30-İlk Adım

5.8K 502 71
                                    

Merhabaaa, bölümü şöyle bırakıyorum. Son kısma küçük bir açıklama bıraktım. Hepiniz keyifli okumalar. ❤️🥰

***

Ahon yakalarını çekiştirerek sıkıntılı nefeslerinden birini daha verdi. Asi Kabilesi ile olan anlaşmayı liderlerle bir kez daha görüşmüştü. İçlerine çok sinmese de, yapılan bu ittifak oldukça avantajlı olmuştu. Diğer türlü o bilgileri bulmak çok zamanlarını alabilirdi. Ayrıca bağımsız toprakları da böylece güvenlik altına daha rahat alınmış oldu. Bu durum Set'i iyice köşeye sıkıştıracaktı.

Zor bir akşamdı ama atlatmışlardı. Artık az da olsa rahatlamayı hak ediyordu. Yüzünde oluşan gülümseme ile direkt Şifa'nın odasına doğru yürüdü. İçeri girdiğinde onu karşılayan yalnız oda yüzünü düşürdü. Demek ki Şifa henüz Luna'nın yanından ayrılmamıştı. Bu kadar uzun sürecek ne vardı sanki. Kıza masal anlatacak değildi ya! Söylene söylene üstünü çıkardığında ve odada bulunan az parça kıyafetlerinden sade bir alt seçerek giyindi. Yatağa oturarak sırtını başlığa yasladı ve Şifa'nın bir an önce gelmesini beklemeye başladı. Bir kaç dakika geçmişti ki balkon da olan hareketle keskin gözleri dikkatle oraya döndü. Kaşları hafifçe çatılırken Oniks'i görmeden varlığını hissetti. Kıs bir süre sonra da Oniks kuyruğu ile perdeyi aralayarak temkinli bir şekilde içeriye girdi. Gözleri etrafı taramadan direkt ona sabitlendiğinde kuyruğu havada, balkon kapısın da öylece kaldı. Gri gözleri onu tepeden tırnağa incelerken kararmaya başladı.

Ahon gözlerini devirirken kollarını göğsünde kavuşturarak gayet rahat bir ifade ile,

''Ne?'' diye sordu. Tam rahat edeceğini düşünmüşken bu sürüngende nereden çıkmıştı?

Oniks kuyruğunu sallaya sallaya yatağın yanına geldi ve Ahon'u kuyruğu ile itmeye çalıştı. Ahon, Oniks'in bu çabasına alayla gülerek engel oldu.

''Tam da bir şeyleri kabul ettiğini düşünmeye başlamıştım.'' Oniks dik bakışları ile Ahon'a baktı.

''Sen bundan sonra her gece kendi eşinle uyurken, annen yalnız mı uyusun?'' Oniks kuyruğunu yatağın üzerine sertçe vururken dişlerinin arasından homurtular yükseldi.

Annesinin yalnız kalmasını tabi ki istemiyordu. Ama neden ona eşlik eden bu adamdı. Nedenini biliyordu aslında ama kendine engel olamıyordu. Bu adamla annesinin yalnız kaldığını düşünmek istemiyordu. Bir gece Zuria ile bir gece annesi ile kalsa nasıl olurdu acaba? Büyük ihtimalle annesi ile kaldıktan sonra tekrar Zuria ile kalamazdı. Onu bu sefer kesin affetmezdi. Zaten şimdi bile zor affetmişti. Onu ikna etmek annesini ikna etmekten daha zordu. Annesini bir şekilde kandırabiliyordu ama Zuria yemiyordu. Eğer bu yuvayı yapmasaydı işi gerçekten zordu. Yine de yaptığından pişman değildi. Sadece annesini tek bıraktığı için üzülüyordu. Aslında bu adamla bıraktığı için üzülüyordu. Elinde değildi annesini paylaşmak istemiyordu. Fakat diğer yandan da bencillik yapıp annesini yalnız bir hayata mahkum etmek istemiyordu. Sonuçta, her ne kadar kabul etmek istemese de annesi de bu adamı seviyordu. Yine de kendisi bu adamı sevmek zorunda değildi, değil mi?

''Bende öyle düşünmüştüm.'' Ahon boğazını temizleyerek ayağa kalktı. Oniks'in gelmesi moralini bozsa da geç kalınan bir konuşmayı yapmanın vakti gelmişti.

''Her ne kadar seni görmek şu anda görmek hoşuma gitmese de, gelmen iyi oldu. Aslında bu konuyu önce Şifa ile konuştuktan sonra seninle konuşmayı düşünüyordum. Ama madem geldin ilk ben söyleyeyim.'' Oniks sert bir yüz ifadesi ile dikkatle Ahon'a bakıyordu. Bu adam ne saçmalıyordu. Ayrıca üstünden neden bir şey yoktu?

''Axi seninle ilgileniyor. Seni eğitiyor. Fakat bir şeyler eksik. Öyle değil mi?'' Oniks hırıltılı sıcak nefesini havaya soluyarak başını çevirdi. Eğer bu adamda Axi'nin bahsettiği şeyden bahsedecekse tam şu anda olay çıkarabilirdi.

EJDERHA ATEŞİWhere stories live. Discover now