01

35.7K 1.6K 524
                                    

Evet yeni kurgumuz hayırlı uğurlu olsun

Umarım beğenirsiniz

İyi okumalar

________________
Otobüsten inmemle derin bir nefes aldım. Yol uzun sürmüştü ve oturmak beni fazla sıkmıştı. Etrafa göz atmamla gülümsedim. Güzel bir yere benziyordu sessiz sakin bir yer. O İstanbul'un kalabalığından sonra burası bana fazla sessiz gelmişti. Demin indiğim otobüsün şöförünün yanına gittim.

"Abi ben bir şey soracaktım da"

Adam yanına gitmemle içtiği çay bardağını masaya bıraktı.

"Sor evlat"

"Burdan köye nasıl gidiliyor"

Dediğim şeyle gülümsedi. Eliyle ileriyi gösteri.

"Şuradaki servislerle gideceksin. Gideceğin köyün servisine bin"

Gösterdiği yere baktım ve tekrar adama döndüm.

"Sağ ol abi"

Başını bir şey olmaz deresine salladı

"Gel otobüslerin kalkmasına daha var bir çay iç için ısınsın baksana burnun kıpkırmızı olmuş"

Dediği şeyle güldüm ve utansam da gösterdiği tabureye oturdum. Harbiden buz gibiydi burası. İnsan 5 dakika içinde donabilirdi ve ben bu kadar soğuk olacağını düşünmediğim için fazla kalın giyinmemiştim.

"Akrabaları ziyarete mi geldin"

Adamın sorduğu soruyla önüme konulan bardaktan bakışlarımı ona çevirdim.

"Yok öğretmenim ben"

Gülümsedi ve eliyle sırtımı sıvazladı.

"Ne güzel. Buradaki öğrencilerin en çok sana ihtiyacı var öğretmen bey. Gözündeki parıltı hiç gitmesin inşallah. Ne güzel doğu dememiştin çıkmışsın gelmişsin"

Adamın dedikleriyle gülümsedim.

"Nerde olduğum önemli değil önemli olan doğru şeyler öğretmek bizim için her yer aynı"

Dediklerimle daha çok güldü.

"Senin öğrenciler çok şanslı"

Dedikleriyle utanarak bakışlarımı bardağıma çevirdim. İnsanlar ne zaman bana güzel şeyler söyleseler utanırdım.

Araba gelene kadar şöförle oturduk sohbet ettik. İyi adamdı sohbeti de iyiydi. Yerdeki çantamı almamla adamla vedalaştıktan sonra köye giden servise doğru yürüdüm. Çantamı akaya koysun diye adama vermemle elimdeki sırt çantasıyla arabaya bindim.

Biraz geç geldiğim için araba dolmuştu bile. Bir kadının ve bir adamın yanı boştu. Kadın belki rahatsız olur diye adamın yanına geçtim. Oturmamla geriye doğru yaslandım. Dışarısı buz gibiydi arabada sıcacıktı. Yavaş yavaş mayışmam ve kendime gelmemle gülümsedim.

"Komutanım şu kafe çok güzeldi bir dahaki gelişimizde daha çok kalalım"

Arkamdan gelen heyecanlı sesle yanımdaki beden huzursuzca yerinde kıpraştı.

"Ulan Trabzonlu bir sus! Sabahtan beri ne konuştun"

Yanımdaki adamın sert sesiyle ben bile yerime sindim. Ama arkamdaki adam bunu umursamadı ve konuşmaya devam etti. Ulan insan azıcık yorulur.

"Sen kimsin seni daha önce hiç görmedim köyde"

Trabzonlu dedikleri adamın konuşmasıyla arka tarafa döndüm. Gülümsedim.

"Öğretmenim ben yeni atandım köydeki ilkokula"

Dediklerimle kaşları hayretle kalktı.

"Ulan sonunda bee! Bizim cadı evde başımın etini yiyordu sonunda geldin öğretmen bey"

Yanındaki adamın konuşmasıyla arabadaki bazı kişiler gülümsedi tabi bende. Nedensizce yanındaki adamın ifadesini merak etiğim için ona döndüm ama o ifadesiz bir şekilde bana bakıyordu. Gözlerimizin buluşmasıyla içimde bir kıpırtı oluştu.

"Trabzonlu abi kimmiş öğretmen"

Önden gelen çocuk sesiyle bakışlarımı yanımdaki adamdan çekip sesin geldiği tarafa döndüm. Kimse gözükmüyordu.

"Hele dur bir bakayım"

Aynı sesi duymamla kaşlarımı çattım. Sesin geldiği tarafta kimse yoktu. Ses var görüntü yok.

Sonra koltuğumuz yanına ufak tefek bir çocuk geldi. Çocuğu görmemle yüzümde bir gülümseme oluştu. Fazla tatlıydı ama bir çokbilmiş favası da vardı.

Beni şöyle bir süzdü. Sonra kaşlarını çattı sonra tekrar süzdü. Neyimi beğenmedi acaba?

"Sen çok hasta olursun böyle"

Dedikleriyle bu sefer benim kaşlarım çatıldı. Trabzonlu kafadasın hafifçe vurdu.

"Öğretmenin lan o senin azıcık saygılı ol"

Kafasını ovdu.

"Yalan mı incecik giyinmiş hasta olur. Hayır yani kış aynında Hakkari çok soğuk olur"

Sonra boynundaki atkıyı çıkarıp bana uzattı. Yaptığı şeyle hayretle ona baktım.

"Gerek yok sen tak üşürsün"

Başını hayır anlamında salladı

"Ben alışığım öğretmenim sen hasta olma. Hem bize lazımsın"

Tam tekrar itiraz edecektim ki yanımdaki adam çocuğun elindeki atkıyı aldı ve tekrar boynuna doladı.

"Üşüme sen.."

Sonra boynundaki atkıyı çıkardı ve benim boynuma sardı. Birden ciğerlerime dolan kokuyla titrek bir nefes verdim.

"Bak ben öğretmenine verdim atkımı..."

Sonra bana döndü.

"Üşümez artık.....hem bize lazım o"

Gözlerimin içine bakarak konuşmasıyla yutkundum. Neden bir heyecan bastı beni.

Çocuk komutanın konuşmasıyla gülümsedi ve yerine geri gitti. Komutanın bakışlarının bana dönemsiyle hızla cama döndüm. Bana baktığını hissediyordum ama ona dönmedim.

Arabanın durmasıyla bakışlarımı camdan çevirdim. Yolun ortasında durmuştuk.

"Aç kapıyı"

Bağırış sesinden sonra kapı açıldı. Kapının açılmasıyla elinde tüfekle gördüğüm adamlarla korkuyla geriye yaslandım. Adam sinirle içeriye bakıyordu.

"Burada birkaç asker varmış siz onları bize verin biz de gitmenize izin verelim"

Dedikleriyle yanımdaki komutana döndüm. Ona bakmamla o da bana döndü. Elini titreyen elimin üstüne koydu.

Fısıltıyla konuştu.

"Sakin ol öğretmen ben buradayken kimse sana hiçbir şey yapamaz"

Bir Doğu Aşkı  | GayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin