla kestiremez bir biçimde tuttuğu nefesi bıraktı sarışın. "O zaman... randevuya çıkacağız ve evime geleceksin."

''Kabul ediyorum...'' Gülümsüyordu güzel zambak tenli adam... Ve buna inanmak zordu.

"Kız kardeşimi o gün için göndereceğim ve içeceğiz."

''İlk randevu...'' Alman gülümsemiş ve gözlerini yummuştu biraz bebeksi bir görüntü verirken. Kabul etmesi zaten Hollandalı çiçekçi için yeterliydi ya.

Ki ediyordu, en içten hisleri ile.

Belki birer sigara yakmalılardı günbatımında.

__________o_________
Evet, ikinci oneshotumuz da tamamlanmıştır! Bu kez bir rarepair!

Önemli not; Bu hikaye tamamen tek bir kişiye atfedilmiştir. Dare, diğer adıyla koniko_ olarak biliyoruz kendilerini. Bu onunla yaptığımız bir rp'nin düzenlenmiş halidir. Umarım okurken keyif almışsınızdır.

Kendisine teşekkür ediyorum, okuyan herkese de öyle.

İçiniz rahat bir 24 saat daha geçirmeniz dileğiyle.

Minicik Hetalia HikayeleriWhere stories live. Discover now